Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Yoksun olsan da sevdiğin görüntüden, kendini bırakma, kederli ruh; Ne biliyorsun geri dönmeyeceğini Daha iyi zamana ve daha mutlu günlere, Ya da yitirilen iyiliğe kavuşmayacağını insanın.”:::???
Sayfa 100
Örülü Duvarlar
Bu denli kısa bir mesafe varken İncecik bir duvar örülü sanki aramızda Ne zaman uzatsam hasret dolu ellerimi Göğün boşluğundan aşağı düşüyorum Bakmak istediğimde sana uzunca Ansızın gözlerimin ince perdesine Bir kara mil çekiliyor sanki Yakınlığını yaşarken başucumda Araya yabancı şehirler giriyor inadına Kısa mesafeler kilometrelere dönüyor
Reklam
Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım. Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu. Anlam aramayı da unutturuyordu aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımız gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı
Sayfa 214Kitabı okudu
artik ne mutlu ne de mutsuzum. her sey gecip gidiyor. bu zamana kadar yasadigim, soguk bir cehennemi andiran sozde "insan" dunyasinda tek gercek sey bu. her sey gecip gidiyor.
O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda, yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece hiç kimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti. İnsan bu yolda sakin sakin, çevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gerçekten hiç gerek yoktu, ne arkanızda sizi
Cananı buluncaya dek
"Ey can bülbülü, bu kafesin içinde ne zamana dek bu yalnızlıkta tek kalacaksın?"
Sayfa 30 - Turkuvaz Yayınları
Reklam
Yalnızlığı ne kadar geniş bir alana yayarsan yay, ne kadar uzak bir zamana ertelersen ertele, acısı ve ağırlığı azalmıyor. Çünkü insan, yüreğini göğüs kafesinde yapayalnız taşıyor.
Sayfa 31
Ama ne zamana kadar böyle sürecek bu hayat, ne zaman gün yüzü göreceğiz?
Bazen beklersin ... Tek tek her şey olur ama bir olmayınca zevk olmaz . Ta ki her şey tam sen eksik olmayana kadar . Hayat bu kadar zor bu kadar da kısa ... Senin ise ne yorulmaya ne dinlenmeye ne de duraklamaya asla zamanın olmamalı . Olunca yaşında durumunda ne var derler . Oysa herkes şahsına münhasırdır. Ve herkes birbiri ile aynı yaşta değildir . Ayni duygulara sahip değildir. Şimdi en güzeli ne ? Yaşa zamana bakmadan herkesi olduğu gibi kabul etmek . Sevmek , gülmek , gulumsemek, var olan ile mutlu olmak 😍 çok yorgunum kaptan be.... İyi geceler diyelim de bitsin bu muhabbet.
Onların kötülüğü yüzünden, çıkardık­ları nifak ve fe sat yüzünden, biz yoksullar kendi aramızda parça parça olduk, bölün­dük. Taçlarını, tahtlarını daha iyi korumak, daha zahmetsiz yaşamak ve yönetmek için Dürzileri Araplara karşı silahlandırdılar, Şiileri Sünnilere karşı silahlandırdılar; yeri geldi Muhammedilerin yanında gözüküp İsevilere karşı ayrımcılık yaptılar; yeri gel­di, İsevileri kayırıp Muhammedileri dışla­dılar. Ne zamana kadar öldürmeye devam edecek kardeş kardeşi, annesinin kucağında? Ne zamana kadar Haç'la Hilal birbi­rine düşman iki geleneği temsil edecek, ikisi de Tanrı'ya inanan bu toplulukların gözünde?
Reklam
Bir zamanlar kendisi de bu hayat için atalarının kökleşmiş zihniyetine uyarak ne alaycı gençlik cevherleri yumurtlamış, aslına bakılırsa, bu hayat onlarınkine ne kadar çok benzemişti! O da görevini yapmış, o da onların pek çoğu gibi bir asker ve savaşçı olmuştu. Çünkü sanat da bir savaş -insanı çabuk çürüğe çıkaran yıpratıcı bir savaş- değil miydi? Bir nefis eğitimi hayatı, bir kudretin üstüne çıkma ihtiyacı, haşin, azimli ve feragatli bir hayat! Ince ve zamana uygun bir kahramanlığın sembolü olan bu hayat herhalde mert denmeyi, cesur denmeyi hak etmişti.
Abide hanımlar
İbni A'la es-Sâdî buyurdu: "Benim bir amcam kızı vardı. Ona Büreyde adı veriliyordu. İbâdete dalıyor, Kur'ânı çokça okuyordu. Ne zaman ki, ateşten bahseden bir âyet okursa ağlardı. Durmadan iki gözü kör oluncaya kadar ağladı. Bu- nun üzerine amcazadeleri dediler ki: Gelin şu kadıncağıza varalım! Çok ağladığı için onu kınayalım! Böylece kadının huzuruna vardık ve dedik ki: - Ey Büreyde! Nasıl sabahladın? Cevab olarak dedi ki: - Biz garib bir yerde çadır kuran misafirler olarak sabah- ladık. Bekliyoruz!... Ne zaman çağıracağız ki, icabet edelim! Bu sözler üzerine ona dedik ki: - Bu ağlamak ne zamana kadar devam edecektir? Hål- buki iki gözün ağlamaktan kör oldu? - Eğer gözlerim için Allah katında hayır varsa, dünyada onlardan giden onlara zarar vermez. Eğer Allah katında on- lar için şer varsa, ağlamak, gelecekte, bundan daha uzununu -konların şerrine ekleyecektir. Sonra yüzünü bizden çevirdi. Bu manzara karşısında ge- lenler: - Haydi gidelim! Allah'a yemin olsun, bu kadıncağız bi- zim içinde bulunduğumuz halden başka bir hâl içinde bu- lunuyor! dediler."
260 syf.
·
Puan vermedi
Selam kitapsever dostlarım 🩵 Nasılsınız? Umarım keyifler yerindedir. Bende keyifler yerinde gibi gibi. Uzun mu uzun bir hastalık sonrasında sizlerle okumuş olduğum kitap yorumu ile geldim. İçimdeki Kenan Ülkesi/
Yusef Masadow
Yusef Masadow
kaleminden bir eser ile karşınızdayım. Kitabı açtığımda yazarımızın yazmış olduğu o notu es geçmeyeceğim ve buradan teşekkürlerimi ileteceğim. Yazarların böyle güzel notlar bırakması çok ince bir düşünce bana göre. Kitaba gelecek olursak kitap benim için çok ağır ilerledi ve sanırım elimde birazcık süründürmüş olabilirim. Akıp giden o kitaplardan değil, birazcık sindire sindire okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Üzerinde her ne kadar roman yazsada benim için şiirsel bir anlatımı vardı. İç dünyaya dönüş, sorgulama vardı. Yazarın tüm hayatını konu edinmiş. Yabancı kelime ağırlıklıydı ve telefondan çok fazla baktım kelimelerin anlamlarına. Zamana yayarak okumayı seviyorsanız evet okuyabilirsiniz, akıcı olmadığını bir kez daha dile getireyim.
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202429 okunma
" 'Seni seviyorum,' dedi. Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım. Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu. Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp haya­tı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşe­cekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devi­nen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Ya­kalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bı­rakmaktı. Ben de bıraktım. Evrendeki her şeyi bıraktım."
Sayfa 252
Açık zamana, anlamlı sürüklenmelere, düş kurma zamanına sahip olmanın önemini ne kadar vurgulasam azdır. Buna sahip olmayan insanların günbegün acı çektiğini, kendileri ve başkaları için sorunlar yarattığını görüyorum. Hepimizin dalıp gitmek için zamana ihtiyacı vardır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.