Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gündüz insan ruhu birçok hisle altüst olur ve zihin de birçok şeyle meşgul olur, geceleri insanlar uyuyabilirler fakat bir kere uyandıktan sonra insanı tekrar uyku tutmaz. Uyku ilk geldiği gibi kolaylıkla gelmez.
Fakat zihniniz büyük bir arzuyla, bir çözüm bulmakla meşgul oluyorsa, sorunu tümüyle kavrayamazsınız.
Sayfa 138 - Bunları Düşün
Reklam
“İnsan acı çeker, ısrar eder ve talep eder. Yüz binlerce dünyaya sahip olsa da huzur bulamaz. İnsan kılı kırk yarar, bir biçimde her türlü işle ve zanaatle uğraşır; çok çeşitli görevlerle kendisini meşgul eder. Arzu ettiği arzu nesnelerine ulaşamadığı için astronomi ve tıp alanlarını öğrenir. Normalde insan sevdiğine ‘kalbimin huzuru’ der. Hâl bu olunca insan, başka bir şeyde nasıl rahat ve huzur bulur. Bütün bu zevkler ve meşguliyetlerin hepsi merdiven gibidir. Çünkü insan merdivenin basamaklarına yerleşip yaşamaya kalkışmaz, geçicidir oraları; ne mutlu ona ki, bu gerçeğin farkına varmak için yeterince erken uyanır. Böyle biri için uzun yol kısalır ve hayatını merdiven basamaklarında boşuna harcamaz.”
Aklı meşgul ediyor gözlerin Uzaklığın kifayetsiz 'Gözlerin' diyorum Beni benden alıyorlar Düşlerime güneş oluyorlar.. Mehmet GÖKCÜK
Hayattan kesitler ♡ lüks mağazalarda her yer aynadir bu bi taktiktir aslında çünkü müşteri seçemezler öyle hakları yok. Fakir biri girdiğinde aynada direk kendini görür ve psikolojik olarak o atmosfere ait olmadığını düşünür girer hemen çıkar mağazayi ve temsilcileri meşgul etmez
320 syf.
8/10 puan verdi
Filmi olan kitapları filmini izlemeden önce okumayı severim. Önceden okumayı istediğim ama önceliği fazla olan kitaplarımı okumakla meşgul olduğum için ertelediğim bir kitaptı. Filme uyarlanacağını öğrenince e artık okumanın zamanı geldi deyip 2 gecede okumuştum. Film uyarlaması da uyumlu. Konusu güzel ve duygulu en önemlisi sıkmıyor. Özellikle son sayfalara doğru gözleri dolmayan çok az insan olmalı.
Aynı Yıldızın Altında
Aynı Yıldızın AltındaJohn Green · Pegasus Yayınları · 201723,2bin okunma
Reklam
ne yapacağını bilememe, elini kolunu nereye koyacağını şaşırma, sanki çok önemli bir şeyi unutmuş gibi düşüncelere dalıp çıkarmaya çalışma, aniden yerinden kalkıp şöyle bir dolaşıp gerisin geri oturma, acaba ben neyle meşgul olup yaşıyordum sorgulamaları. su gibi, hava gibi, ekmek gibi bir şey var eksik, öyle eksik ki... bırak zaman geçmiyor demeyi emine galiba dünya artık dönmüyor.
Sabah ezanları okunmaya başladığında yatağından kalkıp elini yüzünü yıkadı. Aynada makasla bıyığını sünneti şerifeye uygun olarak düzeltirken uykunun bir uyanış ve düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri kafasını meşgul etmeye başlamıştı. Az önce uyanıp gözlerini gerçek dünyaya açarak yatağında gerinmeye başladığında belki de bir uykuya dalmıştı. Eğer bu doğruysa, şimdi gördüğü her şey bir düştü. Gördükleri ister gerçek ister düş olsun, bundan gerçeği ya da düşü gören bir özenin varlığı çıkıyordu. Şu durumda bütün bunları gören bir kişi olarak o, vardı. "Rendekar'ın dediği gibi ben varım" diyordu, "Peki ama ben kimim? ayna bana İhsan Efendi olduğumu söylüyor, rüyamdaki ayna ise Bünyamin olduğumu söylüyor. Ben kimim? Bütün bunları gören özne aslında kim?"
Bir merakımı, kafamı yıllardır meşgul eden bir konuyu bir nebze fikirlerinize sunmak istedim. Yıllar önce okuduğum kitapları ( genelde kitapları 2 veya 3 kez okurum) yıllar sonra okuduğumda ki farklı yayın evinin baskısı olur bu, aralarındaki anlatım, konu muhteviyatı. basıları dizgi hatalarının yeniler de daha fazla olduklarını gözlemledim. kitabın içinde bazı yerlerin kırpıldığını, birinin bölümler altında basıldığı halde diğerinin motomot yazıldığını fark ettim daha ziyade bunlar çeviri kitaplarda olduğunu da belirtmeliyim. İş böyle olunca okuma tadı kaçıyor sanki... Paylaşmak istedim. Fikirlerinizi belirten tüm dostlara şimdiden teşekkür ederim.
Bu dünyada yalnızca kovalananla kovalayan, her an bir şeylerle meşgul olanla yorgun düşmüşler vardır.
Reklam
"Adam asmaca oynar mısın?" diye soruyor Theophile. Eğer iletişim sistemim repliklerimi çivilemiş olmasaydı, ona felçliyi oynamanın beni yeterince meşgul ettiğini söylerdim. Sözcükleri bir araya getirmek için dakikalar harcayınca en ince esprili bile anlamını yitiriyor. Sonunda da kelime kelime ifade etmeden önce neyin bu kadar eğlenceli göründüğünü kendin bile çok iyi anlamıyorsun. Kural, zamansız çıkıntılardan sakınmak. Bu da konuşmayı detaylardan, top oynar gibi karşılıklı laf atışmalardan mahrum bırakıyor. Bu zoraki espri yoksunluğunu, içinde bulunduğum şartların önemli zorluklarından biri olarak görüyorum. Yedinci sınıfların ulusal sporu adam asmacaya gelince... Bir kelimeyi, bir diğerini buluyorum. Derken üçüncüde tıkanıyorum. Aslında aklım oyunda değil. İçimi bir hüzün kapladı. Oğlum Theophile yanımda uslu uslu oturuyor, suratı sırtımdan 25 santim uzakta. Babası olan benim ise, ellerimi onun kalın telli saçlarının arasında gezdirmeye, ince tüylü ensesini avucumun içine almaya, yumuşak ve ılık küçük vücudunu kucaklamaya bile hakkım yok. Nasıl demeli? İçinde bulunduğum durum korkunç, iğrenç, adaletsiz. Birden artık daha fazla dayanamayacağımı hissediyorum. Yaşlar gözlerime doluyor.Korkma, küçük adam seni seviyorum. Hala oyunun etkisinde olan oğlum kelimeyi tamamlıyor. İki harf daha: o kazanıyor, ben kaybediyorum. Defterin bir köşesin darağacını, ipi ve ucundaki adamı çiziyor.
Osmanlı sarayında adettir. Her şehzade bir ya da bir kaç zanaat ile meşgul olmak zorundadır. Çocukluğundan itibaren yönlendirildikleri bir konuda uzmanlaşır ve padişah olduktan sonra bile bu zanaatlarını devam ettirirlerdi.
Sayfa 157Kitabı okudu
Fazla olan her şey zarar, karar nedir bil.Bencil olma, lakin çok fedakar da olma. Çok nefret etme, ama çok sevme de. Kötülük kafanı çok meşgul etmesin, haddinden fazla iyilikte öyle. Aklından geçir ne dilersen, ama sakın çok deme.
Sayfa 445
"Tamam gelme. Bende başka bir "hikaye" bulurum kendime. Sen gibi olmasa da... O'nuda başka severim. İnkar etmem varlıgını, Bende meşgul ettigin yeri kopartır, "eksik yaşarım". Bir daha aynı yerden kimseyi sevmem."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.