Mezarlıklarda şapel bulunmaz. Mezarlar Amerika' da olduğu kadar derin değildir, çoğunun etrafında da parmaklık olmaz. Şark'ın mezarlıklarında hiçbir şekilde intizam yoktur. Mezarlıkları temiz tutup güzel ve cazip mekanlar haline getirmek için herhangi bir gayret gösterilmez. Umumi mezarlık bulunmaz; her milletin kendi mezarlığı vardır.
Bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen 11 yaşındaki korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu"mezarlık çocuğu" Derda'nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğun kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontulup birbirlerine hazırlanışlarının, (bütün anlamlarıyla) Yazı'nın onları birleştirmesinin hikâyesi. Çocuk şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine A'dan Z'ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman...
Dr. İlter Turan da işin gerçeğini fısıldıyor idrakımıza:
"Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını kolaylaştırmak değil. dir... Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyasıyla bağlanı koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.
"Her şeyi elle yazıyor. dedi Bay Kirby. Güzel bir el yazısı var. İnce el yazısı dediklerinden.
-Ve bu onu dindar yapıyor çünkü?..
-Bilgisayarları olmadığını söylüyor.
-Eee?
-Telefonu da yok.
-Bunun onu neden dindar yaptığını anlamadım."
“Burada 1683 yılı Viyana Kuşatması Muharebelerine katılan ve Tuna kıyısındaki Ciğerdelen mevkiinde Hannover Birlikleri tarafından savaş tutsağı düşürülen Osmanlı sipahileri Mehmed ve Hasan yatmaktadır. Welfen Prensi Georg Ludwig'in eşliğinde Hannover sarayına getirilmişler ve bu sarayda öldükleri 1691 yılına kadar hizmet vermişlerdir. İslami
1944-1947 TÜRKÇÜLÜK DAVALARI: BAŞLICA KARABASAN OLAYLARI*
Necmettin Sefercioğlu
Karabasanlar döneminin olayları; Türkçü Hüseyin Nihal Atsız ile komünist Sabahattin Ali (Alı) arasındaki bir "hakâret davası”nın Ankara'da görüldüğü 3 Mayıs 1944 günü yapılan gençlik yürüyüşü ile başladı. O gün, duruşma salonu uygun büyüklükte olmadığı
SIFIRA CEVAP
Benim, sıfırlarla uğraşacak zamanım yoktu. Fakat o “Sıfır”, “Dâvam” adıyla çıkardığı kitabın bir kısmında bana taarruz ve hattâ hakaret etmeğe yeltendiği için, zamanımı israfa mecbur oldum. Yazması kalemime ağır gelen “Hasan Ali”yi kullanmaktansa, sevimli ve hoş “Sıfır”ı ele almağı tercih ettim. Kendisi her ne kadar, ancak Atatürk’e
Akaki Akakiyeviç terziden, yırtılan paltosunun tamir edilemeyeceğini öğrendiğinde ince bir hesap yaptı. Yaptığı hesaba göre bir yıl boyunca çay içmezse, bozuk yollardan gitmeyip ayakkabısını eksitmezse geceleri mumunu erken söndürürse yılın sonunda bir paltosu olabilecekti.
Akakiy Akakiyeviç o gün soyluların da olduğu şaşalı bir yemeğe katılmıştı.