Sabahattin Ali'nin bu romanı, o günlerde ülkemizde de etkileri görünen Nazizm akımı ve taraftarlarına tepki olarak yazdığı anlaşılıyor. Sanıyorum ki Sabahattin Ali yaşasaydı, kökü memleket dışında olan Kapitalizm, İslamcılık ve Komünizm gibi akımlara karşı da kalemini esirgemeyecekti.
Romanda "Ömer" karakteri, devrim yolunda yalpalayan genç Türkiye Cumhuriyetini; "Macide" ise bu yoldaki idealleri; varılmak istenen geleceği temsil ediyor.
Geleceğe ulaşmak için onurlu, ("Macide" ismi "onurlu" anlamına gelir.) karakterli ve namuslu olmak gerekiyor.
((( SPOİLER )))
Nitekim roman sonunda Macide'nin kalbini, uğruna tehlikelere atılacak kadar tutkulu seven ancak serseri hayatını bırakamayan "Ömer" değil ; çalışkan, emekçi, namuslu, onurlu "Bedri" kazanıyor.
Sabahattin Ali, "Bedri" karakteri ile cumhuriyet yurttaşında olması gerektiğini düşündüğü bu değerlerin altını çiziyor. "Nihat" ve benzeri karakterleri yererek, "Bedri"yi onların önüne çıkarıyor.
Aşk romanı gibi açılan; polisiye gibi devam eden roman; sonrasında siyasi-psikolojik bir kimlik de kazanıyor. Sanırım daha çok kişiye ulaşması açısından yapmış bu kurguyu yazar.
Sabahattin Ali, bu romanında da bir toplumun ideallerine ulaşması için sağlam bir zemine basmasını işaret ediyor. Gücünü dışardan değil kendinden almasını, kökü dışardaki ideolojilerin kuklası olmadan, serserilik etmeden, çalışmasını; ulaşmak istediklerine ancak o zaman ulaşabileceğini anlatıyor.