"Fakir ve cahil olabilirim, bugüne dek burnumu erkeklerin işine sokmadım ama duyan kulaklarım ve gören gözlerim var. Ayrıca konuşacak, kendi adıma konuşacak bir de sesim!"
Nasreddin Hoca'nın bir fıkrası var Gregor, bilirsin. Çok felsefi bir fıkra bence: Hoca bir köye gitmiş; her taraf kış, kar.Yerdeki taşlar bile buz tutmuş. Derken köyün köpekleri saldırmışlar hocaya. Hoca eğilmiş yere; taş alıp atacak; ama taşlar buz tuttuğundan alamamış. O taşa elini atmış yok, öbür taşa elini atmış yok. Ulan demiş, burası nasıl köy arkadaş; köpekleri salmışlar, taşları bağlamışlar!
İşte benim ülkem o köy gibi oldu şimdi Gregor. Köpekleri çözdüler, taşları bağladılar. Şeref, namus, ahlak yasak; o...çocukluğu serbest: o... çocukluğunun adı da modernlik oldu üstelik. Lanet olsun düzeninize!
"Onu bilinçli olarak öldürdük,"demişti Pedro Vicario, "ama biz masumuz."
"Tanrı katında da, insanların gözünde de,"demişti Pablo Vicario da. "Bu bir namus sorunuydu."
Sayfa 48 - Can Sanat Yayınları 69.Basım 2021 HaziranKitabı okudu
Mevla Teala ve Takaddes Hazretleri (Celle Celalühü), Sevgili Peygamberine (Sallallâhu Aleyhive Sellem), bütün İslam ümmetini İslam adabına, İslam’ın getirmiş olduğu faziletli ahlaka ve hikmetli tanzimata, kişinin kurtuluşu ve topluluğun saadetini, huzurunu sağlamak için çağırmasını emretmiştir.
Bu çağrılardan biride Müslüman bir aileye taalluk eden, içtimai düzendir ki, kadının örtünmesidir.
Bu örtünme Müslüman kadına farz-ı ayındır . Çünkü onunla şerefini, namus ve iffetini yaralıyıcı, kötü niyetli gözlerden, kalpleri kötü niyetlerle hastalanmış kişilerden korumuş olur. Allah (Celle Celalühü) bütün kullarına da en çok merhamet edendir. Onlara ancak dünyada selamete, ahirette saadete vesile olacak şeyleri emreder .
[Farz-ı Ayn : Her Müslümanın bizzat kendisinin yerine getirmesi lâzım olan farz. imânı yâni Ehl-i sünnet îtikâdını, iyi ve kötü huyları öğrenmek farz-ı ayndır. Abdesti, gusl, namazı ve orucu ve haramları da, her Müslümanın öğrenmesi farz-ı ayndır. (İmâm-ı Rabbânî) ]
32. Yalana ve aldatmaya yönelik, aşırı duyarlı bir namus anlayışından kaynaklanan bir nefret vardır; yalan tanrısal bir buyrukla y a s a k l a n d ı ğ ı sürece, korkaklıktan kaynaklanan benzer bir nefret de vardır yalana yönelik. Yalan söyleyemeyecek kadar korkak...
"Namus kadının yüzünü açıp açmamasına değildir. Din de peçe demek değildir. Öyle kapalı kadınlar vardır ki kapı arasından her türlü rezaleti yaparlar."