Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
512 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Brian Freeman'in yazım dilini seviyorum. Kurgusunu en ince detaylarına kadar işleyerek bizlere sunuyor. Olayları birbirine bağlayışı, merakınızı artık dizginleyemeyeceğinizi hissettiği son ana bırakıyor, bu da sayfaları daha çabuk okumanıza sebep oluyor... Alışılmışın dışında bir polisiye. Soruşturma yapan dedektif yok. Avukat ve Savcı arasında
Paramparça
ParamparçaBrian Freeman · Panama Yayıncılık · 2019242 okunma
Roboski hâlâ kanıyor Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013 İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34 yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken, gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler
Sayfa 150 - Özel bir söyleşiKitabı okudu
Reklam
KADINLAR NE İSTER..? Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der. ”Kadınlar hayatta en çok ne ister?” budur bilmek istediğim… Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der. General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağı’ndaki bir cadının bunu bildiğini öğrenirGünlerce
Afşin Kum - Sıcak Kafa April Yayınları, S.8-11
Onu ilk kez, yeni yılın ilk günlerinde, bir akşamüstü gördüm. Günlerce süren kar yağışının ardından güneş açmıştı. Yerdeki beyaz birikintiler güneş ışığını yansıtıyordu, etraf bir film seti gibi ışıl ışıldı ama dondurucu soğuk devam ediyordu. O ise, havaya aldırış etmeden, otobüs durağındaki bankta oturmuş kitap okuyordu. Kıvırcık saçları
"Sus!" diyorum. "Lütfen. Şuan, dünya üzerinde konuşanları düşün. En az altı milyar insanın yarısı konuşuyor. Bir şeyler anlatıyor. Ne büyük bir ses! Ne büyük bir gürültü! ... O milyarlarca insanın hep birlikte konuşarak yarattıkları korkunç gürültüyü dinle!" ... "Lütfen, sen de katılma bu gürültüye"..
Sayfa 107Kitabı okudu
Aslan Asker Şvayk
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı: Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider. Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi. “Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi. Ama aslında mürekkep yalamış adamdı; önüne
Sayfa 19 - 1.Aslan Asker Şvayk Dünya Savaşı’na burnunu sokuyor - Birinci Bölüm CEPHE GERİSİNDEKitabı okudu
Reklam
Alışkanlık
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Kızıl Ölümün Maskesi
“Kızıl Ölüm, çoktandır ülkeyi kırıp geçiriyordu. Hiçbir salgın bu kadar ölümcül, bu kadar korkunç olmamıştı. Avatarı ve mührü kandı, kanın kızıllığı ve dehşetiydi. Keskin sancılar, ani baş dönmeleri ve sonra gözeneklerden boşanan kanla geliyordu ölüm. Kurbanının bedeninde, özellikle de yüzünde beliren kızıl lekeler, hastalığın onu diğer insanların yardım ve sevgisinden yoksun bırakan belirtileriydi. Hastalığa yakalanma, hastalığın ilerlemesi ve sonun gelmesi topu topu yarım saatlik bir işti. Ama Prens Prospero mutluydu, yürekliydi, akıllıydı. Ülkesindeki halkın yarısı hastalıktan yok olup gidince, saraydaki şövalyelerle leydiler arasından sağlığı ve neşesi yerinde olan bin kişi çağırttı huzuruna, onlarla birlikte kale gibi bir manastıra, uzaklara çekildi.”
Kızıl Ölümün Maskesi - 1842Kitabı okuyacak
Leylim - Leylim Leylim - leylim dünyamızın yarısı Al - yeşil bahar, Yarısı kar olanda Gene kavim - kardaş, can - cana düşman, Gene yediboğum akrep,
Reklam
Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu… Sayfalar ilerledikçe Gregor’un hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz.
Etrafimdaki her şey hapishane; hapishaneyi hem insan hem de parmaklık ya da sürgü olarak görüyorum. Bu duvar taştan bir hapishane, bu kapı tahtadan bir hapishane, bu zindancılar insan kılığına girmiş bir hapishane. Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç, kusursuz ve yekpare varlık. Onun tutsağıyım; beni kuşatıyor, beni kutun kıvrımlarıyla sıkı sıkı sarıyor; beni granit duvarlarının içine kapatıyor, beni kilit altında tutuyor ve beni zindancının gözleriyle gözetliyor.
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
''Sus!'' diyorum. ''Lütfen. Şu an dünya üzerinde konuşanları düşün en az altı milyar insanın yarısı konuşuyor. Bir şeyler anlatıyor. Ne büyük bir ses.! Ne büyük bir gürültü! Dinle! Çin'de üçüncü çocuğunu aldırmak için doktora yalvaran bir kadını, Macaristan'da dilenen adamı, Kanada'da karşısındaki erkeğe kur yapan erkeği. Duy bunların hepsini. o milyarlarca insanın hep birlikte konuşarak yarattıkları korkunç gürültüyü dinle!'' ''Lütfen sen de katılma gürültüye''
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.