Berna Moran'ın kaleme aldığı 1950-1975 yılları arasında yazılmış 15 eseri inceleyen 'Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış' serisinin 2. cildini bitirdim.
Kitapta incelenen eserlerin çoğu Anadolu romanı olarak bilinen toplumsal yapıdan kaynaklanan haksız bir düzenin sorunlarını dile getiriyor. Roman karakterleri ezen ve ezilen sınıfların insanları.. Kurgunun geçtiği mekanlar köy, kasaba, yabanıl doğa gibi alanlar..
Köy masumiyet, samimiyet, yoksulluk, cehalet, ezilmişlik ve sömürüyü simgelerken kasaba egemen sınıfın güç merkezidir. Yabanıl doğa özgürlük ve güvendir. Bu nedenle bu dönem romanlarında Kuyucaklı Yusuf, İnce Memed gibi karakterler günün birinde kurban rolünden sıyrılıp asi olur ve dağa çıkarlar. Dağa çıkmak, yabanıl doğaya sığınmak kurtuluş sayılır.
Oğuz Atay ve Yusuf Atılgan'da bu dönem içinde yer alır ancak diğerlerinden ayrılan yönleri vardır. Bunlar romanlarında toplumsaldan bireye geçer fakat bireysellik olarak işledikleri kişisel sorunlar değildir. Onların ki Anadolu romanlarındaki haksız düzene başkaldırıdan farklı olarak, kültürel düzeyde bir isyandır..
Diyebiliriz ki, ikinci dönem romanı, genelde düzenle uzlaşmayan, isyan ederek toplumun dışına kaçan, ezilmiş insanların romanıdır. İster kurban ister asi olsunlar, kendilerini toplumdan koruyacak bir sığınağa ihtiyaçları vardır.
İnceMemed'ler güvende olmak için dağlara sığınırlar; Zebercet oteline, Turgut ise durmadan giden trenlere..
Tavsiyemle...