Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan Rableştirmeye Karşı Çıkış
O halde, hiçbir sahâbi (mutlak manada) udûl veya masum değildir, olamaz. Bu insanlar içinde lakabı kezzap yani yalancı olanlar bile vardır. En çok hadis rivayet edenler arasında birinci sırayı tutan ebu hureyre (ölm. 58/677) bu lakabı taşıyanlardan biridir. Ku'ran, hiç kimseye 'günah işlemez insan' payesi vermemektedir. O halde hiç kimse yalan söylemez, hata etmez gibi sıfatlarında sahibi değildir. Hz. Peygamber de, Allah'ın koruması dışında hiçbir insanın masum olamayacağını bir çok kez belirtmiştir.
Kimse saf, masum değildir. Yaşayan kirlenir; önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir. Aslolan yaşamdır. Yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır.
Sayfa 112
Reklam
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Kimse sanıldığı kadar masum değilse,kimse sanıldığı kadar da zalim değildir...masumun içinde yatan zalimi uyandıran dünya, zalimin içinde yatan mazlumu da sindirmistir.
"Kimse saf, kimse masum değildir. Yaşayan kirlenir, önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir. Aslolan yaşamdır. Bir yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır."
Reklam
A-Cezalandırmada Hâkim Prensipler
1-Cezâ, suçu önleyici mahiyette olmalıdır. Ağır suçlar için hafif cezaların verilmesi, bu maksadı bertaraf eder. Bu sebeple İslâm hukukunda, bilhassa bazı mühim suçlar için ağır cezâlar konulmuştur. Vâkıa bu cezaların tatbiki son derece zor şartlara bağlanmıştır ve İslâm tarihinde de nâdir infaz olunmuştur. Ancak cezaların ağırlığı, bahis mevzuu
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Neredeyse kimse kuantum mekaniği ya da görelilik kuramını tartışmazken evrim teorisi neden bu kadar tepki çekiyor? Neden siyasetçiler çocukların madde, enerji, uzay ve zaman konusunda diğer teorilere de aşina olmasını talep etmiyor? Halbuki Einstein ve Werner Heisenberg'in gaddarlıklarıyla karşılaştırıldığında Darwin'in fikirleri pek de tehlikeli değildir. Evrim teorisi basit ve net bir esasa, en uyumlu olanın hayatta kalması ilkesine dayanır. Oysa görelilik kuramı ve kuantum mekaniği bir şeyin yoktan var olabileceğini, zamanın ve uzayın bükülebileceğini ya da bir kedinin aynı anda hem hayatta hem de ölü olabileceğini savunur. Sağduyumuzla dalga geçmesine rağmen kimse masum ilkokul çocuklarını bu rezil fikirlerden korumaya çalışmıyor. Neden?
Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada hiç kimse masum değildir!
Reklam
Hiç kimse varoluşun olmasını hedeflediği kişi değildir. Toplum, kültür, din ve eğitim sistemi, masum çocuklara karşı gizli bir ittifak içindedir. Bütün güç onlarda; çocuk çaresiz ve bağımlı, o yüzden onu istedikleri gibi şekillendirmeyi başarıyorlar. Çocuğun kendi doğal yönelimi doğrultusunda gelişmesine izin vermiyorlar. Bütün çabaları insanları kullanılacak metalara çevirmektir.
• Kimse saf,kimse masum değildir.Yaşayan kirlenir;önemli olan safiyeti,masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir •
Sayfa 112Kitabı okudu
Annem de çok severdi bu şiiri ama “bulanmadan, donmadan akmak” kısmına katılmazdı. “Yeryüzünün bütün suları bulanır, geçtiği yerlerin kiri, pası, çamuru, suyun saydamlığını bozar. Kış güçlüyse donar. Önemli olan bulanmamak, donmamak değil, akmaktır. Su akabildiği sürece, yeniden temizlenmek, soğuğun donduruculuğundan kurtulmak umudu vardır. Kimse saf, kimse masum değildir. Yaşayan kirlenir; önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir. Aslolan yaşamdır. Yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır.” Babam bu düşünceye karşı çıkmıştı. “Suyun özü temizdir” demişti, “insanın özü de. Önemli olan, bunca kötülüğe, bunca zalimliğe, açgözlülüğe karşı özümüzü koruyabilmek. Dünyanın en zor işi bu. Gündelik hayat acımasızlık çarkı üzerinde dönüyor. Bizi o masum özümüzden uzaklaştırmak için hayat birbirinden parıltılı ilişkiler sunuyor: Yalanla, sahtekarlıkla, bencillikle cilalanmış ilişkiler…
İslam Devleti Teokratik Mi?
İslâm devletini, teokratik devlet olarak vasıflandırmak da doğru değildir. İslâm devletinin başındaki kimse, her ne kadar ruhânî ve dünyevî iktidarı uhdesinde birleştirmiş bir pozisyonda ise de; Papa gibi masum olmadığı gibi, insanları dine alma veya dinden çıkarma, günahları afvetme, dinî emirler koyma, mevcut dinî hükümleri değiştirme ve kaldırma salâhiyetine sahip değildir. Avrupa'daki ruhban sınıfı mefhumu, İslâmiyet'e yabancıdır. Dinî âyinlerin mutlaka hükümdar veya muayyen şahıs tarafından idare edilmesi gibi bir şart yoktur. Teokratik devlet mefhumu Avrupa'da doğmuş ve inkişaf etmiştir. Bu sebeple İslâm hukuk ve siyaset müesseselerini, Avrupa hukuk ve siyaset tarihi literatürüne göre değerlendirip isimlendirmek doğru değildir. Teokratik devlete, Papalık'tan başka, bazı Alman piskoposluk şehirlerini, Tibet, Karadağ ve şimdiki İran'ı misal vermek mümkündür. İslâm amme hukukunda devletin dinî ve beşerî olmak üzere iki ciheti vardır. Seküler (dindışı/beşerî) cihet, devleti idare edenlerin din adamı olmasının icab etmediği ve icraatlarının elbette beşerî vasıfta olacağı mânâsına gelir. Dinî vasıf, kanunların ve idarecilerin icraatlarının İslâm hukukuna aykırı olmamasını ifade eder. Bir başka deyişle devlet dinî esaslara dayanmakla beraber, hükümdar ve vekillerinin icraatları sekülerdir. Bu da devletin şer'î karakterine halel getirmemektedir.
894 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.