Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yirminci yaşıma özel
ne çok şey biliyordu. yirmi yaşında bir genç kızın dünyası nasıl bu kadar geniş olabilirdi?
"Tanrım bu gece çok güldüm, En son ne zaman bu kadar eğlenmiştim acaba?" dedi.
Reklam
Türkçedeki Kudüs'e dair metinlerin birçoğu "Kudüs'ün kutsallığını" ya da "Siyonizm'in ne kadar kötü olduğunu vurgulayan içeriklere sahip. Bunlar zaten üzerinde ihtilaf yaşadığımız meseleler değil. Kudüs'ün kıymetine veya Siyonistlerin imza attığı zulümlere dair hepimizin fikri aynı. Oysa, okuyacağımız metinlerin bize vermesi gereken şey, meselenin tarihsel arka planı ve "Nasıl başardılar?" sorusunun cevabı olmalı. Ki böylece bize de bir yol harita- sı çıksın ve yapmamız gereken şeylere ve tamamlanamız gereken eksiklere dair zihinlerimiz olgunlaşsın. Ömrümüz kısa, vaktimiz az, sorumluluklarımız çok.
Dünya onun için bir konak yeridir; daima kalacağı bir yer değildir. İlk konağı ana rahmi, son konağı mezar olan bir yolcudur. Ömründen geçen her yıl, her ay ve her gün, hakiki istirahat yerine kendisini yaklaştıran birer merhaledir. Herkes bu köprüden geçecektir. Hayat köprüsünü kurmakla zaman geçirip, gidilmesi icabeden yeri unutan akılsızdır. Akıllı o kimsedir ki, geçici olan bu dünyada yol azığından başka bir şeyle uğraşmaz, dünyadan ihtiyacı ve zarureti kadarına kanaat getirir. Bundan fazlası öldürücü zehirdir. Öleceği zaman bütün hazinelerin toprak altında olmasını ister. O halde dünya malı ne kadar çok toplanırsa, derdi ve ayrılık elemi o kadar çok olur. Kendi nasibi ise, kendine yetecek olandan fazla değildir. Diğerleri ise öbür dünya için günah ve vebâl olur. Ölüm zamanında can vermesi de o kadar zor olur. Bu, kazandıkları helâlden olduğu zamandır. Eğer haramdan mal ile para toplamışsa, bunun azap ve cezası çok şiddetli olur
Sayfa 367 - Bedir Yayınevi - 2015 OcakKitabı okuyor
İlk kez bu kadar ilgi görüyor, bir teybe alınııyordum. Ben, ilgi çekmek için rehineler mi almam, adam mı öldürmem, yoksa başka bir şey mi yapmam gerektiğini hiçbir zaman bilemedim. Ah ah, valla dünyada o kadar bol miktarda ilgisiz var ki, aynı anda hem dağa hem deniz kıyısına gidilemeyen tatillerdeki gibi seçmek zorunda kalıyorsunuz. Dünyadaki ilgisizliklerin içinde en çok hangisi hoşunuza gidiyorsa onu seçmek zorundasınız, insanlar hep bu tip şeylerin arasında en iyi ve en pahalı ne varsa onu seçerler, milyonlara mal olan Naziler ya da Vietnam gibi. Geçmişinde zaten yeterince acı çekmiş, asansörsüz bir altıncı kattaki bir Yahudiyle gereken ilgiyi çekip televizyona geçecek değiklik tabii, yok artık deve. İnsanın ilgisini çekmek için milyonlar gerekir, milyonlar, onlara da içerlememeliyiz, çünkü sayılar küçüldükçe verilen değer de o derdi azalır...
"Kendimizi bu dünyaya ne çok bağımlı kılarsak içimizdeki gerilim o kadar büyümektedir."
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Usul usul her bir yarama dokunan muhteşem hikayeler. Pişmanlıkları, umutları, çaresizlikleri ile geçmişe dönüp orada bir şeyleri yeniden yaşamayı, belki söyleyemediklerini söyleyebilmeyi, sarılamadıklarına yeniden sarılabilmeyi düşleyen birbirinden farklı dört karakterin hikayesi... "Geçmişe yolculuk yapabilecek olsaydınız kiminle görüşmek
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215,5bin okunma
Kendimi hep ipi dünyaya bağlı bir uçurtma gibi hayal etmişimdir. Bağlandığım bir yer var. İpimin tutunacak çeşitli yerleri var. Veya ipimi teslim ettiğim, beni çok sevdiklerine inandığım insanlar var. Hep böyle hayal etmişimdir... Bir filmden şu replik zihnime akın ediyor şu sıralar: "Bütün her şeye değdiğini hissettiğim anlar, birkaç kez,
*** “ … ne kadar çok severseniz sevin insanın hiç görmediği bir yüzü yavaş yavaş unutacağını da anladım . “ ***
Sırât-ı Mustakim yolcusuna muhâlefet edenler, her ne kadar sayıca çok görünseler de, kıymetleri azın azıdırlar. Nitekim seleften bazıları, "Sana hak yolunu tavsiye ederim. Hak yolunun yolcularının azlığından endişeye kapılma! Aman, bâtıl yolundan da sakın! Helâk olanların çokluğu seni aldatmasın!" demişlerdir. Ne zaman yalnız kaldığını hissedersen geçmis dostlarını hatırla ve onlara katılmaya çalış. Onların dışındakilerden yüzünü çevir. Çünkü onlar Allah katında sana hiçbir sey sağlayamazlar. Yolunda sana bağıracak olurlarsa onlara iltifat etme. Onlara dönüp de bakacak olursan şüphesiz seni yakalayıp yolundan alıkoyarlar.
Reklam
Bir boks maçında yenilen tarafmışım gibi görünüyordum ama hastaneden taburcu edilmeme izin verildi. Eve kırık bir burun, yarım düzine yüz kırığı ve yuvasından fırlamış bir sol gözle döndüm. Sonraki aylar çok zordu. Hayatımdaki her şey askıya alınmıştı sanki. Fizik tedavide düz çizgi üstünde yürümek gibi temel motor işlevlerinin pratiğini yaptım. Aldığım hasarın canımı sıkmasına izin vermemeyi kafaya koymuştum ama moralimin bozulduğu, altüst olduğum zamanlar da az değildi. Daha ne kadar yol katetmem gerektiğini bir yıl sonra beyzbol sahasına geri dönünce acı verici bir şekilde öğrendim.
Sayfa 4 - Pegasus Yayınları (Giriş: Benim Hikâyem)Kitabı okuyor
Mutluluk içimizde yaşanır, şahitlere ihtiyacı yoktur. Tolstoy’un Anna Karenina’sının ilk cümlesi şöyledir: “Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Buna yalnızca bir şey eklemek isterim ki, mutsuz aileler –ve bunların içinde öncelikle mutsuz karıkocalar– sorunları tek başlarına halledemezler. Ne kadar çok şahit olursa o kadar iyidir. Mutsuzluk hep arkadaş arar. Mutsuzluk sessizliğe katlanamaz – özellikle de yalnızken hüküm süren huzursuz edici sessizliklere katlanamaz.
Bir genç kız erdemini bir kere kaybederse onu bir daha geri alamaz; atılan tek bir yanlış adım onu sonsuz yıkıma götürebilir; genç kızın itibarı güzeldir ama çok da kırılgandır; bir genç kız erkeklere karşı ne kadar ihtiyatlı olda azdır.
İnsanlık için Hilafet'i kurun.
Yüreğin darlanacak... İşkenceler göreceksin, eziyetler göreceksin, canlardan olacaksın‼️ وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ "Yakin (ölüm) sana gelinceye dek Rabbine ibadet/kulluk et!" (15/Hicr, 99) Ama sana düşen; ölüm gelinceye kadar istikamet üzere kulluk yapmandır Daraldı yüreklerimiz.. Gazze geldiği zaman artık
Sence neden bu kadar çok kişi binlerce yıl önce yazılmış metinlere inanıyor? Ve neden bu metinlerin kaynağı ne kadar doğaüstü, kanıtlanamaz,beklenmedik ve eski olursa o kadar çok kişi inanıyor bunlara? “İnsanların teminata ihtiyacı vardır, başkalarının da zor zamanlardan sağ çıktığını bilmeye ihtiyacı vardır.
Sayfa 210Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.