Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ademoğlu!"
Bıçak sırtı gibi keskin bir bekleyişte gözü kapıda, kulağı ise sesteydi. ... Kız ya da oğlan! Önemli bir simgeydi bu iki kelime. ... Bebek erkek olursa eğlence devam edecek, kız olursa korkutucu bir sükut ortalığı saracaktı. Bu sebeble baba tedirgindi. ... Yerinde duramıyor. Sık sık avluya uzanıyor heyecan içinde dolanıyor. Erkek evlat müjdesi bekledikçe; kız olması ihtimali hoşuna gitmiyor. Bunun üzerine bir de alim Varaka' nın sözleri yok mu, zihninin odacıklarından hiç susmadan konuşuyor : " Bak şu Ademoğluna Huveylid ! Erkek çocuk ister ,yüce Rab ona firavun ruhlu bir baş belası verir. Erkek evlat ister Mevla ona Meryem gibi bir peygamber anası verir. Kul ikramı göremez. O sığ ve dar vadilerde dolaşmakta inat eder. Ne gariptir şu insan ! "
"Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir 'hasta adayı' dır. Bu sebeble dikkatli olun, 'hasta adaylarını' gerçek hastalar yapmayın."
Reklam
Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir “hasta adayıdır”. Bu sebeble dikkatli olun, “hasta adaylarını” gerçek hastalar yapmayın.
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir..
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir...
"Dünyanın en etkili gücü fikir, en etkili silahı sözdür unutma. Söz ağızdan bir kere çıktı mı sözün esiri olursun. 𝙕𝙞𝙠𝙧𝙞𝙣 𝙞𝙡𝙚 𝙛𝙞𝙠𝙧𝙞𝙣 𝙗𝙞𝙧 𝙯𝙖𝙣𝙣𝙚𝙙𝙚𝙧𝙡𝙚𝙧. Düşünmeden konuşma bu sebeble. Ne düşünüyorsan o söze dönüşsün ki kendine nazarın değmesin..."
Reklam
Kader, sebeble müsebbebe bir taalluku var. Yani şu müsebbeb, şu sebeble vukû'a gelecek. Öyle ise, denilmesin ki: "Mâdem filân adamın ölmesi, filân vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?" Suâl: Niçin denilmesin? Elcevab: Çünkü; kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle ta'yin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farzetsen, o vakit kaderin adem-i taallukunu farzediyorsun. O vakit ölmesini ne ile hükmedeceksin! Ya Cebrî gibi; sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyâhut Mu'tezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemâat'i bırakıp fırka-i dâlleye girersin. Öyle ise, biz ehl-i hak deriz ki: "Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce mechûl." Cebrî der: "Atmasaydı yine ölecekti." Mu'tezile der "Atmasaydı ölmeyecekti." Sözler
Ağızdan çıkan sözler dörde ayrılır: Birinci kısım, sırf zarardır. ikinci kısım, sırf menfaattir. Üçüncü kısım, kâr ve zarar karışıktır. Dördüncü kısım, ne kâr ne de zarardır. Sırf zarar olan sözlerden ve hattâ hem kârı, hem zararı olup da, kârı zararını karşılamayan sözlerden sükût etmenin lüzumu meydandadır. Ne kâr ne de zararı olmayan sözlere gelince, bunların kıymetli vakitleri öldürmeleri bakımından aynı hüsran ve zarardır. Bunlardan da kaçın- mak lazımdır. Görüldüğü gibi sözlerin dörtte üçü düştü. Kaldı dörtte biri, o da sırf menfaat olan sözlerdir ki, bunlarda da tehlike vardır. Çünkü buna da riyâ ve gösteriş gibi yapmacık sözler, gıybet ve nefsi tezkiye gibi fuzûlî sözler, gizli bir şekilde ve hiç farkında olmadan karışabilir. Bu sebeble inşân tehlikeye düşer.
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düsünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
31. LOKMAN SÛRESİ TEFSİRİ
Mekke'de inen Lokman sûresi, Kûfiyyûna göre 44 âyettir. Rahman, Rahim Allah 'ın Adıyla 1. Elif-Lâm-Mîm. 2. Bunlar {bâtıla karşı Allah tarafından muhkem kılınmış} hakim kitabın âyetleridir. 3. (Bunlar) ihsan edenler {yani, takva sahibi olan kimseler} için {dalâletten kurtaran} bir hidâyet ve {azabtan uzak tutan} bir rahmettir. Allah Teâlâ,
Sayfa 345 - işaret yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
MUTLAK OLANA NİSBETLE BİR KIYMET...
- "(...) İnsan düşüncesi de, kendi vasfıyla bir sınırda! Hayâl mayâl ürünü ne varsa, hepsi sadece MUTLAK olana nisbetle bir kıymet. MUTLAK yerine şu veya bu sebeble kabul edilmişlerin foyası, hayâl, fikir ve ilim faaliyeti içinde mutlaka ortaya çıkar: TARİHİ’ne bak!.."
Sayfa 158 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Sayfa 19 - İthakiKitabı okudu
"Madem filan adamın ölmesi filân vakitte mukadderdir. Cüzi ihtiyârıyla silah atan adamın ne kabahati var? Atmasaydı yine ölecekti" iddiasına cevap: Hak bu âlemde hikmetiyle, her müsebbebi bir sebebe bağlamıştır. Bu hakikat, "kaderin sebeble müsebbebe bir taallûk ettiği" şeklinde ifade edilmiştir. Meselâ, bir çocuk "müsebeb", anne ve babası ise "sebeb"dir. Cenâb Hak o çocuğun yaratılmasını o anne ve babadan takdir etmiştir. İşte Cebriye, sebeble müsebbebe ayrı birer kader tevehhüm etmekte, yâni ebeveyn ile çocuğu ayrı aynı nazara almaktadır. Bunun neticesi olarak, dünyaya gelmiş bulunan bir çocuk için, "madem ki onun kaderi dünyaya gelmektir. Ebeveyni olmasa da o çocuk dünyaya gelirdi" gibi hatalı bir fikre sapmaktadır. Mu'tezile ise sebeblere te'sir vererek "Ebeveyni olmasaydı o çocuk dünyaya gelmezdi" gibi yine bâtıl bir fikir ileri sürmektedir. Ehl-i Sünnet âlimleri, Kaderin sebeble müsebbebe bir baktığını ve sebeblerin yokluğu farkedildiğinde müsebbeb için bir şey söylenemeyeceğini ifade etmişlerdir...
" Müslüman ne sebeble olursa olsun evinin mahremini de sosyal medyaya servis etmemelidir. Ev, Müslümanlar için mahremiyetin ve özel hayatın kalesi dir "
Sayfa 111Kitabı okudu
201 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.