Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1912 yılında İspanya yolculuğuna çıktığında Afrika’dayken tanış­tığı Arap kültürüyle ve Kuran’la derinlemesine ilgilenme fırsatı bulur. Rilke’nin Hıristiyanlık dininden uzaklaşması işte bu yıllara ve İspanya gezisine rastlar. Kuran’ı incelemesiyle İslamiyet’e ve Hz. Mııhammed’in kişiliğine duyduğu hayranlık artar. Yazdığı ağıtlardaki melek imajının da Hıristiyan’ca değil, Müslüman’ca olduğunu bizzat belirterek bu dine ne kadar önem verdiğini açıklamış olur.
"Melek bilgisiyle, hayvan bilgisizliğiyle kurtuldu, insanoğlu bu ikisi arasında keşmekeşte kaldı."
Sayfa 127
Reklam
SIĞMAZAM.
1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam 1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.) 2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam 2. (Bütün
"Zamanın birinde adamın biri rüyasında şeytanı görür. Bakar ki şeytan dedikleri öyle tarif edildiği gibi değil, servi boylu, gayet sevimli etrafına ışıklar saçıyor, ay gibi yüzü var. Hayret etmiş yanına yaklaşmış: "Ey şeytan sen ne kadar güzelmişsin. Biz seni böyle tahmin etmiyorduk. Bu kadar güzel halinize, yaptığınız kötülükler, çirkinlikler yakışıyor mu?" demiş. Şeytan başlamış ağlamaya sızlanmaya: "Ey insanoğlu benim hakkımda söylenenlerin hepsi yanlış. Beni kötülüklerin başı diye size söylerler ama öyle değil. Babanız ve annenizin cennetten kovulmasına sebep olduğum için hep kötü bilindim. Beni çirkin bir melek olarak tanıtıp intikam alıyorlar. Ama şimdi senin de gördüğün gibi bir melek olarak çok güzelim. Bir zamanlar bütün kötülüklerin ipi benim elimdeydi. Kötülükleri ben yaptım. Şimdi ipler insanoğlunun elinde, onlar dilediği gibi kötülükleri yapıyor, sonra benim üzerime atıp kurtulmaya çalışıyorlar" demiş.
Seher vakti girdiğinde bir melek: “İstiğfar edenler, kalksınlar!” diye seslenir; istiğfar ehli olanlar kalkarak Allah’tan af ve mağfiret dilerler. Fecir doğduğunda bir melek: “Gafiller kalksın!” diye seslenir; sabaha kadar uyuyanlar, kabirlerinden dirilip kalkan ölüler gibi yataklarından kalkarlar.
Bu hadiseye göre gökler açılır ve üç melek elinde üç alemle yani bayrakla Âmine annemize görünür. Bayraklardan biri batıya biri doğuya biri de Kâbe'nin damına dikilir. "Yeşil bayrak" İslam dinini sembolize eder.
Sayfa 164
Reklam
Bir melek! Tuu! bunu kendi sevdiği hakkında herkes söyler, değil mi?
Sayfa 22 - EZR YayıncılıkKitabı yarım bıraktı
144 syf.
·
Puan vermedi
Yalnızca bedeli ödenen şeyler gerçektir, bedeli zekâ ve acıyla ödenen şeyler. Leonardo Sciascia Her Türlü Dinlenmek icin gittiğiniz bir otelde aklınıza hayalinize gelmeyecek olaylar başınıza gelirse ne yaparsınız. ? Iste roman karakterimiz ressamın başına bu tür seyler geliyor. Birkac gun dinlenmeye gittiği otelde din alıştırmaları
Her Türlü
Her TürlüLeonardo Sciascia · Can Yayınları · 200715 okunma
"Dinden hazetmem ama Tanrıyı yine de pek severim; neden biliyor musun? Yalnız çünkü Pericim, tıpkı benim gibi... senin gibi, O da yalnız. Yukarıda bir yerde, yapayalnız; konuşacak kimsesi yok. Tamam, belli ki birkaç melek vardır etrafta ama meleklerle ne kadar dertleşilir ki? Milyarlarca insan tanrı'ya dua ediyor, 'Bana şunu bahşet, bunu nasip et, çuvalla para, son model araba ver...' diye. Hep aynı laflar, tekrar tekrar, ama neredeyse hiç kimse O'nu tanıma zahmetine girmiyor."
Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: ’Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizî, Savm,1)
Reklam
İslâm'ı kabul eden Türkler'in İslâm medeniyet ve kültürüne girmesinde, Araplardan ziyâde İranlıların etkisi daha çok olmuştur. Bir başka deyişle, Islam medeniyet ve kültürü, dünya görüşü ve bunların mahsûlü olan ortak İslâm Edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan öge ve unsurlar İranlıların aracılığıyla Türk Edebiyatı'na girmiştir. Çünkü Türkler, Araplarla değil, İranlılarla komşu ve iç-içedir. Öyle ki, Türklerin kabul ettiği bu yeni dinin, ibadetle ilgili önemli terimlerinden bir kısmı Türk Dili'ne Arapça'dan değil, Farsça'dan girmiştir. Arapça "salať" yerine Farsça "namâz”, “vudu" yerine "abdest", "savm" yerine "oruç (rûze)" ve Türk İslâm Edebiyatının, özellikle, ilk dönem Metinlerinde tesadüf ettiğimiz "ferişteh (melek)" tamâmiyle Farsça'dan dilimize geçmiş kelimelerdir
Aralık kapı
Bu dünya bir kuyu , havasız çömlek; Daralıyorum! Kelime ,mânayı boğan bir gömlek! Paralıyorum! Allah ismi varken lugat ne demek ! Karalıyorum! Kapımı, buyursun diye o Melek ; Aralıyorum !
"Kul abdestli olarak ve Allah Teâlâ'yı anarak uyduğu zaman uyanıncaya kadar, namazda sayılır. Onun kılığına bir melek girer. Eğer uykusunda hareket ederek Allah'ı zikrederse o melek kişiye duâ ettiği gibi Allah'tan onun günahlarının afını da diler."
Sayfa 74 - Çelik Yayınevi
"O melek kanatların hangi çatının altına sığar, bilmiyorum," diye fısıldadı, yalnızca ben duyuyordum. "Ama benim çatımın altında senin kanatların asla incinmeyecek."
Sayfa 228Kitabı okudu
Tahta Mandal
"...an ve an kuruyordu tahta mandal yağmur suları içine işlerken, sayfa yığınlarının tam ortasında..." Melek Zehra BALCI- Tahta Mandal // Cümle Mühendisleri Seri-1//
Sayfa 108 - Melek Zehra BALCIKitabı okudu
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.