Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Değişmez kural.
" Çünkü hayat böyleydi; insanın istemediği şey ayağına gelirdi. "
Sayfa 144 - Oğlak YayınlarıKitabı okudu
"Acaba saray halkı gibi kementle mi boğacaklardı, yoksa daha sıradan olanlar gibi bahçedeki cellat taşının üstünde başımı kesip kılıçlarını cellat çeşmesinde mi yıkayacaklardı? Bunu kestirmem zordu. Çünkü kesin kural sadece hanedan için geçerliydi: Hiçbir hanedan mensubunun kanı dökülmez, ancak boğularak öldürülürdü. Bu neden böyleydi acaba? Kanları başka renkte miydi, yoksa öyle olduğunu sanmamızı mı istiyorlardı? Kanlarının biz zenciler gibi kırmızı renkte olduğunun görülmesinden mi korkuyorlardı?"
Reklam
Yaşam buydu. Bozulmuş gövdelerle didişmek yetmişti artık. İyileştirdiklerin bir gün ölüp gidiyordu sonunda! Karamsar bir dünya görüşüne kapılmaktı belki bu; ama böyleydi. Niye karamsar olsundu? Değişimdi bu; yaşamin da, doğanın da temel kuralıydı. Katıldığı siyasal kavgada da açik açik söyleyebiliyordu artik bulamamişti aradığını. Ne ariyordu ki? Yaratıp ortaya yeni, kalıcı bir șey koymanin mutluluğunu yaşayamiyorsan ne anlami vardı șu yeryüzünde bir ugraş içinde çırpınıp durmanin. Kimseye bir şey sunamasan da, salt o çabanin içine girmenin insanı yücelten bir yanı vardı. O kötü öyküleri yazmaya çalışırken bile az mutluluk muydu duyduğu? Devrimcilerin aşklarını alacaktı; buydu temel konu romanda; Turgut' la Seher'i seçmesi de bundandı. Mutsuz bitse de, yaşamın bin bir pisligine bulanarak bir biçimde çürüse, giderek çarpık çurpuk olsa da, kisa uzun, yaşandiklari altın süreçte insanı insan yapan ışığın kaynagiydi o yaşam parçasi. Hem de çağın bunca acıları içinde, arayıp bulabilirsen sevgiden başka ne, üstünde salt derince düşünmekle bile daha çok mutluluk verebilirdi insana? Güzeldi de, o güzel insan nasıl oluyor da bozuluyor, tersine dönüyor, çirkine dönüşebiliyordu sonunda? Saşılacak nesi var bunun? Değişmeden mi kalıncaktı? İlle de iyiye, ya da ille de kötüye değişecek diye bir kural mi var? Aşklar netretlere, dostluklar düşmanlıklara dönüşebilir. Büyük aşk yaşadın mi sen hiç? Geçmişe dönmek istemiyorum!
- öyle anlaşılıyor ki, sevmeye duyulan gerçek bir açlık­tı kendini gösteren; çok uzun zaman baskı altında tutulmuş bir aşk arzusu. - Evet. Şimdi, sevmek zamanıydı! Kural böyleydi. İyi ya­şamak için sevmeliydik.
Çünkü artık bu, bir tür satranç oyunuydu ve satrançta ya pacağınız hamlede, hatta bir sonrakinde bile yaşamazdınız. Üç hamle sonrasında yaşardınız, kural böyleydi. Bir de rakibinizin yaptığı karşı hamleye göre üç ayrı alternatifiniz olmalıydı.
Tanrı ıslah etsin
Onda beni rahatsız eden tek şey aşırı kibirli oluşuydu. Yeryüzü­ne inip gerçeklerle yüzleşse çok iyi olurdu. Ama onun ya­pısı böyleydi, o ve onun gibileri için bu bir kural gibiydi , ceplerinde metelikleri olmasada, dış görünüşlerine özen göstermeleri gerekiyordu. Tanrı onları ıslah etmediği sü­rece bu kötü huylarıyla birlikte ölene dek yaşayacaklardı
Reklam
''Şimdi, sevmek zamanıydı! Kural böyleydi. İyi yaşamak için sevmeliydik. Çünkü, şuna ikna olmaya başlamıştık artık: Hayat, sevince güzel.''
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Şimdi, sevmek zamanıydı! Kural böyleydi. İyi yaşamak için sevmeliydik. Çünkü, şuna ikna olmaya başlamıştık artık: Hayat, sevince güzel.”
Sayfa 106Kitabı okudu
Bir yandan da ne şekilde can vereceğimi düşünüyordum. Acaba saray halkı gibi kementle mi boğacaklardı, yoksa daha sıradan olanlar gibi bahçedeki cellat taşının üstünde başımı kesip kılıçlarını cellat çeşmesinde mi yıkayacaklardı? Bunu kestirmem zordu. Çünkü kesin kural sadece hanedan için geçerliydi: Hiçbir hanedan mensubunun kanı dökülmez, ancak boğularak öldürülürdü. Bu neden böyleydi acaba? Kanları başka renkte miydi, yoksa öyle olduğunu sanmamızı mı istiyorlardı? Kanlarının biz zenciler gibi kırmızı olduğunun görülmesinden mi korkuyorlardı?
Sayfa 64 - Doğan KitapKitabı okudu
İşte kurallar böyleydi. Yarattığı korku işe yarıyordu ama o korkuyu delen biri olduğunda işte o zaman işler değişiyordu. Çünkü kuralı delen kişi kural delmenin çok da zor olmadığını anlıyordu.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Öğle güneşi keskin, beyaz ışınlarını yayıyordu. Havada tek bulut yoktu, yaprak kımıldamıyordu. Her şey böyle dinlenirken, sadece gökyüzünde kızışan yuvarlağın ışığı yükseliyordu. Mail ıssızdı, yere karaağaçların ağır ve kımıltısız gölgesi inmişti. Duvarların kenarında bulunan çukurun dibinde yol bekçisi uyukluyordu. Kuşlar susmuştu. Dörtte üçü
Kural böyleydi,burada adil bir dövüş olmazdı; bir kere yere düşmeyegör,sonun gelmişti artık.
İşte kurallar böyleydi. Yarattığı korku işe yarıyordu ama o korkuyu delen biri olduğunda işte o zaman işler değişiyordu. Çünkü kuralı delen kişi kural delmenin çok da zor olmadığını anlıyordu.
71 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.