Acılar her zaman insanlar için mutluluklardan daha öğretici olabiliyor. Napolyon Bonapart, İnsanın olgunlaşabilmesi için acılarla yoğrulması gerekir çünkü o acılar hem taş, hem heykeltıraştır, demiş.
Papa Eftim'in tam manasıyla bir dünya adamı, çağdaş bir reis-i ruhani olduğunu, sinemaya ve maçlara gittiğini, gazete romanlarını muntazaman takip ettiğini belirten Hikmet Feridun, yazısını şu sözlerle noktalamıştır:
"Papa Eftim Efendi'yi ben Ortodoksların Napolyon Bonapart'ına benzetirim. Milli mücadeleden evvel Eftim Efendi, Keskin denilen küçük bir kazada küçük bir köy kilisesinde metropolit vekili idi. Fakat için için kaynayan iradeli bir metropolit vekili... Fener Patrikhanesi ile uğraşıyor. Milli mücadele senelerinde büyük hizmetler görüyor. Tek başına Keskin'de koskocaman bir hastane kuruyor. Hastanenin başına geçip büyük hizmetlerde bulunuyor. Anadolu Ortodokslarının mümessili olarak İstanbula geliyor ve iki defa Fener Patrikhanesi'ni zapt ediyor. Aradan birkaç sene geçtikten sonra bir de bakıyoruz ki, Keskin kasabasında küçük kilisenin papaz vekili koskocaman bir reisi ruhani olmuş."
Napolyon Bonapart ve Kraliçe Victoria onlar için hâlâ canlı kanlı kişilerdi. Alman kayzerini ise kralların kralı olarak görüyor ve onu en üste koyuyorlardı. Bu kıyaslamadan yalnızca Osmanlı sultanı muaftı. Onu Alman kayzeriyle eşit görüyorlardı.
Çoğu Ortadoğu tarihçisinin kabulüne göre, bölgenin modern tarihi, Fransız Devrimi sırasında bizzat General Napolyon Bonapart ve beraberindekilerin Mısır'a geldiği ve İslam topraklarının ilk kez Batılı bir gücün idaresi, Batılı tutum ve fikirlerin doğrudan etkisine tabi tutulduğu 1 798 yılında başlar. İlginç bir şekilde, Fransız işgalinin bu yönü, Mısır' ın hükümdarı olarak padişahın, bu fikirlerin tebaası arasında fitne çıkaracak etkilerinden endişe duyduğu İstanbul'da hemen karşılık bulmuştu. Bu nedenle, Osmanlı topraklarında hem Türkçe hem de Arapça olmak üzere, Fransa'nın devrimci doktrinlerini reddeden bir bildiri hazırlanıp dağıtılmıştır.
Yapılan tüm hesaplamalar, Avrupa'nın kaderinin yiyecek erzakına bağlı olduğunu göstermektedir. Eğer elinizde ekmek varsa Rusları yenmek bir çocuk oyuncağıdır. -NAPOLYON BONAPART
devam etti. Meselâ, gençliğinde ve Sultan Aziz' le ziyaret ettikleri Üçüncü Napolyon'dan, «Napolyon Bonapart» ve öldürüldüğünü duyduğu Meksika İmparatoru Maksimilyen'den ise «Brezilya İmparatoru» diye bahsederdi.
Her yıl Mısır’da dokutturulan Kâbe örtüsü; Hicretin bin iki yüz on üçüncü yılında, Mısır’ın Napolyon Bonapart tarafından işgali üzerine, gönderilemediğinden, İstanbul’da Sultan Ahmed Camii avlusunda işlettirilip gönderildi.[566]
Sayfa 219 - TDV- 23.Baskı, Temmuz 2016, Ankara- “”HZ. HACER’LE HZ. İSMAİL ALEYHİSSELÂMIN MEKKE HAYATI”” •[566] İsmail Hakkı-Mekke Emîrleri s.67Kitabı okudu