Oblomovluk, üretmeyen, tembel tembel oturan, her şeyden ürken, çalışmayı beceremeyen insanları anlatır. Roman kahramanı da gün boyunca oturduğu kanepeden kalkmaz. Yemeğini aynı kanepede eyer. Konuklarını aynı odada ağırlar. Dışarı hiç çıkmaz. İlya İlyiç'e göre dışarı çıkmak, gazete okumak, günlük olaylarla ya da dünya ile ilgili olaylarla ilgilenmek boş işlerdir. Sosyetenin davetiyeleri, müzikler, opera, tiyatro gibi sosyal iletişimler gereksiz ve yorucudur. Yaşama ve her şeye ilgisizlik, tembelce yatıp hayallere dalmanın adı: Oblomovluk'tur. Oblomov’un karşıt tipi olan Stoltz, o dönemin Rusya’sı ve Rus aydınlarının psikolojisini anlamamızı kolaylaştıran bir figür. Alman kökenli ve Oblomov’un tam zıddı olan özelliklere sahip; çalışkan, işkolik, başarılı, enerjik, düşündüğünü yapan, sürekli yükselen ve kazanan, işbitirici, hem de dolu dolu yaşayan. Okuyan, araştıran, müzik, tiyatro, davet, toplantılar, seyahat ve arkadaşlıklardan hoşlanan bir kişilik. Oblomov’un arkadaşı ve onu anlayan, onu Oblomovluktan kurtarmak için karşılıksız olarak ömrü boyunca yardımcı olmaya çalışan biri. Stoltz “Alman” insan tipi olarak batıyı, Oblomov ise Rus insan tipi olarak “doğu”yu simgeliyor. Stoltz; yeniyi ve geleceği, Oblomov; eskiyi ve geçmişi temsil ediyor.