Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir eser nasıl bu kadar akıcı ve iç bunaltan olabilir ki.. Zebercet 'in psikilojisi mi Otel ahalisinin sosyolojik çözümlemesi mi yordu bilmiyorum ama zor bir kitaptı.Okunası, farklı bir kalem lakin doğru zaman tercih edilmeli..
Bir insan kendisine başarı sağlayacak yeteneğe sahip değilse, özgürlük onun için sıkıcı bir yüktür. Beceriksiz olan kişi için tercih özgürlüğünün nasıl bir faydası olabilir?
Reklam
Cahillik ayrı, bilgisizlik ayrı ve insanlık ayrı diye biliyordum
Bilgisiz ve cahil bırakılmış bir halkın nasıl kolaylıkla şartlandırılabileceği ve yönlendirilebileceğini gözler önüne sermesi bakımından bu olayın tarihi önemi büyüktür... Ve her toplumun; kuşkusuz bizlerin de bundan çıkartması gereken çok büyük dersler vardır. Suçlu aramaksa mesele bunun ortaya çıkartılması oldukça güçtür... Ne dersiniz, bu kadar
Antikçağ Bilgelerinden Öğütler
Eğer bir adamı reddedersen, ona kişisel bir bağlılık hikayesi uydurarak sana kızmadan yoluna devam etmesini sağlayabilirsin. Fakat çok meşgul olduğunu ve yapacak daha önemli işlerin olduğunu söylersen senden nefret edecektir. İnsanlar onları reddetmenden daha çok kibarca yalan söylemenin tercih ederler.
Birey olarak özgür irademiz olabilir, ancak bir tür olarak böyle bir şey yoktur. Özgür vatandaslar olarak kendi yolumuzu çizebiliriz, ancak kitle olarak öngörülebilir güzergâhlar tercih ederiz. Bir kavşakta bir kişinin hangi yönde ilerleyeceğini mükemmel bir şekilde tahmin etmek mümkün olmayabilir, ancak çoğu kişinin nasıl ilerleyeceğini tahmin edebilirsiniz.
Sayfa 276Kitabı okudu
Artık, şunu söyleyen de kalmadı: "Senin bir ruhun var ve onu kurtarmak lazım." Bunun yerine şu cümle tercih ediliyor: "Senin bir cinsiyetin var ve onu en iyi nasıl kullanabileceğini bulman lazım." "Senin bir bilinçdışın var ve 'o'nun konuşması lazım." "Senin bir bedenin var ve onun haz duyması lazım." "Senin bir libidon var ve onu harcaman lazım." vb.
Reklam
“Benden uzak olduğunda sana kendini nasıl hissettirdiğimi hatırlamanı istiyorum.” Yeniden sertçe içime girmişti. Tırnaklarımı omzuna sapladım. “Hareket ettiğinde beni tam burada hissetmeni istiyorum.” Biraz geri çekildi ve kalçama attığı şaplağın sesi havada gürültüyle yankılandı. “Sen bana aitsin. Ona değil. Başka kimseye değil.” Liam beni cezalandırırcasına becerirken konuşamı- yordum. Bir yandan sertleştikçe sertleşiyor, bir yandan da inliyordu. Daha derine girdiği her seferinde çığlığı basmamak için dudağımı ısırıyordum. Bu çok sertti ama tam olarak ihtiyacım olan şeydi. Tatlı tatlı sevişme kısmını halletmiştik. Şimdiyse düzüşüyorduk. İncelik, sevgi, hiçbir şey yoktu. Yalnızca içgüdü ve zorunluluk. Vücutlarımız birbirine o kadar derinden karışmıştı ki ben nerede bitiyordum ve o nerede başlıyordu bilmiyorduk. “Anlıyor musun?” diye sordu ve içime o kadar sert girdi ki çığlığıma engel olamadım. Onun teninden gelen acıyı memnuniyetle karşılıyordum. İçine düştüğüm diğer tüm acılardansa onun canımı yakmasını tercih ederdim.
Sayfa 49
Nasıl kullanmayı tercih ederseniz?
Ama bugün biliyoruz ki, insan beyni ondan ne istediğimize bağlı olarak çalışır; çalışmasına gerek duymazsanız bu bir buçuk kiloluk oluşumu taşıyarak sadece hamallık edersiniz, ama kullanmayı bilen için bu yük kanatlara da dönüşebilir.
Ayrılık da bir ilişkidir nihayetinde, ayrılığı nasıl yaşayacağın bir bakımą tercih işidir.
Yerleştirme: Hissederek ve yaparak. Bu tür öğrenme stilinde mantık yerine sezgiler kullanı­lır. Bu tarz öğrenme stilini kullanan bireyler, içsezilerini ta­kip ederler. Başkalarından aldıkları bilgileri analiz ederek içselleştirirler. Bu tür insanlar planları tümüyle görmekten ve yeni durum ve sorunlarla uğraşmaktan hoşlanırlar. Değiştirme
Reklam
Ayrılık mı? O ne ki, yenen bir şey mi? :)
Zaten bitmedi, nerde bitti, kim demiş? Ayrıldıktan sonra bitiyor muymuş? Öyle bir dünya var mıymış? Ayrılık da bir ilişkidir nihayetinde, ayrılığı nasıl yaşayacağın bir bakıma tercih işidir.
Geçmişte kölelik vardı, bugün de var. Fakat geçmiş kölelik bilinçli bir kölelikti; hem köle köle olduğunu duyumsuyor , hem kimden ve nasıl köle yapıldığını biliyor, hem kendisini köleliğe götürmüş olan efendisini tanıyor hemde kölelik düzeninin baskıcı kalıplarının esaretine sürüklenen yazgısını biliyordu. Kulunç ve böreğinin üstüne yediği kırbacı da hissediyordu. Gelgelim köleler - insanlar azad olmuşlar, özgürlüklerine kavuşmuşlardır.; fakat bilinçsizce içten köleliğe sürüklenmişlerdir. Gerçi kölelerinin başları kölelik bağından kurtulmuştur; fakat " başlarının içi" köleleşmiş ve köleleşmektedir. Bu bir trajedidir, felakettir. Bugün biz" seçme özgürlüğü " çağında yaşıyoruz,oy veriyoruz;" o " diyoruz," hayır " diyoruz" evet " diyoruz," istiyoruz ", veya istemiyoruz diyoruz. Bütün bunlar bizim özgürlüğünüzün göstergesidir. Ancak hissettiğimiz şeyi bilinçli bir biçimde seçmemişiz; bilinçsizce bir başkası irademizi telkinde bulunmuş ve ipotek koymuştur. O zaman köle özgürdü , ama şimdi " özgür köle"dir. Bu ne anlama geliyor? O zaman ben bir efendinin kırbaç darbeleri altında tutsak esir iken," ben şunu istemiyorum, bunu seçiyorum şunu tercih ediyorum diyordum efendi ise izin veriyordu . Ama şimdi benim seçme özgürlüğüm var, lakin efendinin benim için belirlediği şeyi seçebiliyorum. Yani kendisi benim irademi meydana getiriyor ve ondan sonra da hadi şimdi seç diye beni özgür bırakıyor
Sayfa 157Kitabı okudu
Özgür Yoksullar
Bir insan kendisine başarı sağlayacak yeteneğe sahip değilse, özgürlük onun için sıkıcı bir yüktür. Beceriksiz olan kişi için tercih özgürlüğünün nasıl bir faydası olabilir?
Beynini nasil başa çıkacagini bilmediği şeylerle doldurmak yerine onu bir kenara iterek boşaltmayı tercih etti.
Sayfa 195 - Timaş YayıneviKitabı okudu
Hanım bacılarımız okuyun
Muhammed bin Muaz buyurdu: "Abide hanımlardan birisi benimle konuşarak buyurdu: - Rüyamda gördüm. Sanki ben cennete konuldum. Bak tım ki, cennet ehli, cennetin kapılarında bekleşiyorlar. Sor dum: "Cennet ehlinin durumu nedir, böyle bekleşiyorlar?" Birisi bana dedi ki: "Çıkıp gelmesi için cennetlerin süslen diği şu hanımı bekliyorlar." Dedim ki: "O hanım kimdir?" Denildi ki: "Übülle ahâlisinden siyah bir cariyedir. Ona Şa'vane deniliyor." "Allah'a yemîn ederim, o âhiret bacımdır," dedim. Ben o durumda iken baktım ki, Şa'vane, onu havada uçu ran bir deveye binmiş geliyor. Onu gördüğümde çağırdım: - Ey kızkardeşim! Sen kendi yerine nisbeten benim ye- rimin nasıl olduğunu görmez misin? Benim için Mevlân- dan dile de beni de sana ilhak etsin olmaz mı? Bunun üzerine, yüzüme tebessüm ederek buyurdu: - Senin geleceğin daha yaklaşmadı. Fakat benden iki şeyi hifzet: Üzüntüyü kalbinden ayırma! Allah'ın muhabbetini heva-i nefsine tercih ederek takdim kıl! Bunu yaptığında ne zaman ölürsen artık sana zarar vermez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.