Yemek pişirmeyi Moskova'daki öğrencilik yıllarında mutfak nöbetleri sırasında öğrenmiş, sonra da Bursa Cezaevi'nde çok geliştirmişti. Aynı malzemeden her seferinde ayrı ayrı yemekler yapardı. Moskova'da en sık yaptığı yemekler patlıcan, kabak ya da domates dolması, kabak kızartması, kuzu pirzolası, paça, fırında ya da güveçte etli kestane, karna bahar ve pilavdı. Kahveyi de kendi pişirirdi. Eve konuk geleceği günlerde Nâzım saatler önce mutfağa girer ve bütün becerilerini gösterirdi.
Sayfa 251 - Remzi Kitabevi, Kasım 2018Kitabı okudu
"Çiğ et yemek insanı daha güçlü yapar. İnsan, hep çiğ et yese dağları devirecek güce sahip olur. Onun için hiç çekinme. Kemiği bir köpek gibi sıyır. Keşke şu kemiği de dişlerimiz bir köpek gibi kırıp un ufak edebilseydi! Kemikteki güç hiçbir nesnede yok. Ne ya zık ki şu zavallı dişlerimiz bu işi yapacak güçte değil."
Nâzım yağ ihtiyacını karşılamak için şöyle bir yol buldu: Kasaptan kalın ilikli sığır kemiği alıyor ve bunu revirin mutfağında kaynatıyordu. Birkaç saat kaynayan kemiğin suyu çok sağlıklı oluyordu. Nâzım bunun içine lahana, havuç, patates, kereviz yaprağı doğruyor ve sabah akşam bu suyu içiyordu. Sebzeli kemik suyu hem çok ucuz, hem de çok güçlü bir gıda oluyordu.
Sayfa 176 - Remzi Kitabevi, Kasım 2018Kitabı okudu