Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Z.
Z.
@merhaba_hoscakal
"Say ki öldün. Yalvardın,yakardın sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa."
Îmam-ı Gazzâlî
41 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Harika bir kitap. Kitabı okurken güncel hayattan fazlasıyla örnekler buluyorsunuz. "Ülkece güzel günlerin hayalini kurarken neden birşey yapmıyoruz? " sorusunun cevabını her sayfada alıyorsunuz.
Napoleon'un aileden ayırdığı yavru köpeklerle hayvanlar üzerinde korku yönetimi kurması;hayvanların hafızasıyla oynayarak sessizleştirmeleri, yanlış hikayeler ile hayranlık silahıyla köleleştirmeleri... Kısacası 'gaslighting' konusu çok güzel işlenmiş. Şu cümle özetliyor durumu:
"Koca bir yıl köle gibi çalıştılar. Ama böyle çalışmaktan mutluydular..."
Çünkü doğru olanın bu olduğuna inandırılmışlardı.
Kitapta birçok psikolojik durumun incelemesi için örnek olduğunu düşünüyorum. Iyi okumalar.
Bu dünya çok boş arkadaşlar çoook. Her şey bir gün hiç olacak...
Kitabı okurken çok hüzünlendim. Köyün eski hali canlandı aklımda. Karakterin çaresizliğini,hayal kırıklığını hissettim. Kime ne denilebilir ki? Çağ değişiyor. İhtiyaçlar,istekler,düşünceler her şey değişiyor. Giden de haklı kalan da.
Kaçırdığım bir yer mi var? Schramek hukuk mu okudu tıp mı?
Sayfa 54:
"Ben hukukçu Julius Schramek'im!"
Sayfa 91 yine Schramek:
"Çok şükür sınavı geçtim! Bu son sınavımdı.Haftaya bana artık 'Doktor Bey' diyeceksin!"
Okur Takip Önerileri
Yine üzerinde yaş sınırı belirtilmeyen bir kitap, yanlış yaş gruplarının elinde dolaşıyor.
Kitabın sonu aşka ve dostluğa bağlanılacaksa, masum insanların katledilmesi ve bunun "İnsanlar kötüdür! Onlar böyle ölmeyi hakediyor!" gibi korkunç bir düşünceyle aktarılması şeklinde olmasaydı keşke. Özellikle okuyan kesimin, çoğunlukla kendi
Kitabın arkasında küçücük yazılan "yetişkinler için" yazısını çok zor buldum. 8.sınıf wattpad okuyucusu öğrencimin tavsiyesiyle merak ettim okuyayım dedim ama yetişkinler icin bile "Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar içerebilir" uyarısı koyulmalı. Onun dışında klasik yaz dizilerinde gördüğümüz ya da bu tarz kitaplarda okuduğumuz benzer senaryolar. Ufak şaşırtmalarla renk katılmış biraz.
Kitabın kapağına bakarak yaşanan olayların mektup üzerinden anlatıldığını ya da gercek kişilerin mektupları olduğunu sandım meğerse bildiğimiz A haberin kitabını yapmışlar.
İlk sıradaki mektup bayaa gerçekçi geldi ben de beklentimi karşılayacak ümidiyle devam ettim. Baktım ki mantık hataları başladı,dedim heralde anlatımı renklendirmeye çalışılıyor. Sonrasında ABD nin , cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana yazdığı "siz bizim sözümüzü dinlemiyorsunuz,bizlere korku salıyorsunuz, sizin güçlü olmanıza izin vermeyeceğiz " içerikli mektubuyla atlamış olduğum yazarın özgeçmişi bölümüne bakmaya döndüm ve şu cümlelerle herşey yerine oturdu.
"Üniversite yıllarından itibaren siyasete ilgi duyan Zilan, AK Parti Siyaset Akademisi mezunudur. 2002 'de AK Parti Sincan İlçe Başkanlığında "AK Parti Kurucusu" olmuş , aynı ilçede Kurucu Gençlik İlçe Başkan Yardımcılığı yapmıştır. AK Partinin il,ilçe ve genel merkez teşkilat birimlerinde yöneticilik yapmış,yönetim kurulu üyeliği, il başkan yardımcılığı, meclis üyeliği görevlerini ifa etmiştir. "
Kitabın adını görünce benim gibi bir beklentiye girenlere tavsiye etmiyorum. İçeriğini bilerek okumak isteyenlere saygı duyarak iyi okumalar diliyorum.
Delifişek, Şeker Portakalı adlı kitabın üçüncü serisi, Zee' nin gençlik dönemindeki heyecanını ve düşüncelerini aktaran kitap..
Zee'nin hayatta bir işe yarama isteği ve çaresizliği her gence tanıdık gelen duygular malesef. Başkalarının iyiliği için önem verdiğimiz şeylerden vazgeçmek, bu vazgeçişlerin bizi mutsuz hale getirmesini,hayatımızı grileştirdiğini çok güzel anlatmış serseri Zee :)
Iyi okumalar..
Gayet güzel bir kitap. Yazar, hepimize tanıdık gelen duygu ve olayları,benzetmeler yaparak, kısa hikayeler ile bize aktarmış. Bakıldığında çocuk kitabı gibi görünebilir ama çocuk kitaplarının da vermek istediği mesajlar olduğunu, çocukların ilgisini çekebilmek için bazen hayvanların bazen de taşın,toprağın dilinden, bir olay yardımıyla basitleştirerek aktarıldığını unutmamak gerekir. Halil Cibran, yine bilgeliğini kullanarak, bize de güzel duygular aktarmış.
Heykeline değer vermeyip 1 akçeye sattığı için mutlu olan adamın 2 akçeye heykelini görmeye gittiği hikaye ile "Kendini yüzü koyun yatmış,kararmış bir heykel gibi hissetmen, seni 1 akçeye satan sahibinin körlüğündendir. Sen usta elden çıkma bir heykelsin" , derelerin geldiği yolu, yaşadıkları iyi ya da kötü herşeyi unutup denize dökülmeleri ile "Sonsuz bir hayata giderken yaşadıklarımızı geride bırakırız" demek istemiş sanki. Herkesin kendine göre yorumlamasına müsait hikayeler ile her okuyucuya hitap edeceğini düşündüğüm bir kitap.
Iyi okumalar..
Her sayfasını özümseyerek,not ala ala,tekrar tekrar okumak istediğim bir kitap. Kişisel gelişim yerine kişilik gelişiminin önemini, her saniyemizin kıymetini, hem dini hem de bilimsel araştırmalar ve tarihteki önemli kişilerden örneklerle bize aktaran yazara, bu kitabı yazarken gösterdiği özenden ve bana kattığını düşündüğüm güzel bilgilerden dolayı ne kadar teşekkür etsem az kalır. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyor,iyi okumalar diliyorum.
Zamanın Kıymetini Bilene Hayat O Kadar Uzun kiİdris Eren · İnsan ve Hayat Kitaplığı · 2021265 okunma
Cocuk hikayesi gibi görünen ama güzel mesajlar veren, avlanan bir domuzla bile empati kurabileceğiniz, okurken olaylarin gözünüzde canlandığı bir kitap. Olayla ilgili değil ama güvenli bölgeye gönderilirken saldırıya uğrayan uçakta neden hiç kız çocuğu yoktu bu ilgimi çekti biraz.
Haşim'in konfordan vazgeşemeyişi yüzünden mahvolan hayatlara üzüldüm.Ne olurdu sanki ailesinin koynuna gireceği kadına bile karışmasına izin vermeseydi.Erkek çocuk düşkünü ailenin tek erkek çocuklarını reddedecek değillerdi ya.Cok öfkeliyim Haşim'e .
Sonuna gelene kadar "kafam allak bullak oldu" dediğim bir kitap daha.Sorun kitapta değil bende.Anlatımı bana biraz karmaşık geldi sadece onun dışında okunabilir.
Herkesin kütüphanesinde bulunması ve ümitsizliğe düştükçe açıp okuması gereken bir kitap.
Kahramanımiz Santiago ile beraber güzel bir yolculuk geçirdiğimi düşünüyorum.Piramitlerin yanında kendimize olan bir yolculuk.Hayatımizda olan işaretleri okumaya yönelik bir yolculuk.Hatta öyle bir işaret ki, ne zaman birşeyler isteyecek olsam hep utanırım.Sağlığım yerinde,karnım tok,etrafımda sevdiğim ve beni seven insanlar var daha ne isteyeyim ki derim.Onların kıymetini biliyor musun,şükrediyor musun derseniz,zaman zaman şikâyetlerim de oluyor malesef.Kitap bana bir uyarı oldu.Hayatın karşıma çıkardığı bir işaret oldu.Cikarmak icin bu zamani bekledi çünkü daha önce çıksaydı muhtemelen anlayamayacaktım.Hergün gözümüzün önünden birsürü işaret geçiyor.Eğer zamanı geldiyse,o işareti anlayacak yollardan geçtiyseniz bir şekilde dikkatiniz oraya cekiliyor.Bu tesadüf değil.Bunlar "KİŞİSEL MENKIBE"mizi gerçekleştirmemiz için gönderilen mesajlar.
Farkettim ki birşeyler istemek,o yolda ilerlemek insanın ruhuna çok fazla şey katıyor.Yolun sonunda hâlâ istiyorsan; yolda öğrendiklerinin yanında, istediğin gerçekleşiyor.Allah "isteyin vereyim" buyuruyor.Öyleyse neden istemiyoruz?
Simyacı,herkesin okuması gereken bir kitap.Gelen güzelliklerin kıymetini bilip,kötülüklerin de bizim için bir hediye olduğunu unutmamak gerek.Mevlâ görelim n'eyler,n'eylerse güzel eyler..Kişisel menkibenizde başarılar diliyorum.Mutlaka okuyun okutturun.
"Mutluluğun gizi;dünyanın bütün harikalarını görmektir,ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan"
Kitabı,kitabın sonunda anlayacağınız bir kitap
Kasabada yasanan bir cinayet sonucu başlayan hikayemiz aşkın tehlikeli yanlarına değiniyor.Hikaye aslında bana biraz şey geldi..Nasil diyeyim, "hadi canim sende o kadar da değil " gibisinden. Sonuna gelince "ha tamam o zaman olur" dedirten,okurken akıl karıştıran bir kitap.
Aşkın masum birşey olduğunu düşünen biri değilim.Duyguların,aklın ve benliğin önüne geçip kişiyi esir alırcasına yönlendirmesi,kıskançlık cinayetleri,intiharlar ürkütücü bir durum bence.
Ikiz çocukları olan bir aile trajedisi,Rusyada geçen bir aşk hikayesi,Podimada yaşanan bir cinayet ve yaşadığı tramvalar yüzünden duygularını kaybetmis bir adamın hikayesi.iyi okumalar :)
Kitaptaki gerçek olaylar hayali karakterlerle o kadar güzel harmanlanmış ki okurken benim gibi karakterleri araştırmayan yoktur herhalde :) Nadia ve Maximillian 'ın hüzünlü aşk hikayesi,bircok acıklı hayatların yanında bilgiler de aktaran livaneli eserini herkesin okumasını tavsiye ederim
Küçükken öğretmenlerimiz bazı kitapları okuyup özetini çıkarma ödevi verirlerdi.O zamanlarda okudum mu yoksa haylazlık yapıp internetten kitabın özetini bulup yazdım mi hiç hatırlamıyorum :) Ne okusam diye kitaplığa bakarken gözüme çarptı,okudum.O zaman okuyup okumadığımı hatırlamasam da şimdiki etkiyi görmediğimden eminim.İnsan içinde olduğu durumların çoğu zaman kıymetini bilmiyor malesef ki.Okurken o coşkulu bayramları,gösterileri,mavi önlüklerimize eşlik eden çeşit çeşit işlemeli beyaz yakalarımızı ne kadar özlediğimi farkettim.Oysa o zamanlar ne büyük işkenceydi hergün onları giymek.Sabahları giyinirken üşüdüğüm zamanlar yataktan kalktığımız gibi gitmek isterdim okula.Hatta bazen annem görmeden akşamdan giyinip yatardım hem sabah sobalı oda kalabalık olduğu için soğuk odada giyinmemek için hem de biraz daha uyumak için :) Tabi ki sabah kırışmış önlüğü görünce bi posta azar yiyordum annemden ama buna değiyordu :)
Kitap,kahramanımız Nihat'ın,arkadaşları Metin ve Nuri ile anılarını ele almış.Kahramanlarımızın çocuk masumluklarının yanında yaşlarına göre sergiledikleri olgun tutumları beni çok etkiledi.Ne güzelmis eskiden bacak kadar çocuklar ne işler başarıyormuş ne kadar çok şey biliyorlarmış diye düşündüm.Simdi ne değişti acaba?Neden böyle oldu?Cevaplar hep aynı aslında.Dunya çok bozuldu!Bozulan dünya değil arkadaşlar.Dünya'yı bozan da bozulan da biziz! Çocuk kitabı olmasına rağmen,o günlerin heyecanını tekrar yaşamak,çocuk saflığını hatırlamak isteyen her yaştan insanların okuması gerektiğini düşünüyorum. İyi okumalar :)
Kitap,36 yaşındaki soylu,varlıklı,yakışıklı,zarif kısaca iç ve dış görünümü bakımından "seçkin tabaka" diye adlandırdığı gruba ait kahramanımızın kendini buluş hikayesini ele almış.
Tarih 7 haziran 1913.Öğleden sonra 3:16 'da kahramanımızın herkesin coşkuyla izlediği bir at yarışında karşılaştığı bir durum karşısında, uzun süredir hissetmediği duyguları keşfetmesiyle başlıyor hayatını değiştiren gece.
Hepimizin hayattan zevk almadığı,heyecanlanmadığı,mutlu olmadığı günler olmuştur.Her zaman mutlu olmak zorunda değiliz tabii ki.Ama bir de üzülmek,acı çekmek de artık yabancıysa bize bir sorun var demektir.Yaşamanın belirtisidir hislerimiz.Düşünün ki bacağınızda iyi ya da kötü hiçbir belirti yok.Dokunuyorsunuz ama hissedemiyorsunuz.Bu bacak için canlı,sağlıklı denilebilir mi?Insanın da canlı,sağlıklı oluşu hislerine bağlıdır.Iyi ya da kötü farketmez.Acı çekmek de bir canlılık belirtisidir,içini ısıtan bir gülümseme de...Iste malesef kahramanımız bunlara hasret kalmış.Ne ayrılıklar üzüyor onu ne de cenazeler..Kendini zorluyor hatta bak böyle böyle oldu üzülmem gerek diye ama icinde bir kıpırtı yok.Herşeye sahip fakat mutlu değil... Derken bir olayla, utanma duygusunu hissediğini farkedip kendini suça batırmayı planlıyor.Aynı gün içerisinde hem suça batıp hem iyiliğin iyileştiren yanını keşfediyor.Ve kalan hayatında sınıf farkına yer vermeden mutlu mesut yaşıyor.
Iyi okumalar :)
Daha önce hiç burnum bir sabah uyanınca yerinde olmazsa diye düşünmemiştim.Kitap her organımızın ayrı ayrı önemli görevleri olduğunu ve şükretmemiz gerektiğini hatırlattı.
Kitapta burnu olmayan adamın yatağına uzanıp derin nefes alması gibi birçok mantık hatasıyla karşılaşsak da normal bir hikaye olmadığını hatırlayınca bir sorun teşkil etmiyor.Ispanya kralı (!) kahramanımızın anlatımıyla gülümsediğim,büro şefi Kovalev'in(nam-ı diğer binbaşı) başına gelenlerle düşündüğüm,kalem memurumuz Akakiy Akakiyeviç'in yaşadıklarıyla üzüldüğüm bir kitaptı.
Kitabın başlarda amacını çok anlamasam da sonlara doğru(sayfa 81) yazarın "...işte buna gerçekten anlam veremiyorum!işin tuhafı da ,yazarların sanki matahmış gibi bu tarz olayları hikayelemesi...Işte en çok bunu anlamıyorum!..." şeklindeki cümlelerinden anladığım kadarıyla,ironik bir yöntemle yazarları; hikayeyi anlatırken, duyduğu herşeye inanan halkı ve birçok konuyu eleştirmiş.Bunu yaparken de ortaya farklı ve güzel bir kitap çıkmış.
Iyi okumalar :)
Bir Delinin Hatıra Defteri (Palto ve Burun Öyküleriyle)Nikolay Gogol · İndigo Kitap · 202155,7bin okunma
Yine çok geç tanıdığım bir yazar ve okumasaydım çok şey kaybederdim dediğim bir kitap.. Çok şükür ki yollarımız er ya da geç kesişti
Felsefi,psikoloji,dini ve kişisel gelişim tadında bir kitap.Ne ararsanız var yani.Ve bunlar öyle akıcı,anlaşılır ve sade bir dille anlatılmış ki her kesime hitap ediyor.Hatta çoğunu bildiğimiz hikayelerle anlatilanları destekliyor ve öyle güzel,sohbet havasında anlatıyor ki o hikayeleri ne kadar da bilsek tekrar tekrar sıkılmadan okuyabiliyoruz.(yani bende öyle oldu)
Bu kitaptan önce psikoloji ve kişisel gelişim adına başka kitaplar ve yazılar okumuştum.Onlar da güzeldi haklarını yememek lazım ama içimi bi korku kaplamıştı.Çünkü bazı bölümleri ,doğru ve etkili ama bir o kadar da alışık olmadığımız,kültürümüzde olmadığını düşündüğüm uygulamalardı.Bunları nasıl yapacağım diye telaşlanmıştım.Hakan Mengüç,"büyüklerimizin bu konuda söyle bir sözü vardır.." cümlelerinin yanında Mevlâna, Şems-i Tebrizi ve daha birçok önemli isimlerimizden aldığı alıntılarla "Yalnız değilsin, bizim kültürümüzde de var.Bunlar yeni şeyler değil " mesajı verdi bana.
Umarım kitabı okurken ortak düşüncelerde buluşuruz.Iyi okumalar :)
Dostlarımız Sherlock Holmes ve Doktor Watson'u bir araya getiren, yazarımızın ilk önemli hikayesi..
Brixtone sokağında esrarengiz bir ölüm, duvara kanla yazılı almanca 'intikam' anlamına gelen 'rache' kelimesi ve beraberinde gelen kafa karıştıran, heyecan dolu bir soruşturma süreci.
Hikayemiz her zamanki gibi bircok şey hissettiriyor okuyuculara.Çolde 21 kişiden geriye kalan adamın çaresizliği ve evlat edindiği küçük kızını mormonlardan korumak uğruna hayatından vazgecisi beni çok etkiledi.Daha yazacak cok şey var ama sürprizi kaçmasın :)
Iyi okumalar
Kim haklı kim haksız bilemedigim tek seferde okunacak heyecanlı bir hikâyeydi.Hatta öyle ki bazı yerlerinde heyecanımı bastırmam gerekti :)
Bir hazine etrafında ne hayatlar yaşanıyor ya da yaşanamıyor,ne hayatlar başlıyor ne hayatlar bitiyor..Hazine hazineyi bulanın hakkı mıdır yoksa devletin hakkı mı?Olaya ne taraftan baktığınıza bağlı..
Sevgili dostumuz Watson'un su sözleriyle kitabi özetlemek istiyorum:
" ... Ben bu isten bir eş, Athelney Jones ise ün kazandı.Peki sana ne kalıyor?"
Bana kalırsa Bay Holmes bunun cevabını kitabın başlarında su cümlelerle vermişti zaten: " ... Zekâmı kullanacağım bir seyler olmazsa asla yaşayamam.Baska ne için yaşayacağım ki?Pencereden dışarıya bir bak .Dünya ne kadar da iç karartıcı, umutsuz,amaçsız ve anlamsız. ...... Eğer yeteneklerini kullanabileceğin bir alan yoksa onlara sahip olmanın ne anlamı olabilir ki?Suç sıradan, varoluş sıradan ve bu sıradanlıktan kaçış yok"
Iyi okumalar :)
Bu kadar kısa bir kitaba ,bu kadar güzel cumleler ve bu kadar acı sığdıran usta kalem Halil Cibran.Cumleleri,benzetmeleri o kadar orjinal ve güzel ki yazacak bisey bulamıyorum.Cumleleri beni çok etkiledi ,her sayfasında ufkumun genişlediğini hissettim.Bunca zaman yazarla tanışmadığım icin kendime kızdım,umarım diğer kitapları da böyledir.Tavsiye ederim
Ne kadar fedakarlıkta bulunursanız bulunun aileniz bile olsa sizden bir çıkarları yoksa değer görmüyorsunuz.
Gregor,ailesinin patronuna olan borcu yüzünden babası çalışabilir durumda olmasına rağmen geçimi üstlenen,patronuna katlanan bir genç.Bu fedakarlığı başlarda takdir görse de zamanla alışılmış görevi olarak bilinmiş.Hatta öyle bir hal almış ki böcek olarak uyandığı bir sabah iş yerinden kontrole geldikleri zaman,kız kardeşi işten kovulacak diye ağlamaya başlıyor,ailesi doktorlara sormak yerine biriktirdikleri paranın onları ne kadar idare edeceğini hesaplıyorlar.Gregor tek başına çalışıp ailesine bakmaya çalışırken, Gregor'un bu durumundan sonra tüm aile bireyleri çalışıp çok yorulduklarını ve evin çöplerini verdikleri -ki çoğu zaman onu bile yemiyor- Gregor'u fazlalık olarak görüp,bunca işten sonra onunla ilgilenmek istemediklerini dile getiriyorlar.Ha arada sevdiklerini gösteren hiç mi iyi şeyler yok derseniz, var.Ama yukarıda anlattıklarımdan sonra bana o yerler vicdan rahatlatması gibi geldi.Herkes için farklı olabilir tabii ki...
Ah Gregor.Belki de seni değersiz hissettiren bu şartlar yüzünden böceğe dönüştün..Kim bilir..
Kitap beni biraz sıktı açıkçası.Ne sebeple olursa olsun o kadar kötü davranmasına karşılık Damla'nın 'yakisikli kocam niye böyle yapiyosun ' tavırları baydı beni.Hele bide kötü davranma sebebini öğrenince artık yeter dedim yarıda bıraktım.
"Ben gidince çok üzülecek" düşüncesiyle,son zamanına kadar beraber mutlu olmak varken "benden nefret ederse üzülmez" diye her türlü kötü davranışı yapıp, sevdigi kişinin hayatını çıkmazlara sokup daha çok cehenneme çevirme düşüncesini asla benimseyemedim.Son zamanına kadar beraber mutlu olmak varken beraber geçirdikleri güzel anıları mahvedip,insanlara karşı guvenlerini kırıyorlar,hayallerini yıkıyorlar..Düşünsenize son zamanlarınız.Beraber biraz daha vakit geçirmek anı biriktirmek varken ,öldüğümde üzülmesin diye yasarken öldürüyor hem kendini hem sizi. sonra ben gidince mutlu olursun diyor.Hadi canım ordan!Düpedüz aptallık!
Kısaca bu yüzden beğenmedim.Diger düşüncede olanlar için güzel bir kitap
Defalarca kez midem bulandı ve yarıda bırakmak istedim.Birkac gün ara verdim hatta.En sonunda cezasını bulmuştur umarım diyerek devam ettim ama ne yazık ki hayal kırıklığı..Yanlis anlamadıysam kitapta gençken yapılan hataları büyümeden farkedilmedigini,gençliğin cahillik olduğu anlatılıyor.Evet buna katılıyorum ama bunun başka bir şekilde anlatılmasını isterdim.yaptiklari tecavüz, öldürdükleri insanlar hepsi yanlarına kalması ve hiçbirşey olmamışcasina yeni hayatlarına başlamaları beni çok kızdırdı.Umarım genç arkadaşlarım bunu yanlış yaşlarda okumaz kötü örnek olacağını düşünüyorum.
Aynı cümleleri ve örnekleri tekrar tekrar okumak biraz rahatsız etsede yaptığımız çoğu şeyin yanlış olduğunu duymak şaşırttı.Diyet yapmayı başaramayıp gereksiz gören biri olarak faydalı tavsiyeler aldığımı düşünüyorum
