Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
R A MA Z A N»
On bir ayın sultanı yine şevk ile geldi, Muhammed bülbülleri ha.fızlar dile geldi, Melek yüzlü mü'minler dağıldı camilere, Hak in ayet eyledi, af fa vesile geldi .. Minareler donandı kandil kandil nur ile, Mü'minler hazırlandı neş'e ve sürur ile, Fakir - zengin her eve doldu rahmet, bereket; Ramazana kavuştuk
Sayfa 418Kitabı okudu
Sana hep dik durmayı öğretmiş minareler Bana yalnız akmayı, boz bulanık dereler
Reklam
Romantiklerin Doğusu, geniş yığınların hafızasında uzun zaman yaşayacak olan imajı ile baştan başa bu tabloda ve Orientales'dedir. Hugo eserinin ilk şiirlerini 1825'te yazmış, bir renk, bir debdebe, barbarca bir vahşet cümbüşü, haremler, saraylar, kesilen kelleler, çuval içinde denize atılan kadınlar, filikalar, hilalli sancaklarla süslü kadırgalar, lacivert kubbelerin yuvarlaklığı, beyaz minareler, odalıklar, harem ağaları, vezirler, hurma ağaçları altındaki çeşmeler. Bu renkli tablolar keyfi yerinde Batı burjuvalarının derin içgüdülerini, bulanık şehvaniyetlerini, şuuraltı mazoşizm ve sadizmlerini tatmin eder, hem de ucuzca. Heine'nin de söylediği gibi, Batılılar Doğu'ya gittikleri zaman bile, orada bu imajı arayacak, gördüklerini insafsızca ayıklayacak, yerleşmiş bulunan görüşe uymayan ne varsa görmezlikten gelecektir.
Sayfa 65
Dinsizdim, İstanbul'da minareler üstüme yıkıldı Yoksuldum, Kudüs'te kiliseler kabul etmedi beni Hamamatsu'da bir geyşa kızı yüzüme tükürdü.
Süleymaniye Camii
Bir devin ufka yuvarladığı bir dağ: Süleymaniye Camii! Altında bir millet ayağa kalkıyor gibi duran kubbe! Süleymaniye’nin bu kubbesi ufuktan sökülmelidir ki İstanbul ne kel ne uyuz bir topraktır anlaşılsın.. sonra bu minareler: Gökyüzünü madalyon bir ayna parçası gibi tutan birer kız kadar narin minareler! Bunlar ucuna her fetih bayrağından takılan bir hilâl! İstanbul Süleymaniye yapıldığı gün bizim oldu!
İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu. Öyle yükselmişiz ki sahilde İnebolu İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı, Minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı. Evleri birbirine giren şehrin içinde, Ufuklar genişledi önümüzde git gide; Denizi kucaklayan iki açık kol oldu. Rüzgar esti, denizin suları yol yol oldu. Dökülmüştü yerlere yığınla kuru yaprak, Yaprakların üstünden sendeleyip kayarak Dağın son kayasının dibine varabildik. Bu tepede bu kaya mağrur bir baş gibi dik ! Çıkıp onun üstünden bakabilirsek eğer, Çocukken masallarda dinlediğimiz bir yer Güzel İçanadolu görünecekti bize. Onu nakşetmek için bir anda kalbimize, Son adımı atmadan gözümüzü kapadık. Gözümüzü açınca karşımızdaydı artık Sisli vadileriyle rüyalı Anadolu. Görüyorduk uzaktan dereye inen yolu: Sağ yanında bir çayır, solda çam ağaçları. O kadar yakındı ki dağların yamaçları Dereye düşen bahar bir daha çıkamamış Bu ne güzel memleket: Yüksek dağlarında kış, Yollarında sonbahar, deresinde ilkbahar, Altın güneşinde de yazın sıcaklığı var.
Reklam
Arif Nihat Asya
Mahyasızdır minareler... Göğü de Kehkeşansız bırakma, Allah'ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım!
Sayfa 119Kitabı okudu
Neden öldüğümü anlamayacaklar, doğururken de bilmediler bunu. Minareler gösterdiler yalnız, hep elimden tuttular. Üstelik üzüldüler benimle, oldukça ağladılar. Kimbilir nerelerden düştüm, nerelerim kanadı, hiç anlamadılar.
Mobbing Bank Diyor ki;
Şafak Atıyor Kendimize göre bir yaşamımız, düşünüş tarzımız, giyim kuşamımız, gelenek ve göreneklerimiz, adalet sağlayan töremiz, aidiyet duygumuz ve bir yaşam üslubumuz vardı. Yabancı saatlerin istilasıydı yerli saatleri şaşırtan Hedefe konan zamanın kendisiydi Şafağın parıltısı günü başlatır, günün sonunu akşam ışıkları tayin
Şehir yıkıntıları. Ve insan yıkıntıları. Kadavralar. Kadavralarla uğraşarak bir yere gelinir mi? Büyük bir kale muazzam bir toprak yığını şehrin göbeğinde minareler kubbeler dar sokaklar sokaklar topraktan. ANA CADDE eskiden parke taşı döşeliydi şimdi asfalt parke taşları asfaltın altın da kaldı.
Reklam
İstanbul, eğri caddelerden ve sonu gelmez gibi görünen sokaklardan oluşan bir labirente benzer. Külliyelere ait sayısız küçük kubbe sıraları ve minareler, yüzyıllardır bu labirentin ortasında insanı kendine getirerek canlandıran bir “düzen” duygusu sağlamıştır. Cami ve külliyeler, ibadet edecek yer arayan ya da şehir hayatının karmaşasından bir süreliğine de olsa kurtulmak isteyenler için bir sığınak oluşturur.
İstanbul üzerine
İstanbul'un denizleri var, bir renk cümbüşü Yeşillerin en parladığı, en canlısı mavilerin Bir bakmaya gör ışıl ışıl denizlerine İstanbul'un Duyarsın kımıldadığını içinde sevgilerin İstanbul'un bahçeleri var birbirinden güzel Akasya kokuları, gül kokularıyla haşır neşir Bir çıldırtan yeşil, bir pembe, bir kızıl sarı Bahçelerin
Sayfa 127Kitabı okudu
Moğolların ilk lideri Cengiz Han yaşamın keyifleri üzerine şu düşünceleri dile getirmişti: "İnsanın yaşayabileceği en büyük zevk düşmanı yenmek, önüne katıp sürüklemek, atlarına binmek, neleri varsa ele geçirmek, sevdikleri gözyaşlarına boğulduğunda suratlarının aldığı hali görmek ve karılarına ve kızlarına sahip olmaktır." Modern genetikçiler bunun kuru böbürlenme olmadığını gösterdiler. Günümüzde eski Moğol İmparatorluğu topraklarında yaşayan erkeklerin yüzde 8'inde Cengiz zamanlarına ait bir Y kromozomu saptanıyor ve büyük bir olasılıkla bunun nedeni bu kişilerin Cengiz'in ve oğullarının ve el koydukları muazzam sayıda kadının soyundan gelmeleri. Bu başarılar çıtayı çok yükseltmişti, ama Moğol İmparatorluğunu yeniden kurmayı hedefleyen Timur Lenk (ya da Aksak Timur) adındaki bir Türk elinden geleni ardına koymayacaktı. Fethettiği batı Asya kentlerinin her birinde on binlerce tutsağı katlediyor ve zaferlerini kafataslarından minareler yaparak kutluyordu. Bunlara tanıklık eden bir Suriyeli, her biri bin beş yüz kafatasından oluşan yirmi sekiz kule saymıştı.
Sayfa 223Kitabı okudu
sana hep dik durmayı öğretmiş minareler bana yalnız akmayı, boz bulanık dereler
Sayfa 46 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Şehir yıkıntıları. Ve insan yıkıntıları. Kadavralar. Kadavralarla uğraşarak bir yere gelinir mi? Muazzam bir toprak yığını şehrin göbeğinde minareler kubbeler dar sokaklar Sokaklar Topraktan."
Sayfa 5 - İz YayıncılıkKitabı okudu
1.430 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.