Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merves

Merves
@mervesmn
Kuş ölür, sen uçuşu hatırla... Kuşlarını alıp gidiyor gök.
Bu fenâ mülküne ibretle nazar kıl, ey cân! Gafleti eyle hebâ, hâli değildir meydan. Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han? Sâdhezâr ömrü sürûr ile geçirsen bir an. Ne güle, bülbüle bâki, â gözüm bâğ-ı cihân, Kime yâr oldu, muradınca felek-i devr-i zaman. Tamah ve hırsa uyup nefs ile makhûr olma, Rahatın zâil olur, nâm-ı meşhur olma! Sohbet-i ârif-i billaha eriş, dûr olma, Saltanat-ı mesned-i dünya ile mağrur olma! Zevk-i dünyaya firîb olmadılar ehl-i kemâl Bildiler hâsılı hep zıllu huve'l lu'bu hayâl, Zevke teşbihi cihanın hele rüyâya misâl, Dâmen-i aşkı tutup buldu kamu kurb u visâl.
Reklam
Burada, bu eski Darüşşifa’da Birbirine âşık iki genç varmış. Kızın bulunduğu yer loş bir oda, Oğlanın kaldığı yer daha darmış. Her sabah avluda buluşurlarmış, Doluncaya kadar bir kum saati, Kızın etrafını periler sarmış, Oğlanın altında bir sihir atı. Nihayet bir zaman gelmiş, sıhhati Düzelmiş bu iki sevdalı gencin Bir anda kaybolmuş hayatın tadı, Meğer saadetmiş bu onlar için. Son defa yan yana gelmiş ikisi, And içmiş bir daha ayrılmamaya; Kandırıp bu iki âşık herkesi, Yeniden girmişler Darüşşifa’ya En sonda acımış onlara Hızır, Yaptığı bir iksir varmış kendinin, Uyuduğu zaman Başhekim, Nazır İlacına katmış her ikisinin. İçince iksirden bu iki âşık, Dünyası değişmiş her iki canın, Kız bir ağaç olmuş, oğlan sarmaşık, Issız bahçesinde Darüşşifa’nın.
Çok uzun yıllar sonra oraya bir meteorun bir göktaşının düştüğü söylenecekti, hani şu uzayda başıboş dolaşan pek çoklarından biri, ama bu doğru değildi, efendi’nin gururunun bitirmemize razı olmadığı babil kulesiydi o kule. İnsanoğlunun tarihi tanrı’yla olan anlaşmazlıklarının tarihidir, ne o bizi anlar ne de biz onu anlarız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her aşktan böyle bir şiir kaldı bende Yaşamımın bir dilimini özetleyen Unutuşun çiçekleri bunun için hiç açmıyor Donuyor bir gülüş tek bir dizede Yaşanmış yüzlerce anı, buruk bir özlem Çivileniyor beynimin bir yerlerine Geride -hayır- acılar filan da kalmıyor Bir boşluk yalnızca, uçurumlara özenen. Sözcükleri güden çobanları var kalbimin Beynimin
Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle? Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı...Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya...
Reklam
Aklımda kayalar kopuyor, duvarlar yıkılıyor Yüreğimde, kuruyan bir ırmağın yatağındaki boşluk Ayak izlerimi bırakmaya çalışıyorum taşların üstünde Kimsenin arayıp bulamadığı bir adresim var artık. Dostlar da çekilip gidiyorlar hayatımdan Yürüdükleri yollarda arıyorum onları, sevdikleri kızların gözlerinde Kendi sularınca boğulan bir denizim ben Kendi taşlarınca zaptedilen bir kale. Başımı avuçlarıma alıp sıksam ne olur Çıkarabilir miyim beynimdeki o kara suyu? Bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim Aylardır önünde durduğum bu dipsiz uçurumu?
Koca bir çınar gibiyim, az da olsa yaşım Kopmaz köklerim var hayatın yüreğinde Şimdi ağlayıp sızlanan körpe dallarım Onlar toydur biraz, başları gökyüzünde. Yaşamak, bizim en büyük özgürlüğümüz artık Acıların, gözyaşlarının da bilincine vararak Bağırıp çağırmadan, boyun büküp ağlamadan Yaşamak... enginlerde salınıp, yücelerde coşarak Bağırıyor içimde bir kuş, durmadan bağırıyor: Şair, bir taşı oyup da içine girmenin zamanı geçti! Bir kez daha gülümseyerek yanıtlıyorum onu: Ağladım. Biraz rahatladım. İyiyim şimdi.
O ağacın yanından geçerken gökyüzü ne derindi Ama bugünkü gökyüzü onun Ayrıkça’ya berbat bir çevirisi Sen metinde her nasılsa üç satır atlamıştın Ben de geçmişe çevirdim bütün gelecek zaman kiplerini Böyle yetiştim, içim götürmez kenarından azıcık kesilmiş ekmeği Hiç anımsamıyorum tam dolu olmayan bir bardaktan su içtiğimi Karnaval. Soytarılar. Maskelilerle birleştiriyoruz masamızı Bizim payımıza düştü şölenin kaçınılmaz trafiği Gülüşlerimiz nasıl da söndü galadan sonra sokağa atılan çiçekler gibi Ve şimdi: iki kere iki. Kırdım, evet, seni. Ama kırmıştın beni Hadi sadece kırılmıştım diyerek önleyeyim herhangi bir eleştiriyi Kalbim, Kalbim! Söyle şimdi ne yapacağım ben bu kalbi? Ne yaparım söyle daha da derine düşerse yaram
Sayfa 310Kitabı okudu
Yıl yenilendikçe biz eskiyoruz ama ne gam! Koruktan üzüme Üzümden şaraba evriliyoruz
Yumuşak beyaz kıvrılışlarıysa beynime giren kurdu çürük bir diş çeker gibi söktüm! Epeyce ter döktüm! Bu sonuncuydu bir daha olmayacak!
Reklam
Milyonlarca harita, plan ve kroki yapan insan yürüdüğü yolun neleri göstereceğini ve nereye götüreceğine dair tahminlerinde hep hayal kırıklığına uğradı. Hesapta olmayan bir viraj, bir çukur, bir kaya , bir yağmur ve bir heyelan sakladığı kapı arkasından çıkıp oyunun sonucunu değiştirerek insanı dehşet içinde bıraktı.
sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar saçlarını söylemedi hele nihavent hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirlerinden
“Dil medeni hayatın bağı, ilimlerin anahtarı, akli selimlerin temelidir; şehirler onunla inşa ve idare olunur, eğitim ve şuurlandırma onunla yürür. Meclislerde onunla hüküm sürülür. Onunla övülür övülecek olan!”
“Şeytanın sayısız kurnazlıkları arasında en sık görüleni, masum bir bedenin içine girebilmek için iğrenç bir hastalığın görünümüne bürünmesidir.” dedi. “Ve bir kez girdi mi, onu oradan çıkartmaya kimsenin gücü yetmez.”
“Ey gönül, senin gibi sevdiklerinin çoğunu helak eden, öldüren bir sevgiliyi ne cesaretle istedin? “ diye gönlüme sordum. Gönül şöyle cevap verdi: Bu sevmeyi, herkes içinde tek olmam için istedim.
Büyük sorunlarla tasalanmayı hiç istemiyorsun, zaten kendi kaderini unutmak için ne büyük zorluklar çektin.
Reklam
“Mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur.”