Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İmkanı olan evlenecek, evlenemeyenlere de Müslümanlar yardımcı olacak. Ayet-i kelimede "Aranızdaki bekarları evlendirin..." (Nur: 32.) buyurarak; mal sahiplerini, içtimai şehveti söndürmede görevi davet etmektedir.. Bu yüzden şeriat nazarında muhtaç bir delikanlıyı evlendirmek caminin halılarını değiştirmekten ya da minareler yapmaktan daha mühimdir. Müslümanlar minaresiz cami de ya da eski bir halıda namaz kılınca sevapları eksilmez. Fakat şehvetlerine mahkum bekarların çoğaldı cemiyetlerde kollukları iffet zevkinden mahrum kalır. Bu yüzden Allahu Teala, "Zinaya yaklaşmayınız" buyurarak sebep planında zinaya götüren bütün unsurları da kaldırmayı emreder. ***
Sayfa 195Kitabı okudu
Minâreler süngü, kubbeler miğfer, Câmiler kışlamız, mü'minler asker.
Reklam
VE İNSANLAR DA AĞAÇLAR KADAR YAĞMURA ARZULUDUR
Ve insanlar da ağaçlar kadar yağmura arzuludur Yeniden sevmek hali bütün güzel şeyleri Allah'ı tanımayan çocukları, denizi, eşyayı İstif istif zengin mallarıyla dolu bir çarşı olmalıdır Herhalde bir pazarın gördüğü rüyasında Şehir ki beyaz minareleriyle güpegündüz rüya görür Ve minareler uzaklaştığımızı bağırırlar Allah'tan Uzanır
Dua
Biz, kısık sesleriz... minareleri, Sen, ezansız bırakma, Allaah'ım! Ya çağır şurda bal yapanlarını; Ya kovansız bırakma, Allaah'ım! Mahyasızdır minareler... göğü de Kehkeşansız bırakma, Allaah'ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma, Allaah'ım!
Şehrin müslüman semtlerinde, evlerine 1kapanmış ve yorgan altına çekilmiş insanların hıçkırıkları, günde beş vakit çığlık basan minareler, namazlarda saf hâlinde gözyaşı çeşmeleri; ve sarayında, ateşli alnını buğulu camlara dayamış, bu İstanbul'u seyreden, İstanbul'un, Türkiye'nin ve dünyanın en mustarip adamı Sultan 6. Mehmed Vahidüddin Hân...
Sayfa 134Kitabı okudu
Dinsizdim İstanbul ‘da minareler üstüme yıkıldı Yoksuldum Kudüs ‘te kiliseler kabul etmedi beni Gelme diyorsun Bu gel demektir
Reklam
Bilirim, bazı kulların seni fazla rahatsız ederler; fazla rahatsız etmek için camiler, kiliseler, havralar, "savma'a" lar, tekkeler, türbeler kurmuşlar; akıllarınca isteklerini kulağına duyurmak için minareler ve çan kuleleri, kürsüler ve minberler dikmişlerdir; hoşuna gitsin diye de rükulara, sücutlara varmışlar, haç çıkarmışlar, kurban kesmişler, adaklar adayıp oruca, perhize girmişlerdir. Bütün bunlar seni biteviye durup dinlenmeden taciz için tek başlarına o yerlere kapanmalar, ayağa kalkmalar, ilahi okuyup çalgı çalmalar acayip kıyafetlere bürünmeler, yabancı dilden anlaşılmaz sözlerle mırıldanmalar, bin türlü şekiller, sesler, hepsi bir kapıya çıkar; gözüne girip dünyayı yalancı cennette geçirmek, şayet ahirette de varsa ona ulaşmak; kısacası iki cihanda da aziz olmak...
-irtica problemini çözmek için karatahtada kaldırılmış parmaklardı minareler-
Penceremin altında tozlu, bozuk bir yol, şafağın sökmesiyle başlayıp hava kararıncaya dek Pera'ya sarsılarak tırmanan, gümbür gümbüũr eski köprüye inen arabaların geçtiği bu yolda tek tük kaldırım taşları, New York'takilerden de bitişik düzende sıralanmış yüksek evler, çıplak ayaklı bir kızın çamaşır astığı düz bir çatı, kırmızı kiremitlere karşı bir mezarlığın tozlu selvileri, gemi direkleri ve Haliç, çelik rengi, buharlı vapurlar demirlemiş; daha da ötede bulutlu göğe karşı Istanbul, kubbeler, kahverengi-siyah evler, oyun tahtasına dizilmiş küçük fildişi adamları andıran parlak minareler dört bir yanda.
Sayfa 21 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 951 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.