Bu paragraf beni bitirdi:(
Birden mahzunlaştı. Bana anlatabilirdin Selim. Böyle bir durumda kim dinlemezdi ki seni? Ne yaptın son aylarda? Anlamasamda dinlerdim seni. Bir "hukukumuz" vardı hiç olmazsa. Ölümcül düşüncelerini hafifletirdi bir insanın varlığı belki. Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün.
Sayfa 89Kitabı okuyor
“Fakat çaresizlik -canını kurtarmak için çırpınan hayvanlar gibi- kuvvetimi kat kat artırmıştı.”
Sayfa 103 - İnkılapKitabı okudu
Cemal onun çantasını evde bıraktırmış ama kendininkini yanına almıştı. Demek ki Meryem' in, o sefil eski püskü çantaya ve içindeki üç beş parça çamaşıra ihtiyacı olmayacaktı artık.
Sayfa 240 - MeryemKitabı okudu
“Yaşantısının en büyük hazzı olan aldatmaca, bir kez daha kalbine can suyu oldu.”
Sayfa 41Kitabı okudu
“Kendinden de nefret ediyordu; bu kadar alçaldığı ve yalnızlığın bataklığında boğulmamak adına ayaktakımının böyle bir ferdine muhtaç kaldığı için.”
Sayfa 31Kitabı okudu
"Ölüm hükmü giyen bir adamın cellatın elinden kurtulamayacağını bildiği halde çırpınıyor, debeleniyordu."
Sayfa 83Kitabı okudu
En acısıda bu değil mi ?
Süleyman'ın gözlerinden Bir Damla Yaş akmıyor , fakat hıçkıra hıçkıra , hüngür hüngür ağlıyordu .
Üstesinden gelemediği çelişkilerle baş başa kalan insan, moral bakımından derinden derine sarsılır ama bunu kimseye söyleyemez, çünkü ona kimse yardım edemez.
Bu korkunç bir yer kayması gibidir, tehlikeyi görürsünüz, ama bir şey yapamazsınız.
Sayfa 263 - ÖtükenKitabı okudu
Karanlıktan sonra...
.
Bir durum ne kadar çaresiz görünse de, her zaman bir çözüm olasılığı vardır.
Etraftaki her şey karanlık olduğunda yapacak bir şey yok ama sessizce gözlerin karanlığa alışmasını bekleyin.
...
Bunun adı "keder" di.
.
Düşündüğüm gibi konuşmuyorum, gerektiği gibi düşünmüyorum ve bu yüzden her şey çaresiz bir karanlıkta devam ediyor.
...
Kapısı ve anahtarı olmayan bir kafeste yaşıyor gibiyim. Ve kimseye beni buradan nasıl çıkaracağını anlatamıyorum.
Sayfa 37Kitabı okudu
Bir insanın kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi?
