Bir ay önce büyük bir heyecanla başladığım ama bir türlü okuyamadığım bu inci tanesini bir hafta sonu nöbetinde bitirmek umuduyla....yeniden bismillah.
" insanın gözleri, bugün de öyle ihlâslı ve candan alâkalar,yakınlıklar görmek istiyor..."
(Syf,159)
Dedem ,davetlere ziyafet için gitmezdi, irşad için giderdi ."Oğlum Hadis-i Şerif var," derdi; "Hediyelerin en güzeli hikmetli bir söz ,bir nasihattir. Sözlerin en güzeli de Allah ve Resulullah (sav) kelâmıdır." Bir kimseye bilmediğini öğretmek, bildiğini hatırlatmak, kalbine bir ışık damlası düşürmek ,Bir kıvılcım, bir alev koyabilmek, benim için en büyük kazançtır .
Safahat'ı sadeleştirelim, diyorlar. Bunu siz yapsanız, iyi olmaz mı?" diye soruverdi Ali Yakup bey.
İhsan Efendi tebessüm etti:
"Hazret, o zaman sade su olur yahu" dedi. "İçinde tane kalmaz. Sade su beslemez. Çorbanın içinde tane olmalı.. Artık bu millet,
Safahat'ı da anlayamayacak bir hale gelecekse; gitsin de, Allah yeniden bir millet getirsin yahu!"
Bu seri hiç bir hatırata benzemiyor.. Bir örnek vereyim; Minare görünce Salavat çekerek Peygamberimizi hatırlama yönetimini öğreten kitap.. Akıcı bir dil, sonra ne yaşadı ya da ne diyecek diye merak ederek okunan bir kitap..