Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni artık ne çiçekler Ne çocuklar kurtarır Ne de o her gün Yinelenen doğum.
duygularımın tamamı bu harika bir tercüme oldu.
“Çok genç ve safken arzulanan genç kızın, aklı ve düşünceleri olgunlaşıp, kendini ve dünyayı fark ettikten sonra tehlikeli ve düşman sayılması neden? Neden akıllı kadınların ancak nine olunca saygı görebilmeleri? Nedir kadının yaratıcı ve entelektüel zekasına karşı bu kıyıcı küçümseme? Nedir, nedir dişi cinsiyete bu dayatma, bu hor görme, bu ille kontrol etme hırsı ve çok derindeki güçlü kadın – sevmezlik? Yeryüzü uygarlığı, kadını kadınların çizmediği daracık bir alana hapsetmek konusunda neden hiçbir konuda olmadığı kadar kararlı ve büyük bir dayanışma içinde? Niçin bütün dinlerde negatif ve şeytan enerjileri dişil özelliklere bağlanıyor da savaşları, soykırımlarını, silahları, bombaları kadınlar yaratmıyor? Neden imparatorlar, tarihçiler, şehirciler ve peygamberler hep erkek? Kadın kime göre eksik, neye göre tehlikeli, zayıf ve duygusal? Eğer ideal kadın modelinin yalnızca bir zevk, hizmet, itaat ve üreme makinesi olarak işlev görmesi ve sonsuza dek de böyle kalması konusunda uluslararası bir konsensüs varsa, neden kadının kafasına beyin, göğsüne kalp koyarak yaratılmış olduğu konusunda bir açıklama yapılamıyor? İnsan zekâsının mantık kadar duygudan oluştuğu neden yalnızca ‘yapay zeka’ söz konusu olunca hatırlanıyor? Aslında bir adıda ‘kadın korkusu’ olan bu şiddet hangi yüzyıla dek devam edecek? İnsanlığı daima ikiye ayıran bu zulüm barikatlarını kırmak ve bölücü nefreti yıkmak için kaç yüzyıl daha bekleyeceğiz? Kırılıyoruz, yok oluyoruz, kaybediyoruz. Çünkü aslında kazanan taraf yok! Çünkü ruhun cinsiyeti yoktur ve asıl üzücü olan da budur!”
Sayfa 449Kitabı okudu
Reklam
Ocağın köşesinde, sıcakta ve rahat uykuya dalarlar, dedi Mercier. Kitap elden düşer, kafalar göğüs üzerinde, alevler ölgünleşir, kor solar, düşler mağaralarından çıkıp otlaklarına doğru süzülür. Ama nöbetçi uyanıktır, onlar uyanır, rüzgâr ve yağmur camları döverken, düşünceler, arı us, evsiz, garip, lanetli, zayıf ve talihsizler arasında dolaşıp dururken, Tanrı'ya, onlara onca insan arasında böylesine neşe, böylesine huzur sağlayan Tanrı'ya, böylesine zahmetle elde ettikleri durumları için teşekkür ederek yatmaya giderler. .
Sayfa 78 - Bir bilseydik, dedi Camier, şuKitabı okudu
Feministler bu dünyada kadınları koruyacak organizasyonlara taliptiler. Kadınlara kocalarımıza karşı çıkmaktan korkmayalım diye sesleniyorlardı. Sığınma evleri, dayakçı kocalara ceza, karakollarda gerekli yardımı bulmak gibi talepleri vardı. Cemaatlerin hem kutsal addedilen, hem patriarka onaylı bir aile hayatı vaàdinin yanında, feminist gelecek vaatleri daha az güvenlik anlamına geliyor gibi görünüyordu.
Alan Turing kimdir?
Alan Turing bilgisayar biliminin babası ve yapay zekanın kurucusu olarak bilinir. İngiltere Hitler'le savaşa girdiğinde doktora çalışmasını yeni bitirip ABD'den yurduna dönmüş olan 27 yaşındaki Turing, üniversitesinden Hükümet Kod ve Şifre Okulu'nun Bletchley Park'taki karargahına taşındı. Görevleri, Alman ordusunun radyo iletişimini gizlemek için kullandığı Enigma şifresini çözmekti. Bu bir ekip işiydi, ama başarıya giden yolda en büyük katkının Turing'den geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Savaşın ortalarına doğru Bletchley Park'ta gece gündüz her 30 saniyede bir Alman mesajı çözülür hale gelmişti. Askeri tarihçiler Turing'in sağladığı bu istihbarat avantajının Almanya'nın yenilmesini iki yıl kadar öne çektiğini söyler.
Kapitalist güçler dünyanın geriye kalan kısmını fethetmek için para ve çabayı, insan severliklerinden harcamıyorlardı. Ama bunu, her ne kadar ırkçılığı, misyonlarını haklılaştıran bir şey olarak görseler de, yalnızca basit olarak ırkçılık nedeniyle de yapmıyorlardı. Bu güdü kâr güdüsüydü. Sömürgeci güçlerin, imparatorlukların kendilerini daha zengin yapacağına inanmalarının haklılığı konusunda tarihçiler arasında epeyce tartışma olmuştur. Ancak, 18. yüzyıldaki köle ticareti konusunda yapılan tartışmalar gibi, bu da yersizdir. Büyük devletler, imparatorlukların kendilerini daha zengin yapacağını düşünüyorlardı. Emperyal yayılmanın ön safında gelenler, dünyayı döndüren şeyin para olduğunu çok iyi bilen kat yüzlü adamlardı. Kral Leopold ya da Britanyalı maceracı Cecil Rhodes gibi adamlar, kendilerini idealist olarak kabul etmiş olabilirler, ama kendilerini zenginleştirmek için oralardaydılar. Leopold'un Londra'daki Belçika büyükelçisine yazmış olduğu gibi, 'Bu şahane Afrika pastasından bir dilim elde etme şansını kaçırmak istemiyorum'
Sayfa 385Kitabı okudu
Reklam
Çok yazık oldu.. affedin...
Tarihçilere gelince; gelecekte tarihçiler bu harp hakkında ne yazacaklar bilemem ama Çanakkale Muharebeleri'nin Türkler'in bir nefs-i müdafaa mücadelesi olduğu kadar, kardeşlerini artık körű körüne sadece Müslümanlık bağlarına dayanarak seçmemeleri gerektiğinin de kanlı bir hikâyesi olduğu kesindir. Benim arzum, bu milletin çektiği çilelerin, Çanakkale'de pek çetin şartlar altında geçen bu muharebelerin gelecekteki Türk gençliğine ibret olmasıdır. Yoksa yazık olur! Çok yazık olur.
Sayfa 108Kitabı okudu
Sultan Murad'in Mahmud ve Yusuf isminde çok küçük iki kardeşi daha vardı; devrin tarihçileri burada da pek acı şeyler naklediyor: "Sultan Murad ol iki küçük kardeşlerin neyledi?.. Tokat'ta hapsetmişti, getirtti. Gönül gözlerini açtı!" Yavrucakların gözleri, miller çekilerek kör edilmiş! Pek hazindir.
Hayatımın ancak deha sahibi talihlilere gelen en büyük fırsatını yakaladığım, evet, tam sanatımla tarihin akışına müdahale edeceğim gün birden her şey ayağımın altından çekilince bir anda en sefil çamurun içine düştüm. Orada da yılmadım ama, kasvetle çarpıştım. Bu çamurun içine daha da dalarsam, pisliğin, rezilliğin, yoksullukla cehaletin içinde, asıl malzemeye, o büyük cevhere ulaşacağıma inancımı hiç kaybetmedim. Sen niye korkuyorsun?
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Enigma (2014 ) filminini tavsiye ediyorum. Çok güzeldir.
Ingiltere Hitler'le savaşa girdiğinde doktora çalışmasını yeni bitirip ABD'den yurduna dönmüş olan 27 yaşındaki Turing, üniversitesinden Hükümet Kod ve Şifre Okulu'nun Bletchley Park'taki karargahına taşındı. Görevleri, Alman ordusunun radyo iletişimini gizlemek için kullandığı Enigma şifresini çözmekti. Bu bir ekip işiydi, ama başanya giden yolda en büyük katkının Turing'den geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Savaşın ortalarına doğru Bletchley Park'ta gece gündüz her 30 saniyede bir Alman mesajı çözülür hale gelmişti. Askeri tarihçiler Turing'in sağladığı bu istihbarat avantajının Almanya'nın yenilmesini iki yıl kadar öne çektiğini söyler.
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.