"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Gelinine tecavüz, gelininden olma 13 yaşındaki ilk çocuğuna yıllarca taciz yine gelinine tecavüz sonucu olan ikinci çocuğa tecavüz. Ulan Allah belanı versin. Üç yaşındaki çocuk yırtılma sonucu aşırı kanamadan ölmüş. Ne desem az kalacak yine boşa gidecek. Mesleğe ilk başladım önümüze beş yaşında bir kız çocuğu getirdiler bisikletin kolu geçti kanaması var diye sonucu bilin bakalım ne çıktı. Dedesi tecavüz ederken fazla zorlamış ve kanama olmuş. Babasının tecavüz ettiği çocuk İçin annesinin söylediği söz; dışarı gideceğine evdekine yapsın!!!! Abisinin yıllardır tecavüz ettiği erkek kardeş muayenede canı yanması gereken yerde kılı bile kıpırdamıyor o kadar alıştırmışlar ki ve yine bundan da annenin haberi var. Beş yaşındaki kıza soruyoruz deden sana bunları yaparken kimse görmedi mi diye; annem babam yanımdaydı diyor. Sadece bir kaç örnek…. O kadar çok ki lanet olsun lanet. İnsan denilen bu yaratığın dünyadan sonsuza dek izi silinsin artık. Kimse de bana demesin neden bu kadar mutsuzsun diye, şuan ben bunları yazarken bile kim bilir nerde hangi O. Çocuğu hangi çocuğa tecavüz ediyor. Hayvanlara işkenceyle tecavüz et, çocuklara tecavüz et, yanından geçen kadını paramparça et tecavüz et öldür… Ulan şehvetiniz kurusun erkekliğiniz batsın. Bu kadar pislik bir dünyada, onlarca insanın, hayvanın, çocuğun tecavüze, işkenceye, açlığa mahkum olduğu bu hayatta mutlu olabilen varsa buyursun olsun ben olamıyorum hele ki bunları birebir gözümle görüyorken artık benim bu gözlerim bu hayata bir daha iyi bakmaz, bakmıyor. Etrafınıza iyi bakın ne olur belki bir çocuğun, bir hayvanın anlatamadığı derdine derman olursunuz….
Bu kitabı starbucks bardağı ile fotoğraf çekilmeyeni dövüyorlarmış dediler. Ben yine de çekilmedim. Hatta tuttum balkona koydum arkaya da Hekimbaşı Mezarlığı'nı aldım öyle çektim. Altına da şunları yazdım:
" Ölüm değilmi ki içimizde kalanları bir daha söylememize engel olan en can yakıcı ve en büyük pişmanlığımız ? Bugün içim bulutlu. Bugün
Karşılaştığım üzücü bir olayı sizlerle de paylaşmak istedim.
Afganistandaki ölümcül göçten kaç kişimizin haberi var? Bir eve , yiyeceğe , sıcak yuvaya sahip olmak için aracılar tarafından kandırılıp güzel bir hayat vaat edip çoğu Müslüman Afgan kardeşlerimizin çoğusunun ; aç , susuz , hastalıktan, kilometrelerce yaya yürüyüp ölmesine vesile olan
1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI
Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik
Ağız dolusu küfürlerim var sabah sabah.
biz onca merhametsiz insanın içinde iki üç can doyuralım diye uğraşırken o yemleri, sigara izmaritlerini döktüğünüz suda can verirsiniz umarım.
İnandığınız bütün değerlere lanet olsun sizin.
Öğretmene aylık 6500 TL verilmesinden daha garip olan olayları anlatayım ben size:
6500 TL para mı, öğretmen bu fiyata çalışır mı diyor olabilirsiniz ama özel sektördeki öğretmenlerin birçoğu maalesef bu fiyata çalışıyor; hatta yeni başlayanların çoğu maaş almıyor. Ülkemizde branş bazında ciddi bir ayrışma var; eğer ki Tarih, Coğrafya, Rehberlik,
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz?
Her şey bir ölümle başlar!
Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade.
Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer
"En hayırlı kimseler, görüldüğünde size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli âhirete rağbetinizi arttıran kimselerdir."
Bir kısım insan da var ki onlara "Müslümanlıktan geçinenler" diyorum. Kimisi maddi, geneli de hastalıklı ruhlarının manevi tatmini için bu işi yaparlar. Görüldüklerinde Allah'ı değil her tür cin, şeytan ve bilimum garabeti hatırlatırlar. Soğuk kanlı bir katil gibi künt bakarlar. Antisosyal auraları en neşeli çocuğu bile ürkütür, en taze çiçeği bile soldurur. Yanlarında aşağılık, lanet olası pislik bir günahkar gibi hissedersiniz. Korkutmak, üstlerine vazife olmayan şeylere koca burunlarını sokmak, önyargı ve zann en bilinen silahlarıdır. Yeryüzünde yürümez, adeta Sauron'un Nazgülleri gibi kibirle eteklerini sürürler. Gülmez, tebessüm etmez, sadece pis pis sırıtırlar. Ruhunuzu emmelerine izin vermezseniz size selam bile vermezler. Onlarla irtibatı keserseniz size cennetten aşağı atlamış kuş pisliği muamelesi yaparlar. Gözleri hep dışarı ve felfecir bakar, aynada dahi kendilerini görmezler. Onlara anlatmaya çalıştığınız lafın hakkını ödeyemezsiniz. Kafaya takmayın. Ömür boyu, Allah hayırlı insanlarla karşılaştırsın duasının murâdı ve tecellîsi olun.
Kendi menfaatlerini milletlerin menfaatinden üstün tutanlara, kendi hak edilmemiş ekmeklerini yiyebilmekte devam etmek için milletlerini kölelik zincirleri, cehalet karanlığı, korku uyuşukluğu içinde bırakmaya çabalayanlara lanet olsun...