Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Öztoprak

Mustafa Öztoprak
@mstfoztoprak
Sınıf Öğretmeni
Lisans
Gaziantep
5 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Reklam
Tersname
Ciğerin yarası sivri cam ister Kötülük meydanında kendini göster Adamın cömerti yavuz it besler Meteliği başa kak da öyle git Küfür eksik etme aziz dilinden Gaddarlık kılıncını koyma belinden Hiçbir şey gelmezse bile elinden Fesat tohumunu ek de öyle git
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor.
Reklam
"Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. İşte roman böyle bir şeyi anlatıyordu."
Orta yaşlardaydı ve hayatındaki her şeyin ortasındaymış gibi duruyordu.
Sayfa 205Kitabı okudu
Medeniyet duvarla başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. Bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri.
İnsan paradan önce harcamayı öğrendi. Sonra harcayacağı bir şey kalmadı ve diğer insanlara baktı. Evet. Diğerleri ne yapıyorsa o da aynısını yapmaya başladı. Yani kendini harcadı. Evet. Ve insanın başına kendisinin getirdiği en büyük felaket olan... "Heba..." dönemi başladı.
Düzenli kentlerin, amaçsızca yaşayan insanlar için kurulu tuttuğu düzenli tuzaklar vardır. Kent amaçsız kişinin sahip olduğu temel zaafa uygun bir amacı herhangi bir caddede karşısına derhal çıkarır. Ancak nedense, bu ilk karşılaşma hep geceleri gerçekleşir.
Reklam
İnsanlar ancak bir milyon dolardan sonra özgür olur. O güne kadar herkes köledir. Özgürlüğü için dövüşen gladyatörler gibi bir milyon dolar için dövüşebilir ya da dövüşmeyi reddeder ve kanının akmasını bekleyen arenadaki seyircileri seyredersin. Seyredip iğrenirsin.
Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya.
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar. Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Issız tepelerde güneşe bakıp saati tahmin etsem; Haberim olmasa hiç perşembeden, pazartesiden...
Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi farkedince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım. Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana...
Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın nobeller de paslanır. Doğduğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün! Dedim kendime.
Reklam
"Yetenek sahibi insan, ruhça herkesten daha temiz olmalıdır. İnsanlar başkalarında hoş gördükleri pek çok şeyi, sanatçıda hoş görmezler. Evinden tertemiz bayram giysileriyle çıkmış birine yoldan geçen bir arabadan azıcık bir çamur sıçramayagörsün, herkes parmağıyla bayram giysisi çamurlanmış adamı gösterir, ne kadar özensiz, düzensiz olduğundan söz eder; oysa aynı insanlar, leke içindeki gündelik giysileriyle yanı başlarından gelip geçen onlarca kişiyi fark etmez. Çünkü gündelik giysideki leke görülmez."
Fuhşun felsefesini yapmak,namusun müdafaasını yapmaktan daha kolaydır.
Sayfa 93
yaşasın! ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize
ama yine de sırf sen sürdürebil diye ayın alnında melekçe ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah açıkça benim alıp kını öte yana geçmem gerektir içinden memleketi çekeyim diye. hem düşünsene; bu bizi nasıl imparatorlaştırır! yoo, hayır! omzunu açma. omzun ideoloji taşır. ve fakat 'dil'e rağmen bütün bunlar sevgilim ayaklarına beyaz çoraplar giydirmek istemediğim anlamına gelmeyebilir.