Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
384 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Orhan Kemal'in okuduğum ikinci kitabı. Kitapta temel olarak; İstanbul'a yoğun göç furyasının olduğu, taşı toprağı altın sözünün İstanbul'un önüne geçtiği, Demirkıratlılarla CHP'lilerin çekişmeli yıllarını, Menderes dönemini anlatılıyor. Çıkış noktası köyden kente bir bavul ve yorganla göç olduğu için yazarımız kahramanlarını konuştururken veya düş kurdururken şiveli dillerini olduğu gibi yansıtmış, kesinlikle böyle yapması kitaba daha gerçekçilik katmış. Orhan Kemal'in en sevdiğim yönü olayları anlatırken toplumda yaşananları harmanlayarak anlatması, şöyle ki; konusu köyden kente göç olmasına rağmen aynı zamanda 6-7 Eylül olaylarında Rum yurttaşlarımızın canlarına,mallarına talanına değinmiş, yine dönemin iki farklı siyasi görüşlerine değinmiş, görüş farkı gözetmeksizin yapılan yolsuzluklara, adam kayırmalara, yurttaş fişlemelerine ve Türkiye'yi İstanbuldan ibaret sanan ' aydın ' görüşüne değinmeden geçmemiş olması bunun canlı örneklerindendir. Orhan Kemal'in her romanında işlediği bir konu da toplumsal ve kültürel yozlaşma, Gurbet Kuşları'nda da bunu net biçimde görüyoruz.
Gurbet Kuşları
Gurbet KuşlarıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,076 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın Orijinal Adı: Nemesis Bilimin, hayal gücüyle harmanlanıp ortaya inanılmaz bir sonucun çıktığı eserde, bilimsel tavrın ön planda olmasının aksine kurgu akıcı bir şekilde kaleme alınmış. Ayrıca çaresizlik, pişmanlık, aile dramı, umut, inanç ve birçok temaya/kavrama ev sahipliği yapmaktadır... Nemesis, bilinmeyene olan yolculuktur… Soğuk bir havaya sahip görünse de; ne olursa olsun, nereye gidersen git insan, insandır şeklinde insani sıcak bir karşılaması da vardır. Yine de; “Pitt öfke ve çaresizlikle yumruklarını sıktı. İnsanların önce bölgeden bölgeye, sonra kıtadan kıtaya koştukları gibi şimdi de yıldızdan yıldıza koşabileceklerini biliyordu. Artık tek başına laik olamayacaktı, kendine özgü bir deney olmayacaktı. Onun büyük deneyi öğrenilmiş ve ölüme mahkûm edilmişti. Aynı anarşi, aynı yozlaşma, aynı kısa vadeli düşüncesizlik, aynı toplumsal ve kültürel farklılıklar devam edecekti, hem de Galaksi çapında. Ne olacaktı bundan sonra? Galaksi İmparatorlukları mı? Bir dünyadan milyonlarcasına taşınan günahlar ve çılgınlıklar mı? Her güçlük ve her sıkıntı korkunç bir şekilde büyüyecek miydi? Bir tek dünyadan bir anlam çıkarabilen bir kişi olmamışken Galaksiden kim bir anlam yaratabilecekti? İnsanlarla kaynayan bir Galakside kim eğilimleri okuyabilip geleceği görebilecekti? Nemesis gerçekten gelmişti. İntikam Tanrıçası gelmişti gerçekten.”
İntikam Tanrıçası
İntikam TanrıçasıIsaac Asimov · Altın Kitaplar · 1990119 okunma
Reklam
187 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Tarık Tufan'dan okuduğum 4. eseri oldu ve yine beğendim hatta en beğendiğim de bu eseri olabilir. Çok güzel yerlere dokunmuş yine. Deneme türündeki eser sanki kişisel gelişim kitabı gibi olmuş. Hikayeler o kadar sağlam ve güzel ki gerçekten okunmalı. Alıntılar mükemmel. 180 sayfalık kitap içerisinde aldığım notlar; - Umut ( Bu kavrama çok fazla değinmiş. Umutlu olun bıkmayın... ) - Annelik ve kadınlık - Ağlamak, rahat olmak. Duygularını açık seçik beyan etmek ve korkmamak. - Ölüm zorluğu - Kudüs ve çocukların ölmesi - Kültürel yozlaşma ( Eskiyi arama, eskileri unutma. İnternetin, TV'nin kültürümüzü unutturması...Bağımlılık yaratması. ) - Doğallığını kaybetmeme. Özün neyse o ol. Gösterişe kaçma, rahat ol. - Başkasının lafına göre hayatını yaşama, şekillendirme. - Azimli ol, düşsen de tekrar kalk. Allah her zaman seninledir. - Ailenin önemi ve pişmanlıklar... - Nasıl doğduysan kendini öyle kabul et. Değiştirme veya değiştirmeye çalışma. ( Fiziksel ve ruhsal olarak ) Ör: Engelli doğsan da bunu kabul ederek ve severek yaşamak. - Beyaz yalanlar söylemek zorunda kalma. Dik dur. Her zaman doğruyu söyle. - Nesnelere bağlanmamak gerekli. bir çok ders çıkarılabilir bu eserden. Bazı bölümler de sıkılabilirsiniz ama bitirmek için beni azmettirmesi, bağlaması benim için ekstradan 1 puan daha oldu. Beğenerek okudum. Diğer kitaplarını da okuyacağım. Sizlere de tavsiye ederim.
Kraliçenin Pireleri
Kraliçenin PireleriTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20163,362 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sabahattin Ali yine geleceği görmüş, geçmişten ders alın demiş resmen. Harika bir dil, harika öyküler ama masallar çok daha muhteşem. Kitap 2 bölümden oluşmakta. İlk bölümde öyküler var. İkinci bölümde ise masallardan oluşuyor. Masalları daha çok beğendiğimi itiraf edebilirim. Çok sarsıcı ve mükemmel dersler veriyor. Portakal hikayesi; nasip nedir bilemezsin gibi bir ders vermiş, Beyaz Gemi öyküsü ise sanat konusunda, lakaplar ve takılan isimlerin üzerine yapışması sonucu oluşan olaylardan bahsetmiş. Beni en çok etkileyen konulardan biri ise sağlık oldu. Sağlıkla ilgili bir çok hikaye anlatmış ama bu kadar mı gerçek olur. Resmen geçmişimizde yaşanan sorunlar, sıkıntılar hepsi çok kötü şeyler. Maddi yetersizlikler sonucu ölenler, doktor azlığından dolayı ölenler, doktorların deneyimsizliği vb. Cankurtaran hikayesi ben kitapta en etkileyen kısımdı itiraf edebilirim. Bahtiyar köpek hikayesi ile annelik içgüdüsü, ailenin önemi anlatılmış. Kısacası küçük bir öykü kitabına neler sığdırmış Sabahattin Ali. Vuslat, kavaşamama, doğayı tahrip etmeme, kültürel yozlaşma, tarihine sahip çıkmama, devletin yanlış politikaları, açgözlülük, hapishane, işkenceler, boş lafa kanmamak,reklamlara kanıpta aldanmak... Son masal Sırça Köşk çok sağlamdı. Herkese tavsiye ederim. Sabahattin Ali'nin adı geçmesi bir kitap için yeterli sanırım. İyi okumalar diliyorum.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,3bin okunma
Kültürel Yozlaşma
Yapılan son kamuoyu araştırmalarına göre, nüfusunun yaklaşık yüzde 80'i son iki yıl içinde "hiç kitap okumamış", bu arada, gazete ve dergi satışları yaklaşık yüzde 65 oranında düşmüş bir toplum olarak Türkiye, televizyonları sayesinde bir "dış gücün" kültürel saldırısıyla mı karşı karşıya? Evet, Türkiye, ulusal televizyonlarının "ticari yaklaşımlarından" kaynaklanan ve geleceğini ciddi şekilde tehdit eden bir komplo ile karşı karşıya!
84 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhabalar... Tuş, içinde on üç öykü bulunan bir Haldun Taner klasiği. (1951) Öykülerin merkezi Haldun Taner öykücülüğüne uzak olmayan, aşk, kültürel ve sosyal yozlaşma, Avrapai yaşantı özentisi, sosyal-ekonomik eşitsizlikler, doğanın tahribi gibi toplumsal olaylardan oluşuyor. Kitapta, "Bir Kavak ve İnsanlar" adlı bir öykü var ki, sırf bu öykü için bile bu klasik okunma sebebi. Fabrikalaşma karşısında doğa intikamını nasıl alır? Buyrun, okuyun, öğrenin. Kitaba ismini de veren "Tuş" adlı öyküde ise Dilaver Bey'in mahallenin namus bekçiliği görevinden bir güreşçi gibi 'tuş' olmasına uzanan öyküsü anlatıyor. Tabii öykünün ahlaksal! yanı ağır basan yönü çok güçlü. Sıkılmadan okuyacağınız bu öyküleri okumanızı dilerim. Keyifli okumalar...
Tuş
TuşHaldun Taner · Yapı Kredi Yayınları · 2019154 okunma
Reklam
Büyük bir memlekette , kalabalık nüfuslu bir ülkede yıkılma diye birşey değil , ancak kültürel bir yıkım ve yozlaşma söz konusu olabilir. Bu olunca da o toplumda hayatın tadı kaçar. Bugün Türkiye'de olan da budur !..
227 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
En ilgimi çeken nokta şu oldu, Sözde kızlar döneminin diğer örneklerine göre farklı bir teknikle yazılmış. Milli Mücadele döneminde kültürel yozlasma istanbul'un elit kesimi üzerinden anlatılıyordu. Lakin sözde kızlar romanında ana karakteri mebrure olarak görebiliriz. Ama kitabın ana karakteri bence hatice. Yani nam-ı diğer Belma. Direk belma ve Behiç üzerinden bir hikaye olsa sanırım daha severek okurdum. Mebrure kitapta adete sırıtmış... Birde onla ilgili çok havada kalan olaylar var. İstanbul'a gelene kadar neler çekti, babasına kavuştumu bilmiyoruz. Bu nedenle kitap mebrure yi ve babasını anlatmıyor. Hatice üzerinden toplumu uyarılıyor. Ve bu uyarıları kafanıza vura vura yapıyor. Güncelliğini insanlık var oldukça asla yitirmeyecek bir kitap. İnsanlık sürdükce behiç gibiler hep var olacak.
Sözde Kızlar
Sözde KızlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20219,1bin okunma
382 syf.
10/10 puan verdi
Tanpınar' ın en sevdiğim kitabı hangisi bilemiyorum. Belki de bu. Bir toplumsal eleştiri. Yine kültürel yozlaşma üstüne. Yeni düzenin getirdikleriyle oluşan siyasi hayat. Devlet işleyişindeki saçmalıklar. Yer yer insanı güldüren, aslında ağlatması gereken ironik bir hikâye. İşini bilenin nasıl gemisini yürüttüğü çok ustaca anlatılmış. Üstelik hiç olmayacak bir kurum uydurularak bence çok zekice davranılmış. Gerçekte var olmayan bir kurum üzerinden dönemin işini uydurma düzeni çok gerçekçi anlatılmış. Karakterler çok canlı. Yine edebi bir eser ama aynı zamanda eğlenceli de. Okumakta zorlananlar açısından bile sıkıcı olmayacağını tahmin ediyorum. Tanpınar gerçekten müthiş bir yazar. Tek bir kitabını okumak bile büyük kazanç; okumayansa bilsin ki büyük zararda. Dili zirvede. Romancılığına söyleyecek söz yok. Yıllar önce Devlet Tiyatrolarında oyununu izlemiştim. O da çok iyiydi. Keşke tekrar oynansa. Mutlaka okuyun. Okumazsanız ne kaybettiğinizi bilmeyeceksiniz. Okuduğunuzda şimdiye kadar okumadığınız için kendinize çok kızacaksınız.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,5bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Osmanlı İmparatorluğu siyasi çalkantılarla boğuşmaktadır. İstanbul bürokrasi ahalisi yana döne kendini devlet işlerinde kanıtlama peşindedir. Bireysel bazda makam mücadeleleri yürütseler de ortak kanı yeni toprak ve devlet hazinesini büyütmektir. Savaş mevzu bahis olunca; tüm fertlerin hafızalarına, nice oğullarını şehit vererek kazıtılan Yemen
Çıkrıklar Durunca
Çıkrıklar DuruncaSadri Ertem · Vivo Yayınevi · 2018527 okunma
Reklam
207 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
bir yazar diyordu ki" televizyonlu odadan televizyonsuz odaya geçmek Hicrettir" Bu alet kapitalizmin kendi hükmünü yüretmesi için icat ettiği aletlerden biri. bir iletişim aleti gibi gözüküyor Evet bu doğru ama yüzde 10 bir eğlence aleti bir yazarın ifade ettiği ile öldüren eğlence" İcat mucidi anlatır, anlatmaz mı? anlatır.
Anadolu Yakası
Anadolu YakasıMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2000695 okunma
Aşağılık Kompleksi
Aşağılık kompleksi, Bireysel Psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerde kendini diğerlerinden aşağı hissetmesi neden olan karmaşadır.Bu komplekse sahip kişilerde genellikle kendini ispat etme çabası görülür. Sıklıkla farkına varılmaz ve telafi etme düşüncesi, kişileri eziyet içine sürükler, şaşırtıcı
Örnek İnsan Yetiştirebilmek İçin
Yazar Gülten DAYIOĞLU: "Bizi yabancı medya kuşatmış. Birtakım boyalı kitaplar çocuklar için getiriliyor. Çocuklarımız kuşatma altında. Bir kültürel yozlaşma yaşanıyor. Çocuk, bir kavram kargaşası içinde bocalıyor. Kendi ülkesini tanımadan yabancı bir kültürle karşı karşıya getiriliyor. Hangisini tercih etsin? Bir film izliyor, sonra kitabevine gidip o filmin kitabını alıyor, yarım saat içinde okuyup atıyor. Ben içimize kapanalım, sadece kendimizle yetinelim demiyorum. Ufuklarımızı sürekli genişletelim ama bir süzgeçten geçirerek bunları alalım. Çocuğun önce kimliği belirlensin. Hangi toprağa ait, bunu bilsin." önerisinde bulunuyor.
Sayfa 75 - Bilge YayıneviKitabı okudu
287 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.