Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından çıkarılan Resimli Ay adlı edebiyat gazetesinin 1929 yılı Haziran-Temmuz sayılarında "Putları Yıkıyoruz" başlıklı, imzasız iki yazı yayımlanır. Dönemin ortamına getirdiği yeni edebiyat anlayışı, edebi çevrelerce (salt hasetlik münasebetiyle) pek hoş karşılanmayan bu isimsiz kahraman Nazım'dan
Ebru Ince 'in düzenlemiş olduğu etkinlik sayesinde bu sözü, "Mart ayı, Aziz Nesin ayı" na evirmiş bulunuyoruz. Dertse dert, hüzünse hüzün, mizahsa mizah, yergiyse yergi, edebiyatsa edebiyat...Hepsi en sağlamından, temeline kadar!
Ne mutlu ki, bu ay, platformda sağımız, solumuz,
-Spoiler olabilir-
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor üç tane menkıbeden(dini hikaye) oluşuyor. Zweig Kitabı çok akıcı bir dille yazmış fakat içerisinde çok fazla dini terim var bu yüzden kitabı alırken çevirmene dikkat edin. Kitap kısa bir oturuşta okuyabileceniz ve İçerisinde sevgi, merhamet, güç, adalet, empati ve vicdan gibi konuların işlendiği üç
"Var mıdır, yok mudur?" tartışmalarının yanı sıra hayaletler, sinema ve edebiyat alanında fazlasıyla tercih edilen gizemli yaratıklardan olmuşlardır. Ben var olduklarını düşünenlerdenim; lakin bu başka bir tartışma konusu! Kültleşmiş eserleriyle dünya edebiyatında kendine önemli bir yer edinen Charles Dickens, toplumcu bakış açısının
Tozlu topraklı köy yolunda gezen, yalın ayak bir çocukta, dili dışarıda yaz sıcağında susuz kalmış bir köpekte, sobanın üstünde yanmakta olan ''Semaver''de, bir doğa, insan yahut '' hişt '' sesinde, bir kadının küçücük parmaklarının yahut yürüyüşünün zarafetinde, İstanbul'un çarpık Arnavut kaldırımlarında, en umulmadık en alelade durumlarda dahil
Stefan Zweig’in ustaca kaleme aldığı bu kitap toplam 7 öyküden oluşmaktadır. Kitap sonuncu öyküden ismini almaktadır. Dolayısıyla bende son öyküyü ele almak istedim. Diğer yandan «Zıt İkizler» ve «Bir Yüreğin Çöküşü» adlı hikayelerde oldukça etkileyiciydi diyebilirim.
————————— ——Spoiler İçerir!————————————
Karmaşık Duygular:
Roland,
Nihayet Dostoyevski’yi bu denli etkileyen büyük yazar Gogol ile tanıştığım o büyük gün geldi. Bu etkilenme öyle boyutlara varmıştır ki Dostoyevski’nin eserleri benzerliklerden ötürü ağır eleştirilere maruz kalır. Aksakov “Bütün Rusya Gogol’ü tanır, yapıtlarını hemen hemen ezbere bilir. Böyleyken Dostoyevski, Gogol’ün tümcelerini olduğu gibi
Ramazan’la Selami, arktan büyük potaya akan madeni, el potasına doldurarak kalıplara döküyorlardı. Bazen akan madenin cızırtılı bir sesle patlayışı irkilmelerine neden oluyordu. Sıcak sobaya dökülen su nasıl sıçrar ve patlarsa, erimiş maden de öyleydi.
Dökülmeyen birkaç kalıp kalmıştı.
Potayı çevirmeye yarayan demir çubuk, Ramazan’ın elinden
1971 yılında Türk edebiyatı ve bilhassa öykü yazınında büyük bir “olay” sayılan ve 1972 yılında da Sait Faik hikâye armağanı kazanan Füruzan'ın Parasız Yatılı isimli enfes öykü kitabını zevkle okudum. Elimdeki nüsha Karacan Yayınları tarafından 1981 yılında yayımlanmış. Kapağında muhtemelen bir çocuğun çizdiği kız resmi var. Parasız Yatılı’yı bir
Tozlu topraklı köy yolunda gezen, yalın ayak bir çocukta, dili dışarıda yaz sıcağında susuz kalmış bir köpekte, sobanın üstünde yanmakta olan ''Semaver''de, bir doğa, insan yahut '' hişt '' sesinde, bir kadının küçücük parmaklarının yahut yürüyüşünün zarafetinde, İstanbul'un çarpık Arnavut kaldırımlarında, en umulmadık en alelade durumlarda dahil
James Joyce'un Dublinliler adlı 15 kısa öyküden oluşan (son öykü çok uzundu) bu güzel öykü kitabında sayfaları çevirirken İrlanda'nın Dublin kentinden birbirinden farklı temalardaki konulara sahip öykülerle birlikte güzel, keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz.
Öykülerinde genel olarak memleketi Dublin'de yaşayan çeşitli insanların
Bizi insan yapan en önemli parçamız olan beynimizi, yediden yetmişe tüm meraklılara en anlaşılır ve eğlenceli şekilde anlatan ve anlatmaya da devam eden öyküler kıyamet kadar yazılsa da bu güzel parçamızın gizemini hiçbir zaman çözemeyiz. [n]Beyin, ortak geleceğimize dair hayal kuran tüm zihinleri “Zihin ve Beyin” ana temasıyla 1. [n]Beyin
Genel müdür, yüzde elli zammı kabul ettiğini Kerim Bey’e bildirdi. Fakat bir koşulu vardı. Beş kişinin iş akitlerinin feshi!
Personel müdürü:
- Ama efendim... dedi.
- Aması maması yok! Eğer onlar çalışırsa, işçilerin yarısını bir iki ayda atamayız. Ayrıca bunu bir kazanım olarak görecekler, yarın da sendika diyecekler...
- Ya kabul
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir.
Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar
Ulaş Başar Gezgin
Azerbaycanlı tanınmış öykücü Anar’ın seçme öyküleri ‘Anar’dan Seçme Öyküler’ adıyla Türkçe olarak okunabiliyor. 1938 doğumlu olan Anar, öykülerinde, halk deyişlerine yaslanan kıvrak diliyle bir meddah akıcılığında, Sovyet dönemi Azerbaycanı’ndan kesitler