“Herhangi bir insan bile mazisiyle dargın yaşayamaz.”
Yazarın edebi hayatını, kitaplarının içeriğini bilmeme rağmen hiç Tanpınar okumamış, okumayı hep sonraya ertelemiştim. Fakat kitabı okurken aslında onu çok daha önceden okumam gerektiğini fark edip üzülmedim desem yalan olur.
Kitap Hayri İrdal ve çevresinde gelişen olaylardan oluşuyor. Yazar Doğu ilke Batı kültürü arasında kalmış Türk insanını yer yer mizaha, ironiye yer vererek oldukça akıcı ve eğlenceli anlatmış.
Hayri İrdal iki kez evlilik yapar, ilki hep gülümseyen, onu gerçek anlamda mutlu eden Emine’dir. Emine öldükten sonra ise hayal aleminde yaşayan Pakize ile evlenen Hayri İrdal’ın hayatı tamamiyle değişir. Pakize’den sonra roman boyunca Hayri İrdal’ın gerçeklerden, asıl değerlerinden ayrılamayışı, kurumların içlerinin gittikçe boşalması, işlevsizleşmesi anlatılacak, Hayri İrdal bu yeniliklere bir türlü alışamayacak, bocalayacaktır.
Bana göre Emine Doğu’yu, Pakize ise o dönemde yanlış Batılılaşmayı simgeler. Hayri İrdal asıl mutluluğu Emine’de yani kendi kültüründe bulmuş, Pakize’de ise yalpalayıp durmuştur. Halit Ayarcı bu anlamda onu yeni kültüre alıştırmaya, yeni kimliğine sokmaya çalışan kişi olacak, onu kendisine yabancılaştıracaktır. İşte bu kısımda yazar ironiyi, mizahı bol bol kullanarak, eğlenceli bit şekilde dönemindeki bu tür kişileri, kurumları eleştir.
Yazarın da kitapta dediği gibi “Bu meselelerde yalan veya hakikat diye bir şey yoktur. Asrına uymak, onun adamı olmak vardır. “
Herkese keyifli okumalar dilerim.