Nietzsche'nin yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı v parmağını havada salladı. "Kesinlikle! İşte şimdi söylediniz! Sorun tam olarak da bu! Peki neden büyüme yok? Neden daha değerli düşünceler yok? Dün, bu yabancı düşüncelerle meşgul olmasanız ne düşünüyor olurdunuz diye sorduğum da kastettiğim şey buydu. Lütfen arkanıza yaslanın, gözleri- nizi kapayın ve benimle şu düşünce egzersizini deneyin
Bir dağın zirvesinde birbirimizden uzakta duralım ve . birlikte gözlem yapalım. Orada, uzakta, bir adam görüyoruz, zeki ve duyarlı bir adam. Onu izleyelim. Belki de varlığının dehşetine bir zamanlar bakıp çok fazla şey görmüştür! Bel- ki zamanın ezerek öğüten pençeleriyle karşılaşmıştır ya da kendi önemsizliğiyle -bir zerreden başka bir şey olmayan kendisiyle- ya da hayatın geçici ve ihtimallerden oluşuyor olmasıyla. Şehvetin korkuyu yatıştırdığını öğrendiği güne kadar korkusu ham ve dehşetliydi. O yüzden şehveti zihni- ne buyur etti ve acımasız bir rakip olan şehvet, çok geçmeden diğer düşünceleri gölgede bıraktı. Ama şehvet düşünmez, sadece arzular ve hatırlar. Böylece adam sakat Bertha'yı şehvetle hatırlamaya başladı. Artık uzaklara bakmıyor, za- manını Bertha'nın parmaklarını, dudaklarını nasıl hareket ettirdiği, nasıl soyunduğu, nasıl tekleyerek konuştuğu, nasıl aksayarak yürüdüğü gibi mucizeleri hatırlamakla geçirmeye başladi.