Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
Reklam
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
İnsan ve Sembolleri - Arketipler
_Rüyanızda şeytanla mücadele ettiğinizi gördüğünüzde fark edeceksinizdir ki mücadele ettiğiniz yalnızca kendinizdir. Düşünü gördüğümüz kimse, İçimizdeki diğer yandır. Tanrım şükürler olsun ki beni böyle yaratmamışsın. Düş, düşü gören kişiye değil, bir topluluğa, halka, insanların tümüne aittir. Gelecekteki kişiliğimiz çok önceden oradadır ama
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
sorun şu ki Tanrım, gömleğim önden yırtıldı. gömleğim önden yırtıldı ve artık hiç kimseye masumiyetimi ispat edemiyorum. bu bir kaza sadece ve sonucu değiştirmiyor. kuyuda saklanıyorum uzun yıllardır. gelip geçen kervanlardan saklıyorum kendimi. esir olmak korkusu, pazarlarda satılmak korkusu yapışıyor boğazıma. kendi karanlığımda boğulmayı
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Otele döndüğümüzde küçük bir paket verdiler bana. Odaya çıkar çıkmaz heyecanla açtım. Küçük bir el aynası çıktı içinden. Altın yaldızlı, işlemeli ama çok eski bir aynaydı. Aynasının kenarlarından sırları dökülmüştü. Çok güzeldi. Onunla birlikte bir mektup bırakılmıştı: "Oradan oraya giderken insan hayatı düşünüyor. Çocukluğunu, nereden nereye geldiğini, unuttuğu anları.... Büyüdüğünü, yaşlandığını hissediyor. Çocukken küçücük şeyler bize ne büyük mutluluk verirdi. Şimdi istediğimizi yapmak elimizde ama her nedense bizi mutlu eden şeyler gittikçe azalıyor. İşte suların içine batacağı söylenen bir kente tepeden bakarak yenen bir yemek, bir kadının söylediği unutulmaz şarkılar, hiç beklenmedik karşılaşmalar... Tanımadığın bir sokakta yürürken birdenbire onun da yanında olmasını istediğin, içinin ürperdiği kısacık bir an... Bir yerlerden istemsiz çıkıp geliveren bir yüzün, tutmak istesen de silinip gittiği o kısacık an... Bir yandan bunlar, insanın kendi kendine kaldığı, trenin camlarından yabancı hayatların akıp gittiği, geride kaldığı bir anda uzaklara giderken aynı anda kendi içine, kendi geçmişine yaptığı yolculuğun silik, tarifsiz duygusu, öte yandan sorumluluklar, görevler, bekleyenler... Gördüğüm ne varsa hayalimde senin yanına koyuyorum, senin üstüne giydiriyorum, senin eline alıp baktığını düşünüyorum, senin dokunmanı istiyorum... Bu küçük aynaya baktım ama kendimi değil, senin yüzünü gördüm içinde... Kendinize iyi bakın küçükhanım..."
Sayfa 172Kitabı okudu
Fırçadaki son şiir
Hanife Mert Hanım'ın 412 sayfadan oluşan #FırçadakiSonŞiir eserini #okudum. Kitabı elime aldığımda Orhan Veli Kanık'ın hayatını konu alan bir yapıt olarak okumaya başladım, sayfalar ilerledikçe kendimi edebiyat dünyasının içinde gördüm. Bunu bir benzetme ile ifade etmek isterim. Bir arkadaşınız sizi yemeğe davet eder. Siz
yükdüşüm.
yüklüyorum kendimi bilmiyorum bilmediklerim neremde sezdiklerimin peşindeyim hissettiklerimin belli aralarla gözlerime düşen çok tanıdık ve yabancı çakım hızı görüntülerin kesik kopuk duyduğum çok kanallı seslerin kâtibiyim
sorun şu ki Tanrım, gömleğim önden yırtıldı. gömleğim önden yırtıldı ve artık hiç kimseye masumiyetimi ispat edemiyorum. bu bir kaza sadece ve sonucu değiştirmiyor. kuyuda saklanıyorum uzun yıllardır. gelip geçen kervanlardan saklıyorum kendimi. esir olmak korkusu, pazarlarda satılmak korkusu yapışıyor boğazıma. kendi karanlığımda boğulmayı
Sayfa 127
Reklam
Av. Bekir Berk Mehmet Cemal Çiftçigüzeli 1960 YILININ karlı bir ocak ayında Gaziantep kitapçılarında, okunacak bir eser arıyordum. Ortamektep son sınıf talebisiydim. Kilis’e götüreceğim eser, kimsede olmamalıydı! O yıllarda bütün arkadaşlarım bir edebiyat arayışı içine girmişti. Bunda öğretmenlerimizin de payı büyüktü. O günün modası olan ve
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.