Yarın nelere gebe? Her zaman aynı ölçüde olmasa bile, dünya kurulalı beri bu soru, insanoğlunun zihnini daima meşgul etmiştir. Tarih boyunca, özellikle fiziksel, politik, ekonomik ve spiritüel sıkıntı dönemlerinde insanların gözleri endişeli bir umutla geleceğe yönelmiş ve beklentiler, ütopyalar ve kıyamet öngörülen katlanarak çoğalmıştır. Hıristiyanlığın başlarında, Kral Agustus devrindeki 'chiliastic' beklentiler veya insanlık tarihinin ilk bin yılı sona ererken, Batı dünyasının ruhunda meydana gelen değişimler bu ümitli bekleyişin örnekleri olmuştur. Bugün, ikinci bin yılın sonlarına yaklaşırken, yine evrenin yıkımı ile igili kıyamet imgeleriyle dolu bir çağda yaşıyoruz. Demir Perde'nin simgeleştirdiği, İnsanlığı iki parçaya ayıran bu bölünmenin önemi nedir? Hidrojen bombaları başımıza düşmeye başladığı zaman veya Devlet hakimiyetinin ruhsal ve ahlaki çöküşünün ortaya çıkaracağı karanlık tüm Avrupa'yı kapladığı zaman, uygarlığımızın ve insanın başına neler gelecektir?