"çoğu zaman sakin, sıkıntısız zamanları kolluyoruz öğrendiklerimizi uygulamak için. lakin o vakitlerde, o bilgilere gerek yok ki. öğrendiklerimiz kriz anlarında işe yaramıyorsa, bilginin hamallığını yapmış oluyoruz."
Duygulara, hayallere, gözyaşlarına çok değinmeyeceğim, nihayetinde hayatın gerçekleri var, dolar almış başını gitmiş, kriz gırtlağımıza basmış, anası ağlıyor milletin.
Kriz anında karar vermeden, konuşmaya başlamadan ve herhangi bir davranışta bulunmadan önce kendinize 3 derin nefes alma zamanı tanıyın.....Bu yüzden yanlış bir şey yapıp günlerce vicdan azabı çekmektense, kendimize 3 nefeslik alan açmak daha akıllıca...
Gülüşü; savaş görmemiş, açlık yaşamamış, ekonomik kriz geçirmemiş, refah ve huzur içindeki bir ülke kadar güzeldi.
Öyle bir ülke yoktu. Belki de gülüşü bu yüzden eşsizdi.
Mübeccel Namık, 1930 güzellik kraliçesi seçildi.
Yarışmayı yine Cumhuriyet gazetesi düzenledi. 48 aday katıldı.
Jüri heyeti 60 kişiydi, yarışmacılardan daha kalabalıktı.
Yarışma o kadar popülerdi ki, herkes jüriye dahil olmak istiyordu.
Jüri heyetinde Abdülhak Hamit Tarhan, Halid Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şükûfe Nihal, Sabiha Sertel gibi, edebiyat, sanat, basın dünyasından şöhretler vardı.
1929 yılında Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik, 1930 yılındaki bu ikinci yarışmaya da katıldı.
İkinci seçildi.
Kriz çıktı.
Kaybetmeyi kabullenemedi.
Gazetelere ağır sözlerle röportaj verdi, “hakkımı yediler” dedi.
Mübeccel Namık’ın “şişman” olduğunu söyledi.
“Şarklı erkekler etten buttan hoşlanıyor” dedi.
“Güzellik inceliktir” dedi.
“Avrupalı olalım diyoruz ama, bu kadar şişman kadınları Avrupa’da müsabakaya bile almazlar, tartsan 90 kilo gelir” dedi.
Yani bir tek saç saça baş başa girmediği kalmıştı!
Mübeccel Namık 1.72 boyunda, 70 kiloydu.
O da Feriha Tevfik’in zayıf olmasıyla alay etti.
“Tombul olmayı sivrisinek olmaya tercih ederim” dedi!
E haliyle, gazetelerin en önemli konusu buydu.
Ama, Mübeccel’in güzelliği konusunda herkes hemfikirdi.
Tüm adayların tek tek fotoğrafları yayımlanmıştı, vatandaşlar kuponla oy kullanmıştı, vatandaşlar da jüri heyeti gibi Mübeccel’i seçmişti.
Fransa’ya gönderildi, Cannes’da düzenlenen Avrupa Güzellik Kraliçesi
yarışmasında Türkiye’yi temsil etti, dereceye giremedi.
Eğer ilkelerimiz zihnimizde çok net değilse, özellikle kriz anlarında ilkelerimize göre hareket etmek imkansız hale gelir. Kriz anlarında çok hızlı tepki vermemiz gerekebilir. Bu nedenle iyiliğin, doğrunun,hakkaniyetin, adaletin, ahlaki olanın bizde refleks haline gelebilmesi için daha önce belirttiğimiz gibi kişinin ilkelerinin sıkıca belirlenmiş, sonra da küçük küçük denemelerle bu ilkelere uyarak başarıyla çıkmış olması gerekir.
Birinci döngü - Yükseliş: Bu döngüde sosyal düzenin mevcudiyeti de ona dair talep de yüksektir. Kâhin arketipi doğar. İdealist akran kişiliğiyle tanımlanır. Kuşağın tutumu dominanttır. Kurumlar güçlü, bireysellik zayıftır. Toplum ulaşmak istediği yere kolektif olarak gitmekte kararlıdır. Kurumlara güven vardır.
İkinci döngü - Uyanış: Bu döngüde sosyal düzenin mevcudiyeti yüksektir, ancak düzene dair talep düşer. Göçebe arketipi doğar. Reaktif akran kişiliğiyle tanımlanır. Kuşağın tutumu resesiftir. Özerklik artar. Kurumlar eleştirilmeye başlanır; bireysellik güçlenir.
Üçüncü döngü - Çözülme: Bu döngüde sosyal düzenin mevcudiyeti de ona dair talep de düşüktür. Kahraman arketipi doğar. Sivil akran kişiliğiyle tanımlanır. Kuşağın tutumu dominanttır. Kurumlara inanç zayıflar, toplumsal kargaşa yayılır.
Dördüncü döngü - Kriz: Bu döngüde sosyal düzenin mevcudiyeti azdır, ancak düzene dair talep artar. Sanatçı arketipi doğar. Uyumlu akran kişiliğiyle tanımlanır. Kuşağın tutumu resesiftir. Yurttaşlık bilinci canlanır. Toplumsal amaç ifade alanı bulmaya başlar..
İnsanlar kusursuz değiller, ancak karşılarındakilerle empati yapabilirler ve büyük resmi görebilirler. İnsanların aksine otonom silahlar ise eylemlerinin sonuçlarını anlama yetisine, savaşın eşiğinden dönme becerisine sahip değiller. Otonom silahlar kriz anlarındaki insan karar alma süreçlerinin tümünü ortadan kaldırmayacaktır, ancak sıkı bir düğüm atma potansiyelleri vardır. Hatta bu öyle ileri gidebilir ki, artık geri dönüşü olmayabilir.