Ne zaman çağırsa gelirdi hep. Üzerinde odalık giysisi olurdu, arkasında, kır düşmekle birlikte kızların saçını andıran, garip donuk renkli bir örük sallanırdı. Gelir Clifford'a bir kahve ya da papatya çayı yapar, onunla satranç ya da kâğıt oynardı. O uykulu durumunda bile, karşısındakini terletecek ölçüde iyi satranç oynayabilecek, garip, kadınca bir yeteneği vardı. Gecenin sessiz içtenliği içinde otururlar, ya da Mrs. Bolton oturur Clifford yatağına uzanır, gece lâmbasından üzerlerine dökülen yalnızlık ışığı altında,
Mrs. Bolton uykudan nerdeyse gözleri kapanarak, Clifford ise korkudan altüst olmuş bir durumda, boyuna oynarlar, oynarlardı sonra birlikte çay içerler, gecenin ıssızlığı içinde
ağızlarından tek söz çıkmaz, ama birbirlerine güven verir, destek olurlardı.