Ne diye yaşıyorum öyleyse, niçin atmıyorum kendimi bu kayadan? Bir düşer kurtulurum bütün dertlerden. Hergün korka korka acı çekmektense bir anda ölüp gitmek daha iyi.
Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar; bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar; öldürür ötekini. Aynı anda çakıp sönen bir Şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında.
Var olmak ile yok olmak arasında titreyip dururken, geçmiş gözlerimin önünde bir Şimşek gibi belirip, geleceğin karanlık yollarını aydınlatırken ve etrafımdakı hersey çözünüp tüm dünya silinirken, neden bu korku dolu andan utanayım ki?
a)insanlar asla mükemmel değil ama aşk mükemmel olabilir, (b) bayağılar ile aşağılık olanları dönüştürebilmenin yegane yolu bu ve (c) bunu yapmak onu yaratır. Sevmek aşkı yaratır. Sevmek kendi kendini yaratır. Mükemmel aşkı yaratmak yerine mükemmel aşığı arayarak boşa zaman harcıyoruz. Aşkı kalıcı kılmanın yolu mükemmel aşkı yaratmak olamaz mı?
Bizler başkalarına benzemekten, kafa tutmaktan, olağanüstü şeyi istemekten içten içe memnunluk duyarız. Yolu sonuna dek izlemek isteyen, bundan da kendini kurtarmak zorundadır.
Adem, yalnizca bir insandi. Bu herseyi açıklıyor. Elmayı, yemek için değil, yasak olduğu için istemişti. Asıl hata, yılanı yasaklamamiş olmakti. Çünkü ozaman onu yemek isteyecekti.
Korkuyorsun, çünkü senden güçlü, nefret ediyorsun, çünkü korkuyorsun, seviyorsun, çünkü ona boyun egdiremiyorsun. Ne de olsa sadece boyun egdiremedigini sever insan.