Ciğerin yarası sivri cam ister
Kötülük meydanında kendini göster
Adamın cömerti yavuz it besler
Meteliği başa kak da öyle git
Küfür eksik etme aziz dilinden
Gaddarlık kılıncını koyma belinden
Hiçbir şey gelmezse bile elinden
Fesat tohumunu ek de öyle git
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor.
"Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. İşte roman böyle bir şeyi anlatıyordu."
Medeniyet duvarla başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. Bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri.
İnsan paradan önce harcamayı öğrendi. Sonra harcayacağı bir şey kalmadı ve diğer insanlara baktı.
Evet.
Diğerleri ne yapıyorsa o da aynısını yapmaya başladı. Yani kendini harcadı.
Evet.
Ve insanın başına kendisinin getirdiği en büyük felaket olan...
"Heba..." dönemi başladı.
Düzenli kentlerin, amaçsızca yaşayan insanlar için kurulu tuttuğu düzenli tuzaklar vardır. Kent amaçsız kişinin sahip olduğu temel zaafa uygun bir amacı herhangi bir caddede karşısına derhal çıkarır. Ancak nedense, bu ilk karşılaşma hep geceleri gerçekleşir.
İnsanlar ancak bir milyon dolardan sonra özgür olur. O güne kadar herkes köledir. Özgürlüğü için dövüşen gladyatörler gibi bir milyon dolar için dövüşebilir ya da dövüşmeyi reddeder ve kanının akmasını bekleyen arenadaki seyircileri seyredersin. Seyredip iğrenirsin.
Niye yazıyorum ki bunları.
İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi farkedince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım.
Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana...
"Yetenek sahibi insan, ruhça herkesten daha temiz olmalıdır. İnsanlar başkalarında hoş gördükleri pek çok şeyi, sanatçıda hoş görmezler. Evinden tertemiz bayram giysileriyle çıkmış birine yoldan geçen bir arabadan azıcık bir çamur sıçramayagörsün, herkes parmağıyla bayram giysisi çamurlanmış adamı gösterir, ne kadar özensiz, düzensiz olduğundan söz eder; oysa aynı insanlar, leke içindeki gündelik giysileriyle yanı başlarından gelip geçen onlarca kişiyi fark etmez. Çünkü gündelik giysideki leke görülmez."
ama yine de sırf sen sürdürebil diye ayın alnında melekçe
ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah açıkça
benim alıp kını
öte yana geçmem gerektir
içinden memleketi çekeyim diye.
hem düşünsene;
bu bizi nasıl imparatorlaştırır!
yoo, hayır! omzunu açma. omzun ideoloji taşır.
ve fakat 'dil'e rağmen bütün bunlar sevgilim
ayaklarına beyaz çoraplar giydirmek istemediğim anlamına gelmeyebilir.