Varlık Vergisi Olayı 'nda mağdur olan Musevi bir ailenin çocuğu olan İshak Alaton, Türkiye' ye duyduğu kırgınlık nedeniyle bir süre İsveç' te ısıtma sistemleri üreten bir fabrikada çalıştıktan sonra babasını kıramayarak Türkiye'ye geri dönüyor. Baba Hayim Alaton 1943 yılında çıkarılan 80 bin liralık Varlık Vergisi'ni ödeyemediği için Aşkale'ye gönderilen sürgün-angarya kafilesindeki yerini alıyor. "Babamın bütün varlığı onbeş bin lira. Mağazası satılıyor, oradan da dört beş bin lira çıkıyor. Tam onaltı bin lirayı ödüyor. 64 bin lirayı ödemek mümkün değil. Çünkü yok. Eve geldiklerinde seni tevkif ediyoruz, Aşkale'ye gideceksin ama önce Sirkeci'ye görütürüyoruz demişlerdi. Her gün evde pişen yemekten sefertasıyla ben tramvayla, Sirkeci'nin yanında Demirkapı diye bir yere gelirdim. Demirkapı'dan geçerek bahçemsi ağaçlıklı bir yere girerdik. Ağaçların arasına çadırlar kurulmuştu. Babamlar polis değil asker nezaretindeydi. Çadırlarda bir kaç yüz kişi vardı
"Nazilerin ne kim olduğunu biliyor, ne de Yahudilerle bazı Almanlara neden bu kadar düşman olduklarını anlayabiliyordu. Yalnız okudukça hem Muazzez, hem Nastenka, hem Ruth olabileceğini duyabiliyordu kendinin. Yani hem Müslüman, hem Ortodoks, hem de Musevi. Ya da hem Türk, hem Rus, hem Yahudi. Beş on kitap okumakla, ayrı ayrı uluslardan, ayrı ayrı dinlerden insanların, yaşayıp ölürken, sevip sevilirken birbirlerinin eşi olduklarını anlayabilmişti."
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam
"Hayvan aç kalınca öldürür, insan ise ülküsü için, bir düşünceye inandığı için. Nedir bu düşünceler? Akılsızca, budalaca şeyler! Din yaymak için yapılan savaşları düşün.İspanyollar Güney Amerika'da on binlerce İnka'yı öldürürken, Katolik dinini yayacağız, diyorlardı. Stalin yirmi beş milyon insanı öldürtürken, komünizm güçlensin istiyordu. Hitler altı milyon Musevi'yi gaz odalarında zehirletirken, sadece benim ırkım,diyordu. George bütün bunlar akılsızlık ve budalalıktan başka nedir? Hiçbiri başarıya ulaşmamış,sadece milyonlarca insan ölmüştür.Tarihte insan öldürmekle hiçbir zaman başarıya ulaşılmamıştır! Aksine, Katolik dini dünyada etkisini yitirmeye başlamış, tarihin en büyük savaşında elli beş milyon insan hayatını kaybetmesine rağmen Almanya parçalanmış,Hitler ölmüştür. Stalin'e gelince. Yirmi beş milyon insanın ölmesi ne komünizme,ne de Stalin'e yaramıştır. İnsan öldürmek hiçbir zaman, hiç kimsenin işine yaramamıştır! İnsanlar hemcinslerini öldürmekle sadece budalalık yapmıştır..."
Sayfa 173Kitabı okudu
424 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Dikkat spoiler içerir! Annesi dindar, babası materyalist olan Peri'nin arada kalmışlığını okuyoruz bu kitapta. Fakat ben kitabın adından dolayı Mona ve Şirin'in de düşüncelerini, hayatlarını okumak isterdim. Mona Mısır'lı Amerika'da doğan dinine inanan biriyken, Şirin ise Tahran'daki olaylardan dolayı ailesiyle birlikte kaçan bu yüzden dinden
Havva'nın Üç Kızı
Havva'nın Üç KızıElif Şafak · Doğan Kitap · 201616,4bin okunma
Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Türk, Rum, Ermeni... "Ne mutlu Türküm diyene"ye dua etmek için, saygılarını sunmak için kuyruğa girmişlerdi. Ortak payda'ya ortak gözyaşı döküyorlardı. E şimdi bakıyoruz... ...Vedalaşmak için cenaze törenine gelenlerin kimlikleri ortadayken, Atatürk'e hâlâ utanmadan "ırkçı" diyen bir zihniyet tarafından sürükleniyor Türkiye.
“Zamanı gelmiş fikirden daha güçlü bir şey yoktur.”
Sevgili Ester, (1. Gün, Akşamüzeri) Yatağımın dayalı olduğu duvarda, koyu kahverengi konsolun birkaç karış yukarısına asılmış gümüş çerçeveli bir fotoğraf var. Önceden de görmüştüm ama, şimdi sana bu satırları yazarken, daha da önem kazanıyor bu fotoğraf. Üzerinde Pera Palas’ın bulunduğu Rue des Petit Champs’in fotoğrafı bu. 24 Temmuz
Everest Yayınları - 23 Temmuz 1908Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.