Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
184 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Salman Rushdie bir kitap yazar. Kitabın ismi "Şeytan Ayetleri"dir. Bu romanın konusu şudur: Şeytan, en nihayetinde bir insan olan Peygambere sahte ayetler getirip onu kandırır ve Kur'an'daki bazı ayetler, bu şekilde şeytan tarafından yazılmıştır. Humeyni, 15 Şubat 1989 tarihinde Salman Rushdie’yi “Şeytan Ayetleri” romanından ötürü
Şeytan Ayetleri Tartışması
Şeytan Ayetleri TartışmasıKolektif · Kaynak Yayınları · 199735 okunma
Müslümanların sadece inançları için her şeyi bırakıp Medine'ye gitmesi tarihte essiz bir olaydır. Evleri, mal ve mülkleri, kurdukları hayat düzeni, her şey geride kalmıştı. Kureyşli müşrikler biraz şaşkın, biraz da tedirgin...
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Hz. Peygamber'in (sav) ve Müslümanların mücadelesi
Hz.Peygamber'in (sav) ve Müslümanların Medine'deki hayatları da Mekke'deki gibi büyük mücadele içinde geçmiştir. Üstelik Onlar burada pek çok düşmanla baş etmek zorunda kalmışlardır. Her şeyden önce Kureyşli müşrikler onların peşlerini hiç bırakmamış, Medine'de birlikte yaşamak durumunda kaldıkları Yahûdîler ise aralarında anlaşma olmakla birlikte kendilerine hiçbir zaman güven vermemiştir. Diğer taraftan şehirdeki münafıklar Müslüman toplumunun en büyük iç problemi olmuşlardır. Onlar bir taraftan Müslümanların açık düşmanlarıyla gizli ortaklıklar kurarken, diğer taraftan da Allah Rasûlü'nün (sav) titizlikle korumaya çalıştığı Evs-Hazrec ve Ensâr-Muhâcir bütünlüğünü ve dengesini sarsmak ve dâhilî çatışma meydana getirmek için her türlü yola tevessül etmişlerdir. Ancak gerek Hz Peygamber'in aldığı tedbirler, gerekse Müslümanların çoğunluğunun teenni ile hareket etmeleri, münafıkların hemen bütün girişimlerini boşa çıkartmıştır. Bu süreçte Allah Rasûlü (sav) hem içeride hem de dışarıda uyguladığı tutarlı ve dengeli siyaset sayesinde Medine'de kurmaya çalıştığı Müslüman toplumu tehdit eden bütün düşmanları zamanı geldiğinde sırasıyla bertaraf etmeyi başarmıştır.
Sayfa 406Kitabı okudu
ERVÂ BİNTİ ABDÜLMUTTALİB VE OĞLU TULEYB
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in halalarından Ervâ binti Abdülmuttalib (r. anhâ), Mekke-i Mükerreme’de Müslüman olan hanım sahâbîlerdendir. Câhiliye devrinde Umeyr bin Vehb ile evlenmiş ve bu evliliğinden Tuleyb (r.a.) dünyaya gelmişti. Tuleyb (r.a.), Dârü’l-Erkam’da Müslüman olduktan sonra annesi Ervâ’nın yanına geldi ve “Ben,
HABÎB’İNİ SEV Kİ, ALLAH DA SENİ SEVSİN...(Habbâb bin Eret r.a.)
Peygamber Efendimiz’i çok seven, O’nun için her türlü çile ve işkenceye katlanan ashâbı ise, peygamberlerden sonra insanların en fazîletlileri oldular. İşte onlardan biri de Habbâb bin Eret -radıyallâhu anh- idi. Hazret-i Habbâb demirci olup, kılıç yapardı. Peygamber Efendimiz; onun dükkânına gider, ona İslâm’ı anlatırdı. Bu görüşmelerinin
Sayfa 27 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
"...Kureyş müşriklerinin İslâm'a karşı aldıkları kesin tavır ancak tevhid inancının bütün sonuçlarıyla ortaya konulmasından sonra görüldü. Yani Allah'ın bir ve tek olduğunun söylenmesi karşısında fazla telaşa kapılmayan müşrikler, iş bu inancın tabi neticesi olan putların ortadan kaldırılması noktasına gelince İslâm'a karşı açık ve kesin bir cephe aldılar ve onun yayılmasını önlemeye çalıştılar. İlginçtir ki, Kureyşli müşriklerin bu tavrı günümüzde de devam etmektedir..."
Sayfa 34 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
oysa ki siz o Kur'an'ın sesini duyuyordunuz. Sizi ne geri çevirdi!
Müteakip ayetlerde de onların inkârcı tutumları yerilir. Kimi hadis rivayetlerinde ilgili ayetlerin nüzul sebebiyle ilgili şu açıklamalar yapılmıştır: Kâbe'nin yanı başında ikisi Kureyşli, birisi Sakifli veya ikisi Sakifli birisi Kureyşli üç kişi gördüm. Anlamadığım bir şeyler konuşuyorlardı. Birisi "Acaba konuştuklarımızı Allah duyuyor mu?" diye bir soru sordu. Bir başkası "Sesli konuşursak işitir, ancak sessiz konuşursak duyamaz." diye mukabelede bulundu. Öteki ise "Şayet duyuyorsa hepsini duyuyordur." diye karşılık verdi. Bu konuşmayı Abdullah b. Yezid Resulullah'a ilettiği zaman, mezkūr ayet nazil olmuştur. (Fussilet'26) Benzer açıklamalar Mukâtil b. Süleyman tarafından da dile getirilmiştir. Bir iddiaya göre Ebu Cehil ve Ebû Süfyan gibi müşrikler "Muhammed'in Kur'an okuduğunu işittiğiniz zaman yüksek sesle şiirler veya secili sözler okuyun ki, onun okudukları anlaşılmasın." şeklinde sözler sarf ettikleri ve bu yolla Resulullah'ı engellemeye çalıştıklarından bahsedilir.
Sayfa 126
Habbâb b. Eret, Ümmü Anmar adında İslam düşmanı bir kadının azatlı kölesiydi. Demirci idi, kılıç yapardı. Peygamber Efendimizle öteden beri görüşür konuşurdu. ... Kureyşli müşrikler, Müslüman olduğunu duyunca, onu da eziyet ve işkencelere tabi tuttular. Ümmü Anmar, hiddetinden çıldıracak gibiydi. Onu bağlattı, ateşte kızdırttığı demirle başını dağlattı. Hz. Habbâb, geçim vasıtası olan mesleğiyle şimdi işkenceye uğruyordu! Ama nâfileydi! Onun gönlü iman ateşiyle çoktan tutuşmuştu. Bir gün çıkıp Resûlullah'ın huzuruna geldi. Ümmü Anmar'dan ve başının ızdırabından şikayet etti. Peygamber Efendimiz, "Ya Rab! Habbab'a yardım et!" diye dua etti. Bu duanın hemen akabinde Ümmü Anmar, şiddetli bir baş ağrısına mübtela oldu. Ağrının ızdırabından inler, dururdu. Sonunda kendisine, başını ateşle dağlaması tavsiye edildi. Hz. Habbab da bir müddet onun başını dağladı. Merhametten mahrum müşrikler, bir gün Hz. Habbâb'ın gözleri önünde kocaman bir ateş yaktılar. Onu ateşin üzerine yatırıp, ayaklarıyla göğsüne bastılar. Bir müddet öyle bıraktılar.
Sayfa 184
Kureyşli Müşrikler
Kureyş müşriklerinin İslâm'a karşı aldığı kesin tavır ancak tevhid inancının bütün sonuçlarıyla beraber ortaya çıkmasından sonra görüldü. Yani Allah'ın bir ve tek olduğunun söylenmesi karşısında fazla telaşa kapılmayan müşrikler, iş, bu inancın doğal neticesi olan putların ortadan kaldırılması noktasına gelince İslâm'a karşı açık ve kesin bir cephe aldılar ve onun yayılmasını önlemeye çalıştılar. Kureyş müşriklerinin bu tavrı günümüzde de devam etmektedir. İslâm'ın soyut doğrularına karşı fazlaca hassasiyet göstermeyen günümüz cahiliyesi, iş, bu doğruların sonuçlarının uygulamaya aktarılmasına gelince tavır değiştirmektedirler.
Sayfa 162 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Uhud Savaşı
Kureyşli müşrikler Mekke dışındaki Arab kabilelerinin de desteğini alarak üç bin kişilik bir ordu hazırladılar. Bu orduda yedi yüz zırhlı ile iki yüz atlı süvari, üç bin tane de deve vardı. Başta Ebû Süfyan’ın karısı Hind binti Utbe olmak üzere aralarında on dört tane de kadın vardı. Bedir Savaşı’nda babası Utbe bin Rebia’yı ve diğer yakınlarını kaybeden Hind’in kalbini çok büyük bir intikam duygusu kaplamıştı.
Tilki KitapKitabı okudu
472 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
İBN İSHAK, HZ. MUHAMMED ve TARİHİN ÖRTÜLEN YÜZÜ İLE İLGİLİ İNCELEME
Hristiyan ve İslam kaynakları “İbrahim’in, Musa’nın dini, yani ‘Tevrat-Zebur’ tahrif edildi, Kuran / İncil ise onların tahrif edilmemiş / bozulmamış halidir” diyorlar. Yahudi din ve bilim insanları ise, “Tevrat-Zebur” zaten Allah kelamı değil, Yahudi kavminin İbrahim’den sonraki tarihidir, geçmişidir, Musa’ya inen on cümleden oluşan, on emir
Hz. Peygamber'in Hayatı ve Gazveleri
Hz. Peygamber'in Hayatı ve GazveleriMuhammed ibn İshak · İlk Harf Yayınları · 201316 okunma
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.