Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Ancak ağaçlar için sadece maddi sebeplerden ötürü endişelenmemeliyiz, onları aynı zamanda bize sundukları küçük bilmeceler ve mucizeler için de önemsemeliyiz. Ağaçların kanopi örtüsünün altında günlük dramlar ve etkileyici aşk hikayeleri yaşanmaktadır. Doğanın ayakta kalan son parçası, yaşanacak maceralar ve keşfedilecek sırlarla birlikte kapımızın hemen önündedir. Kim bilir, belki bir gün ağaçların dili nihayet çözülecek ve bizlere daha fazla muhteşem hikaye için hammadde vereceklerdir. O zamana kadar, bir dahaki sefere ormanda yürüyüş yaptığınızda, hayal gücünüze tam kontrol verin; ne de olsa çoğu durumda, hayal ettiğiniz şey, gerçeklikten o kadar da uzak değildir!”
Algoritmanın bu konuda yararı dokunabilir. Herkes önceden izleyip gerçekten beğendiği filmleri söyler ve algoritma devasa istatiksel veritabanını baz alarak grup için en uygun filmi bulabilir. Maalesef insanların kendileri hakkındaki beyanları, bilindiği üzere, gerçek tercihlerini anlamak için son derece güvenilmez bir ölçüt olduğundan, böylesine üstünkörü bir algoritma kolayca yanlış yönlendirilebilir. Sık sık bir sürü insanın bir filmi şaheser diye övdüğünü duyar, kendimizi filmi izlemeye mecbur hisseder ve yarısında uyuyakalsak da kültürsüz görünmek istemediğimizden herkese ne kadar muhteşem olduğunu söyleriz.
Reklam
Sıradan kaygi # işleyebilir bir ilişki
Sıradan kaygı bazen gerçek dışıdır ama gerçek dışı kaygılar gelir ve gider zamanla fazlasan istikrarlı bir yapı olusturmazlar bir öğrenci bazen bir sınavla alakalı kaygı duyabilir ama her sınavı olduğunda başarısızlıktan dolayı okula bırakmayı düşünmez bir çalışan yıllık performans değerlendirmeklerinden endişe duyabilir ama patronuyla her bir
Vücudu hemen tepki verdi. Teni ateş gibi yanıyor, gözlerine inanamıyordu. Emin olmak için zinciri çıka- rıp kapıyı açtı ve Clay'in kapıda duran muhteşem gö- rüntüsünü beynine kazıdı. Clay kravatını gevşetmiş, gömleğinin yaka düğmesini açıyordu. Julia, onun boynuna sarılmak, dudaklarına yapış- mak ve onu gördüğüne ne kadar sevindiğini
Sayfa 275
Ortalama bir dünya vatandaşına iyilik ile kötülük hakkında söylenebilecek şeyler sınırlıdır. Çünkü herkes özünde iyidir, iyilik arzular ve iyiliği herkes için diler ancak dünyada bu kadar fazla iyiliğin sığabileceği bir alan yoktur. Kimse buraya bir şeyi hak ettiği veya başardığı için gelmediğine göre giderken de teslim edilecek bir depozito
"Dokunulmaya bayılıyorsun değil mi?" Clay soru sormamıştı, tamamen gerçeği söylüyordu. "Senin tarafından, evet. Ne olur, bana dokunma- ya devam et." Julia'nın sesi arzudan titriyordu. Eğer Clay ona şimdi dokunmazsa buharlaşacakmış gibi hissediyordu. "Dokunacağım ama senin bu kadar azdığını başkalarının görmesini
Sayfa 134
Reklam
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey- kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de- ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak, kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Sayfa 72
Farklı cinslerin ve farklı niteliklerin birbirine karşı kışkırtılması, bütün bu üstünlük iddiaları ve üstün olmama yakıştırmaları, insanlığın “taraflar”a bölünmüş olduğu ve bir tarafın diğer tarafı yenmek zorunda olduğu inancı, ya da bir kürsüye çıkıp da Müdür beyin elinden gösterişli bir kupa almanın müthiş bir önem arz etmesi, olsa olsa
Sayfa 136Kitabı okudu
"Barut, elbet yeniden keşfedilecek. Bunu hiçbir şey durduramaz; o bildik, eski hikâye defalarca tekrarlanacak. İnsan ırkı çoğalacak, erkekler savaşacak. Barut yüzünden milyonlarca insan ölecek ve ancak bu sayede, uzun zaman sonra, Ateş ve kanla yazılmış yeni bir uygarlık gelişecek. Ama bunun ne yararı var? Eski uygarlık nasıl çöküp gittiyse, yenisi de gidecek. Yeni inşa etmek belki elli bin yıl alacak fakat o da yok olacak. Her şey yok olur. Geriye sadece daima akış halindeki kozmik güç ve öz kalır ve onlar da devinip tepkimeye girerek, rahip, asker ve kraldan oluşan ve hiçbir zaman son bulmayan karakterleri meydana getirir. Geçmişteki tüm o çağların bilgeliği şu yumurcakların ağzından nasıl da dökülüveriyor. Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek, geri kalanlarsa, uygar devletin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğinin gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena halde acı çekecek. O mağaraya sakladığım kitapların hepsini yok etsem de aynısı olacak, ister korunsun ister yok edilsin, orada yazan eski hakikatler yeniden keşfedilecek, eski yalanlar da yeniden hayat bulacak ve kuşaktan kuşağa aktarılacak. Ama ne yararı var..."
Sayfa 76 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ne zaman ki 19. yüzyıl başında Jean-François Champollion hiyeroglifi çözdü, o zaman birdenbire üstümüze böyle bir gül çuvalı gibi o medeniyetin hare ve kokusu yığılmaya başladı. Hala bugün bile bu muhteşem sarhoşluğun altından kalkamıyoruz, her gün çarpıcı bilgiler öğreniyoruz.
Reklam
"İşte, şimdi beni yine tahrik ediyorsun," diye fısıl dadı. "Külot giymemiş olman iyi bir şey." "Öyle mi, nedenmiş?" Clay geriye çekilip etrafı kolaçan ettikten sonra ar- ka cebine uzandı. Etrafta kendileri gibi yemek yiyen birkaç kişi, barmen ve garson vardı. İçinde çok gizli bir şey varmışçasına elini yumruk
Sayfa 128
Yönetici olan oydu, kadındı. Özel- likle Clay'in muhteşem suratındaki ifadeleri izlerken, onu okşarken gözlerinin yukarı doğru kaymasından bunu daha iyi anlayabiliyordu. Bu sırada Clay, Julia'nın avucunun içinde ileri geri gidip geliyordu. Julia boşta kalan elini süveterine sonra da sütyeninin kenarına daldırarak daha önce oraya
Sayfa 94
Julia, dudakları nefis bir sırıtışla büküldü. "Verdiğim sözleri oldukça ciddiye alırım," dedi Clay, parmaklarının arasındaki külotu çevirip, onun ayaklarındaki tutuşunu sıkılaştırırken. İç çamaşırını sabit tuttu ve Julia'nın ağzının açılıp kalmasını, gözlerinin huşuyla kapanmasını izleyerek, onun lezzetli, kayganlığı boyunca
Sayfa 88
"Emin misin? Çünkü içini kendi aletime saklıyo- rum. Kendimi tutmam zor olacak, ama yapabilirim. Peki ya sen?" diye sordu bacaklarının arasına ateşli ve ıslak bir öpücük kondurarak. Julia inleyerek ileri geri hareket etmeye başladı. "Evet, dilin muhteşem şeyler yapıyor bana." "Benim yöntemimle yapmalısın Julia."
Sayfa 39
EFELYA / Oktay Chkotua Mehmet Binboğa Hocam, romanı bitirdim, ilk satırları okuduktan sonra da ifade ettiğim gibi muhteşem bir yapıt olmuş. Son derece akıcı, huzurlu, heyecanlı, eğitici ve mütevazı... Özellikle mütevazı diyorum, çünkü birçok yazar genelde sahip olduğu donanımı okuyucuya çok rahatsız edici bir tavırla aktarmaya çalışıyor maalesef; oysa sizin satırlarınızı okurken insan sanki kendi yazmış gibi bir hisse kapılıyor, bilmediklerini hiç rahatsızlık duymadan, hatta farkına bile varmadan, yorulmadan öğreniyor. Bu anlamda üslubunuz harika ve müthiş bir birikiminiz olduğu o kadar açık görülüyor ki... Yalnız bir ara Soçi'ye doğru uzanınca "Aman, Efelya galiba Abhazya'ya da geçecek ve dağların zirvesindeki dünya cenneti Ritza Gölü kıyısında göle adını veren güzeller güzeli talihsiz Ritza ve Abhaz su perisi Dzızlan ile sere serpe güneşlenip sohbet edecek." diye düşünmüştüm, hevesim kursağımda kaldı... Neyse, bakarsınız devamı gelir ve o da olur... Bu arada unutmadan Çelik'in acı hikayesi de içime öyle bir oturdu ki sormayın... Velhasıl sizi tanıdığım ve bu harika romanı okuduğum için ne kadar mutluyum anlatamam... Aslında duygularımı daha uzun ifade etmek isterdim ama bir süredir covid-19 belası ile mücadele halindeyim ve yorgunum, bu yüzden şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum, selam ve sevgiler Hocam...
983 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.