Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaklaşık 2500 yıl önce, bugünkü Nepal’de, Himalayların eteklerinde muhteşem bir sarayda yaşayan kralın bir oğlu olacakmış. Kralın bir fikri varmış: Çocuğu kusursuz yetiştirecekmiş. Çocuk bir an bile ıstırap çekmesin istiyormuş, her ihtiyacı, arzusu hemen yerine getirilecekmiş. Kral sarayın çevresine yüksek duvarlar ördürerek prensin dış dünyayı
Homo duplex!
- Eğer bu manzara bana gelmediyse -ki bunu düşünmek saçma olur- demek ben ona gittim. Eğer yatağımda uyurken buraya geldiysem, bu olay bedenimle iç varlığımın birbirinden bütünüyle ayrılması demek değil midir? Bu bize ruhun da bir tür devinim yeteneği olduğunu ya da bedenin deviniminden doğan sonuçlara benzer sonuçlar elde edebildiğini göstermez
Reklam
_Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Üzülme, kızma, sadece anla. İnsanlara kahkahalarla gülmek ya da nefret duymak yerine onları anlamak için çaba sarf ettim. _Tutkulardan kurtulup özgürleşmek için, eylemlerimizin gerçek nedenlerini anlamalıyız. Anlamak, onları dönüştürür. _Aklın kılavuzluğunda yaşayan insan başkasının kendisine olan nefretine,
İnsan yaşamı Dünya'daki fiziksel koşullara çok duyarlıdır. Eğer atmosfer, elektromanyetik spektrumun görülebilir bölgesindeki ışığa geçirgen olmasaydı ve güneş bu bölgeye ışık sağlamasaydı gözlerimiz hiçbir işe yaramayacaktı. Ama bu, güneş ve Dünya'nın, insan gözleri ışığın görülebilir spektrumuna duyarlı olduğu için özellikle bu özelliklere sahip olarak tasarlandığı anlamına mı gelir? Bu önerme kulağa ne kadar saçma gelse de, bugün benzeri argümanların evrendeki akıllı tasarıma delil olarak sunulduğunu duyuyoruz. Elbette bu argümanlar tam olarak bu şekilde değil de kulağa bilimsel gelen bir dille cilalanmış olarak sunuluyor. Ama bu ince cila kazındığında ciladan da zayıf bir içerikle karşılaşıyoruz.
Homo Duplex
Eğer bu manzara bana gelmediyse -ki bunu düşünmek saçma olur- demek ben ona gittim. Eğer yatağımda uyurken buraya geldiysem, bu olay bedenimle iç varlığımın birbirinden bütünüyle ayrılması demek değil midir? Bu bize ruhun da bir tür devinim yeteneği olduğunu ya da bedenin deviniminden doğan sonuçlara benzer sonuçlar elde edebildiğini göstermez mi?
İş Bankası Kültür Yayınları - Çeviri: Oktay Rifat|Samih RifatKitabı okudu
Sokrates-öncesi Yunan felsefesinin en büyük iki filozofundan biri olan Parmenides’ in (M. ö . 540) felsefesini şu iki cümle ile özet­ leyebiliriz: ‘Varlık vardır; var olmayan var değildir’. Normal bir okuyucuya bu iki önerme, öznede söylenen şeyi yüklemde tek­ rar eden önermeler olarak açık bir biçimde doğru, fakat önemsiz, Katta anlamsız, çünkü
Reklam
Güzel bir hikaye :)
Yaklaşık 2500 yıl önce, bugünkü Nepal’de, Himalayaların eteklerinde muhteşem bir sarayda yaşayan kralın bir oğlu olacakmış. Kralın bir fikri varmış: Çocuğu kusursuz yetiştirecekmiş. Çocuk bir an bile ıstırap çekmesin istiyormuş,her ihtiyacı, arzusu hemen yerine getirilecekmiş. Kral sarayın çevresine yüksek duvarlar ördürerek prensin dış dünyayı
Aristo'dan bu yana Batı dünyası Aristo felsefesinin mantık ilkelerini izlemiştir. Bu mantık A, A'dır diyen özdeşlik yasası, (A, A olmayan değildir) çelişki yasası (A hem A, hem de A olmayan olamaz, ne A, ne de A olmayandır.) üçüncü şıkkın olmazlığı yasası temeli üzerinde otur- maktadır. Aristo görüşünü aşağıdaki cümlede açıkça
( Geliştirilmiş Eristik Diyalektik )
_Goethe: Cahillerle tartışırken akıllı kişi, gömülür boğazına kadar cehaletin içine. İzin vermeyin hiçbir zaman götürülmenize, haklı olmayan biçimde. _İlkeleri, kanıtları ve nesnel gerçekleri inkar edenlerle tartışamayız. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. _Bir bilge, cahillerle
İnsanoğlu, uğruna ölebilecek kadar savunacağı fikir ya da inancı seçerken çoğu kez mantığı bir ölçü olarak kullanmaz. Dünyanın en saçma düşüncesi bile kendisine milyonlarca taraftar bulabilir. Yeterince işlendiği takdirde bireylerin çoğunun ya da toplumların inanmayacağı, uğruna ölüp öldürmeyecekleri hiçbir düşünce ya da inanç yoktur. Bugün dünyada var olan veya tarihte büyük sayılarla anılan haçlı seferleri, yüzyıl savaşları, iki büyük dünya savaşı gibi savaşlara katılan insanların gerekçesi neydi? Kitlelere benimsetemeyeceğiniz hiçbir bir inanç yoktur. Bu konudaki olası bir başarısızlığın nedeni, benimsetilmesi planlanan inancın değeri ya da tutarlılığı değil, yapılan propagandanın şiddeti ve sürekliliğinde aranmalıdır. Dünyanın en bariz gerçeği bile yinelenen yalanlar karşısında yenik düşer. Bir önermenin etki gücü, ne kadar doğru olduğu ile değil ne kadar şiddetle yinelendiğiyle ilişkilidir. Dünyada yinelenen ve şiddetle zerk edilen önermeler doğrulardan çok yalanlardır. Doğru önerme, kanıta dayanması ya da nesnel gerçeklikle örtüşmesi gibi özellikleri nedeniyle dış bir destek olmadan da varlığını sürdürebilir. Oysa yalan, içeriğiyle ayakta duramayacağından mutlaka dış bir destekle sağlamlaştırılır ve yinelemelerle etkin kılınır. Yinelenmeyen doğrunun varlığını sürdürme şansı varken yinelenmeyen yalan için böyle bir ihtimal yoktur. Bu nedenle yalanın yinelenmesi ve şiddetle var edilmesi gerekir.
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.