(Spoiler olacak)
İlk başta şunu söylemem gerekli: Ne Aelin'ı seviyorum ne de Rowan'ı. Bu yüzden de seriyi okurken genelde evren üzerinden değerlendirip yüksek puan veriyordum ama bunda bu sefer öyle yapmayacağım.
Dört kitaptır Aelin'a alışmaya çalışıyorum. Kibirli, küstah, kendini beğenmiş, egolu ve şımarık yanlarını es geçip
KADINA ŞİDDETE HAYIR!
Merhabalar sevgili kitap severler.
Bugünkü yazıma belki de bu coğrafyadaki bir çok kişinin içinden geçen bir cümleyle başladım. Zira bugünkü kitabımız tam da bu konu ile ilgili.
#osmanakdere #çırpınankadın
Urfa’dan İstanbul’a uzanan Gülnaz’ın yolculuğunu okuyoruz.
Gülnaz Urfa’da ağa gelinidir. Kocası olacak adam on bir
Ekmek
Kathe Kollwitz’in en etkileyici resimlerinden ilki, “Ekmek” taş baskısıdır. Resimde iki tane küçük çocuğu olan sırtı bize dönük bir kadın görmekteyiz. Çocuklar annelerinin eteğini çekiştirmekteler. Muhtemelen açlar ve annelerinden bir şey bekliyorlar. Bize göre soldaki çocuk, annesinin yüzüne çaresizce bakarken yine bize göre sağdaki çocuk, annesinin sağ elinden bir şeyler yemekte. Sonuç itibariyle, burada bir çocuğuna gizlice yemek verirken diğer çocuğuna yemek veremeyen bir annenin çaresizliğini görmekteyiz. İnsanı yüreğinden yakalayabilecek kadar sade ve çarpıcı bir resim. Sırtı dönük insana duyulan merhamet duygusu ise, resme bakanı ilk dakikadan içine çekiyor.
Alıntı
Sen büyüksün, küçük kadın, ama genç bir anne olarak bebeğine ninni söylediğin zaman, gözlerin yaşararak ve tüm içten duygularınla onun geleceği için iyi duygular dilediğin zaman, gün be gün, yıl be yıl çocuğunun bu geleceğini kurduğun zaman.
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Oncelikle Aristo'nun, yasadigi dönem için çok iyi bir gözlemci oldugunu belirtelim. Özellikle solucan, böcek gibi küçük
hayvanlarda yaptigi gözlemler çok ilginç bir sonuçla karsilasmasina neden olmustu. Zira inceledigi hayvanlarin hiçbirinde belirgin bir beyin yapısı yoktu. Eger beyin, aklin ve ruhun bulunduğu merkezi bir yapi ise bu canlilarda da muhakkak olmalıydı. Çünkü bu canlılar hareket edebiliyor, besleniyor
ve çoğalabiliyorlardı. Eğer bu canlilarda beyin yoksa o zaman
aklin ve ruhun bulundugu yer baska bir organ olmalıydı. Aslına bakarsaniz Aristo'nun bakis açisi oldukça mantıklı gözükmektedir. O nedenle burada hemen araya girerek bir konuya açiklik getirelim. Solucan ve böcek gibi insana göre daha ilkel olan canhlarda bildigimiz anlamda bir beyin olmasa da gangliyon adini verdigimiz yapilar bulunmaktadir. Bu yapilar bir bakıma beyin görevi görüp canlının sinir sistemini idare ettirerek hareket etme ve beslenme gibi birçok olay kontrol edebilirler.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları.
Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu.
Bir araya geldiklerinde şimşekler
—... Fakat vatanı için kanını akıtmıs. Herkes honorably discharged (malulen emekli) olur diyorsun. Peki, herkese, yaralanma, belki de ağır yaralanma pahasına kendini düşmanın önüne atma kahramanlığını göstermesinden ötürü cesaret madalyası, yani Purple Heary veriliyor mu?
—Ah sevgilim anneciğim, bence savaşta biri yakalanırsa, diğeri yakalanmaz; biri düşer, diğeri paçayı kurtarır; bunun, birinin ya da diğerinin cesaretiyle pek bir ilgisi yoktur. Birinin bacağı kesilir ya da böbreği giren kurşunla parçalanırsa madalya bir teselli ya da talihsizliğin küçük bir telafisidir; ama genellikle özel bir cesaret göstergesi sayılmaz.
Joseph K. Sıradan bir yaşamı olan bir bankada çalışarak yaşamını kazanan çevresi tarafından sevilip saygı duyulan bir adam olarak tasvir edilmiştir. Yani memur tiplemesine uyan bir karakter olarak düşünebiliriz. Kitabın bu bölümlerinde Joseph K. Dönüşüm’deki gibi böceğe mi dönüşecek acaba demeden edemiyor insan. Öykü karakterin böceğe dönüşeceği
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı.
MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı.
MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
İnancı ve fanatizmi en dip noktalarına kadar kullanmaktan çekinmeyen hayatı anlamsız gören bir adam. Kendi yaptıklarının derecesinden bile korkarken en acımasız kararları vermekten çekinmiyor. İnsanları hem kenevirle hem de sözleriyle uyuşturmayı çok iyi becermiş. Dini ve vaatleri o kadar iyi kullanıyor ki fedai olarak yetiştiği gençler mutlulukla ölümlerine gidiyor. Bazıları kendi canlarını kendileri alıyor.
Bütün bunların başındaki Hasan ise kendi yaptıklarından bile korkuyor bazen. Yarattığı bu mekanizmanın tamamen onun elin olmadığını ve her zaman yalnız kalacağını biliyor. "Daha ne kadar ileriye gidebilirim ki?" sorunun cevaplarını bir bir veriyor. Etrafındaki yalaka tabakası ise saatli bomba gibi her şey yaşanabilir.
Beni bu manipüle yönünden çok etkiledi çünkü asılar boyunca hatta şimdiki zamanda bile dini duygular büyük toplulukları manipüle etmek için kullanılıyor. Haberlerde bile neler yapıldığını görebiliyoruz veya zamanında neler yapıldığını okuyoruz. Peki bu şekilde inançlara sahip olanlar manipüle edilmeye mahkum mu? Hasan toplumun küçük bir kısmının bütün gerçekleri gördüğüne inandığı için diğer kalan çoğunluğun din gibi tuzaklarla istedikleri yöne çekilebileceğini savunuyor.
Sonuna doğru biraz sıkıldığım yerler ve kadın karakterleri gerçekten aşırı salak gibi gösterilmelerine çok sinir oldum. Onları damızlık gibi görüyor resmen ve kızlar hiçbir şekilde uyanmıyor bir hapishanenin içinde olduklarına. Hasan ve İbni Tahir belki de Meryem'i katarsak bunlar kafası tek çalışan kişilerdi.
Ağacın önünde küçük bir salıncak, salıncağı eski, yırtık bir kilimle yapmışlar. Turist kadın yırtık kilim parçası ile ilgilendi. Köylü kadın ve kocası yine "niye bunları istiyor ki bunlar deli mi?" Diye gülerek acele ile kelime salıncaktan çıkarıp turist kadını uzattılar. Turist kadın kilime evirdi, çevirdi, beğenmedi.
Köylü kadını büyükçe bir tepsi içinde çay getirdi. Bizim arkadaşa sırnaaşıkça gülerek "Hiçbir şey almayacak mısınız?" Dedi. Okan: "Balı 2 milyona verirsen", Birgül karısı yere baktılar başlarını eğip "olsun ne yapalım" dediler. Koca bir kavanoz balığı, naylon torbaya sarmaya başladılar. Turistlerin merak edeceği bir şey kalmadı. Bir oyun bir eğlence yok, ağacın altında dinlenip çayları içip kalkacağız.
Altmış beş yıldır
Sırtımı bu vatana dayamış suskun bir küçük kızım
Bu şehrin hâkiminin emriyle ne zaman yüzleşeceğim:
"Evi basın ve bağlayın
Oğlu evin bir odasında acı çeksin!" bu şehrin
Hâkimiyle yüzleştim
Ve ayağa kalktım
Güven ve sevginin anlamını taşıyan şarkılarla-
Barışı isteyen!
Fetva Tukan / Filistin