19. yüzyıl Rusya'sının gücünü kaybetmekte olan aristokrat çevresinde geçen ve Turgenyev’in gençlik heyecanı, ilk aşk deneyimi ve romantik hayallerin kırılganlığı üstüne kaleme aldığı bu unutulmaz uzun öyküsü, aynı zamanda Rus edebiyatının en ünlü aşk hikâyelerinden biridir. Yazarın kişisel yaşamından belirgin izler taşıdığını belirttiği eser, gençlik çağında yaşanan ilk aşkın duygu ve algıların üzerindeki derin etkilerini hassasiyetle ele almasının yanı sıra tutku, zaman, irade gibi temaları da incelikle işler.
On altı yaşındaki Vladimir Petroviç ebeveyninin kır evine komşu olan kendisinden yaşça büyük Zinaida’ya âşık olmasıyla birlikte çözümlemekte zorlandığı karmaşık duyguların fırtınasına kapılır. Gönlünü kaptırdığı kadının birçok hayranı olduğunu öğrenen delikanlının gençlik tutkusu çabucak işkence ve umutsuzluğa dönüşür. Yürek parçalayan bir başka gerçeği keşfetmesiyle birlikte uğradığı hayal kırıklığı onu bambaşka birine dönüştürecektir.
“Zinaida, bugüne kadar karşılaştığım en etkileyici
kadınlardan biri!”
Gustave Flaubert