Bu dünyada zenginlerin, kalpazanların, organize suç örgütlerinin beş kuruş değer vermedikleri insanların öyküsünü çok güzel bir şekilde romanlaştırmış yazar. Eser uzun ve sürükleyici. Baştan geriye, geriden başa bir yön çizen roman, hem politik hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan ele alındığında, özellikle toplumun fakir yani alt tabakasının içinde bulunduğu yapının asıl nedenlerini irdelemekte çok başarılı bir grafik çizmiş.
Eserin bir yanı gerçekçi bir yanı da ütopik olsa da bir ülkeyi oluşturan bütün elementlerin eleştirildiği bir argüman dünyası. Her ne kadar kişiler birer sembolik olsa da gerçeğin keskin taraflarını ironiye bulaştırmadan yazar, okura çok başarılı bir şekilde sunmuş.
Toplumun kanayan yarası savaşlar durumunda, toplumdaki çeşitli kesimlerin nasıl bir pozisyon aldıkları bence bugün bile hala geçerliliğini korumaktadır.
Üç kuruşluk roman, üç kuruşluk insanların nasıl milyonlarca insanı etkilediğini anlatıyor. Bu roman, ülke sevgisinden tutun da aşağılık kompleksleri olan zenginlerin nasıl halkı yozlaştırdıklarını, dini kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullandıklarını, poltikacıların nasıl onursuzca birilerini zengin etmek için kutsal duyguları kullandıklarını anlatıyor.
Bu roman aslında çok şey anlatıyor. Ve güncelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek düzeyde dokunuyor gerçeklere...