Şu zamanın memesinden bizimle süt emen, gözleri arkadan maziye bakan, tasavvuratları kendileri gibi hakikatsiz ve ayrılaşmış çocuklar, şu kitabın hakaikını hayal tevehhüm etsinler. Zira benim vüsukum var ki, şu kitabın mesaili hakikat olarak sizde tahakkuk edecektir. İman ederim ki, umum alem-i İslami; millet-i insaniyede ve Adem kavminde bir meclis-i mebusan-ı mukaddese hükmüne geçecektir. Selef ve halef asırlar üzerinde birbirine bakıp mabeynlerinde bir encümen-i şura teşkil edeceklerdir. -Bediüzzaman-
2 meşrutiyetin yeni gelmesiyle asıl hürriyet ve istibdat fikrini işleyen ve bunu özellikle fikir açısından toplumun çok süratli değiştiği bir ortamda doğuda aşiretlere bu kavramların be olduğunu hürriyete ve meşrutiyet nası bakılmalı, şeriat nasıl bakıyor sorularını cevaplandıran Bir eser. Her nekadar siyasetçilere hitap ediyor görünse de her insanin okuması gereken bir eser tabi tek sefer de anlaması pek kolay değil belirtmek gerekir.
1910-11 yıllarında Bediüzzaman'ın Dağ aşiretlerine Meşrutiyet'i anlattığı, siyaset ve devlet manifestosu sayılabilecek, temel eser. Siyaset bilimci ve sosyologlarla birlikte müzakere ve müteala ederek okunmalı.
C— Zira, her bir millet için, onun cesaret-i milliyesini teşkil eden ve namus-u milliyesini muhafaza eden ve kuvveti onda toplanacak bir manevi havuz vardır. Ve sahavet-i milliyesini(milletin cömertliğini) teşkil eden ve menafi-i umumiyesini temin eden, fazla kalan malları onda tahazzun edecek bir hazine-i maneviyesi vardır. İşte o iki kısım reisler, bilerek veya bilmeyerek, o havuzun ve o hazinenin etrafında delik-melik açtılar. Mâye-i bekayı ve madde-i hayatı çektiler. Havuzu kurutup, hazineyi boş bıraktılar.
Şu zamanın memesinden bizimle süt emen, gözleri arkadan maziye bakan, tasavvuratları kendileri gibi hakikatsiz ve ayrılaşmış çocuklar, şu kitabın hakaikını hayal tevehhüm etsinler. Zira benim vüsukum var ki, şu kitabın mesaili hakikat olarak sizde tahakkuk edecektir. İman ederim ki, umum alem-i İslami; millet-i insaniyede ve Adem kavminde bir meclis-i mebusan-ı mukaddese hükmüne geçecektir. Selef ve halef asırlar üzerinde birbirine bakıp mabeynlerinde bir encümen-i şura teşkil edeceklerdir. -Bediüzzaman-