"Fakat ne kadar soyut olsalar da, sonuçta düşüncelerin de bir dayanak noktasına ihtiyacı vardır, yoksa yalpa vurmaya ve anlamsızca kendi etraflarında dönmeye başlarlar; düşünceler de katlanamaz hiçliğe."
... Bu gibi çalışanların, masalarını topladıklarında -ki o gün er geç gelir- yanlarında götürecekleri tek hatıra, iktidar koltuğuyla çöp yığınını, zafer anıyla onur kırıcı yenilgiyi, şeref madalyasıyla utanç damgasını, sıcak bir karşılamayla soğuk bir görmezden gelmeyi ayıran çizginin ne denli ince ve kırılgan olduğu bilgisidir.
Aslında, götürecekleri başka bir şey daha vardır yanlarında; öğrendikleri iki önemli ders.
Birinci ders: Her günün değeri, ondan aldığın tatmin kadardır, bir nebze bile fazla değil. Gerçekten umut bağlaman ve gerçekleştirmeye çalışman gereken şey daha iyi bir yarın değil, farklı bir bugündür. (...)
İkinci ders: Ne yaparsan yap, seçeneklerin olmasını ihmal etme. Sadakat yemini ''uzun vade''den endişe eden bahtsızlara göredir. Kendini bir işe gerektiğinden fazla adama. Bağlılıkların yüzeysel ve gevşek olsun ki ayrıldığında iz ve yara bırakmasın. (...)
Keşke'siz bir yaşam için kim olduğunı ve ne istediğini bilmek yetmez; varoluşunu yaşamayı ve paylaşmayı da bilmek gerekir. Bir düşünün: Pişmanlıklarınızın çoğunun insan ilişkilerinden kaynaklandığını görürsünüz.
Selamlar. Oncelikle muhtemelen spoiler da olacak bu incelemede cunku spoilersiz yazinca rahat hissedemiyorum. Sanki eksik ve yanlis anlatmis gibi hissediyorum. O yuzden spoilerli olacagi icin kitabi zaten okumus olan kisilere gore yorum yapicam konuyu anlatmadan.
İlk olarak deginmek istedigim sey yayinevi yuzunden sevmedigim seyler. Bu yayinevi
"Büyüklük odur ki hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın,
memleket için hakiki ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda mukavemeti yok eden olacaksın, önüne sonsuz engeller yığacaklardır, kendini büyük değil, küçük, zayıf, vasıtasız ve hiç kabul ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyük derlerse, bunu diyenlere de güleceksin."
İnsanlar İnternet Çağı’ndan önce kim olduğunuzu bilip ne düşündüğünüzü bilmezken, İnternet Çağı ile birlikte kim olduğunuzu bilmeyip ne düşündüğünüzü bilmeye başlamışlardı.
Ümit verirken bir daha düşün...
Bak ne diyor peygamber efendimiz ; güven aşılayıp yarı yolda bıraktığın bir insanın gönül sadakasını iki cihanda veremezsin.
( Hz. Muhammed)