Kuşkusuz mutluluk, bizzat sadece mutluluk olduğu için ya da özünde istenen bir şey olduğu için talep edilse de neredeyse insan, mutluluğun gerçekten ne olduğunu tam olarak idrak edemez veya mutluluğa götürecek sebeplerin ne olduğunu kesin olarak bilemez veya mutluluğu devam ettirmeyi garanti edemez. Çünkü gerçekte mutluluğun üzerinde ittifak edilmiş bir tanımı yoktur. Hiç kimse bu tanımı yapmaya muvaffak olamamıştır. Hiç kimse mutluluğu tam olarak elde etmeye muvaffak olamadığı gibi onun ellerinden kayıp gitmeyeceğiniden de emin olamaz.
Nihayetinde mutluluk nadir kimselerin sahip olabileceği şeylerden biridir. O, kâh tam bir doyum noktasına ulaşma hissi, kâh doyumsuz bir lezzet, kâh nihai bir coşkunluk, kâh huzur ve sükûnet bulma, kâh bir erdeme erişme hazzı, bazense bilgeliği elde etme ya da nefsin arındırılması olarak tanımlanır.
İşte mutluluk tanımları bu iki uçta gidip gelmektedir. Bir uç, metafizikten yoksun fiziki alemi; diğer üç ise fiziki alemden yoksun bir metafizik alemi temsil etmektedir. Tanımlama, kişinin konumlandığı yere göre bir değişmektedir.