Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Taşında otlar biten şu sokakta yürümek. Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden. Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı. Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden. Kalbe aşina bütün rastladıklarım, Her şey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi! Bana büyük babamı hatırlatan ihtiyar, Çocukluk arkadaşım sarı benekli kedi Bütün günahlarımı affetmiş sanki Tanrım, Duyuyorum kalbimde tadılmamış sevgiyi. Ah, sade koşmak, koşmak istiyorum içimden: Aradığım diyara bu yol çıkacak gibi Ziya Osman Saba. youtu.be/Kz9xbsz_bhw?si=...
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarımız çok hoş bir fikirle oluşturmuş kitabı. Hayal ettiği kuşları gösteren bir resim - resmin arka fonu yapay zeka ile oluşturulmuş- ve kuşun özelliklerini iki sayfada anlatan masalsı bir dil kullanmış. Hangi kuşlar yok ki bu ansiklopedide; çölde Arap aristokratların başlarına kumlar saçan ebabil kuşları mı ararsınız, dişisi için kırmızı nesnelerle bahçe kuran kargalar mı, yoksa kanatlarının altında yanıklara iyi gelen içi su dolu bohçalar taşıyan sumrular mı, lavanta kokulu güvercinler mi, yüksek vücut ısılı pelikanlar mı… Okuması eğlenceli bir kitaptı ayrıca benim için yılın bitirdiğim ilk kitabı oldu. Yazarın bu kadar çok kuş adını, yapısını ve hikayesini oluşturabilmesi çok etkileyici. Ayrıca her bir kuşun latince adı da oluşturulmuş. Süper bir hayal gücü değil mi? Tabi Tülay Palaz’ın çizimleri hikayeyi çok güzel tamamlamış. Tavsiyemdir Kitabın başında yazarın açıklama bölümünden iki alıntı ile bitireyim : “ Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.” “ Kanadını büktüğünü sevebilir misin? O seni gerçekten sever mi? Öyleyse bir kuşu nasıl sevmeliyiz?”
Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi
Olmayan Kuşlar AnsiklopedisiEce Temelkuran · Everest Yayınları · 2023524 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bahçe
İnsanların çevreye nazik bir tavrıyla davranmasını isteyen yazarımız "Bahçe" adı altında bu kitabı elle almış olmalı. Ben bir insan olarak kitabı okurken hiçbir zaman tarafımı değiştirmedim sürekli mi çevre; evet sürekli çevre haklı .Çünkü insanlar onlara tüm güzellikleri sunan çevreyi çevre olmaktan çıkarıp, bir çöl yapmaya doğru götürüyorlar. Dilerim geç olmadan biz insanlar bunun farkına varar, çevreye duyarlı ve nazik bir şekilde davranıp, tekrar yemyeşil çimenler ,güzel kokulu çiçekler, türlü türlü hayvan sesleriyle dolan çevre ve bahçelerimiz olur:)
Bahçe
BahçeFatma Ayhan · Gülhane Yayınları · 20173 okunma
“Kalbimizin Misk-i Amberini çaldırmayalım”
"Rüyamda gördüm dün gece babaannemi "Çocuk yaşında yüzümü güldürdüğün güllerin kokusunu hatırla yavrum. Boşver dikenleri" dedi bana☺️ "Kalbin Amberi"💙 Çocukluğumdan beri hayatın sert rüzgarlarıyla incinen kederli kalbimi son derece yürekten sevgisiyle ısıtır, bazen harika anne yemekleri yapardı bana. Bende mutlu etmek için
Dedemin Evi...
Sabah güneşinin yeni yeni günün kapısını zorladığı sıralarda, döküm sobanın çıtırtısıyla uyanıp yün yorganın altında bir kedi gibi gerinip, döküm kuzinenin üstündeki bakır güğümün ıslığıyla içinizde sebepsiz bir sevinç kıpırtısı oluşturan, serin ama soğuk olmayan odanın o huzur ve dinginlik veren ahşap tavanından gözlerinizi yavaşça sobadan
4
KOKULU BAHÇE "Aşk bir sanattur Kadınlan memmm-elme sanatı- Bi erkek özlediği zevkleri karıema da istetecek denli bir aşk ustast haline gelmedikçe, karisina dokunmamalıdır bile -Honore de Balzac
Sayfa 71 - Pusula YayıneviKitabı okudu
Reklam
Anısına Sevgi, Saygı..
Sennur SEZER (12 Ağustos 2010) * Aslında bu mektup sizin dizelerinizi bize ulaştıran bir ekibe, Özdemir İnce'ye, Herkül Millas'a ve İonna Kuçuradi'ye yazılmalıydı. Ancak onların çevirilere verdikleri emek dışındaki erdemlerine haksızlık olurdu bu. Hele Özdemir İnce'nin, siyasal olarak ya da gazete yazarı olarak anlaşamadığım
“Bu bir bahçe! Çiçek bahçesi, meyve bahçesi… Ne şekiller, ne raylar, ne renkler, ya Rabbi! Bir kış bahçesine girmişim gibi baygın kokulu, nemli, ılık havasında mest oluyorum; tatlı rüyalar, tattan ibaret bir uyku sarıyor beni! Burada ne güzel ölebilirim!”
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1940'lı yıllarının Amerikasında bir fırıncının kızı olan Flora Lewis un kokulu hayatının bir gün çok farklı yöne sürükleneceğini bilmiyordur. Genç kız bir yandan yaşlı anne babasına yardım ederken, öte yandan botanik bahçesinde bitkilerin ve çiçeklerin gizemli dünyasıyla uğraşmaktadır. Ta ki kendini uluslararası çiçek hırsızlığı zincirinin tam ortasında bulana kadar... Yapacağı iş çok basittir; İngiltere kırsalındakı Livingston köşküne gidip Middlebury Pembesi olarak bilinen ender bir kamelya türünü bulup haber vermek. Köşke dört öksüz çocuğa dadı olaraq sızan Flora içinde imkansız bir aşkın tohumlarını büyütürken ne tür bir belaya bulaştığını acı bir şekilde öğrenecektir. Tam elli sene sonra bahçe tasarımıyla uğraşan Addison Sinclair eşiyle birlikte Livingston köşküne gelir. Geçmişteki hayaletten kurtulmaya çalışan Addison, aslında burada çok daha sancılı bir gizemin içine düşer. Bunu çözmeğe çalıştıkça dillere destan kamelya bahçesinin kanla sulandığı gerçeğine de adım adım yaklaşacaktır... Bu əsər Sarah Jionun ən sevilən əsərlərindən biridir deyə bilərəm. Köşkdən danışarkən özümü fərqli bir dünyada hiss edirdim. Xüsusən də, uşaqkən cizgi filmlərdə izlədiyim o sirli evlər ağlıma gəlirdi. Əsər mövzusu, dilinin sadəliyi ilə hər kəsə zövq verəcəkdir
Son Kamelya
Son KamelyaSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201413,7bin okunma
Savaş Bitti
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı sahici bir şeysen eğer söyle bakalım neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı sor gücün sormaya yetiyorsa
Reklam
Taşta kan vardı, yedi bıçak, yedi yara açmıştı. Yedi kızıl fıskiye. Yedi kez sarsılmıştı adam, yedi kez sarsılmıştı bıçağı saplayan yedi kişi. Ama yerin altindaki kızın körpe bedeni kıpırdayamıyordu artık. Genç kızın bedeni gibi yerin üstüde sessizdi şimdi. Sanki dünyanın son vaktiymişçesine canlı cansız ne kadar mahlukat varsa susmuş, kıpırtısız kalmıştı. Taştaki kan kıpırtısızdı. Uzun boylu kavaklar , katmerlenen kış gülleri, tazelenen nergisler , toprak kokulu bahçe... Canlı cansız ne kadar mahlukat varsa hepsi susmuş, hepsi hapsolmuştu taştaki kanın içinde...
286 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.