Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Her bir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var. " Risale-i Nur
Abdestsiz Namaz kıldıran İmam...Yaşayanın dilinden bizzat anlatım: Yaklaşık 20 sene önceydi. Namaz kılmak için genellikle mahallemizdeki camiye giderdik. Camiimizin imamı da Şeyh Hadi isimli, mahalleli tarafından sayılıp sevilen,güvenilen bir zattı.Günlerden bir gün akşam namazı kılmak üzere camiye biraz erken gitmiştim abdest almak için aşagı
Reklam
48 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sağ gösterip sağ vuran, aldatmayan dergi
İzdiham Dergisi
İzdiham Dergisi
, 50. kez çıkmaya hazırlanırken 49. sayının üstünden şöyle bir geçmek iyi olacak. "Bunaldık Ya Resulallah" niyazını kapağa taşıyan İzdiham, olana bitene kayıtsız kalmayacağını da ilan etmiş oluyor. Arka kapakta da aşkın kötü bir şey olmadığı ama her an kötülük
İzdiham - Sayı 49 (Haziran-Temmuz 2021)
İzdiham - Sayı 49 (Haziran-Temmuz 2021)İzdiham Dergisi · İzdiham Dergisi · 2021391 okunma
194 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Daha Anlamlı Bir Okuma
Dünyada bir "misafir" gibi durmak, hayatın içinden " bir yolcu gibi" geçip gitmek nasıl olabilir? Güneşi ve gölgeyi birlikte kucaklayarak, iyi ve kötü günde "bu da geçer" diyerek.  (Akasya ve Mandolin) Bir süre önce Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca yaptığı açıklamada "Gençler Mustafa Kutlu, Tolstoy" okusun
Akasya ve Mandolin
Akasya ve MandolinMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 2012659 okunma
Bir yar ki şehri Amed olsun Dili zaza olsun Muhabbeti Risale-i Nur olsun Davası hak olsun Daha ne olsun
349 syf.
·
Puan vermedi
"Gel desem döner mi sanki Aşkımızla dolu günler Ayrılıklar, dargınlıklar geçiyor yazık ömürler Dön desem döner mi sanki Aşkımızla dolu günler Ayrılıklar, dargınlıklar geçiyor yazık ömürler" Zaman su misali akıp giderken sanki hiç ayrılık yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ömür geçiyor ama biz bilsekte geçip gittiğini anlamamazlıktan geliyoruz. Sevdiğimize belki son defa sarılıyoruz ama yine de kırıp dökmeye devam ediyoruz. Çünkü hayatın bize nasıl bir son hazırladığını bilmiyoruz. Oysa sevgiyle sarılmak varken böyle kırgınlıklara ne gerek var... Düşüncelerim bu şekilde olduğundan başlarda Emre 'ye aşırı kızdım. Hatta öyle bir kızdım ki baya baya söylendim. Sonra kendimi kitaba derinden kaptırıp bazı şeyleri idrak edince ağlamaktan helak oldum. Sanırım bu kadar duygulanmama şarkılarda sebep oldu. Çünkü Hüzünlü Şarkılar Şehri'nin sokaklarında kaybolduğum zaman yine şarkılar ruhumun rehberi olup benliğimi sarıp sarmaladı. Ayrıca "Zaman her şeyin ilacı mıdır?" diye sormaktan kendimi alamadım. Nedense ilacı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü geçtiğini sandığımız şeyler bile zamanla geçmiyor. Sadece acısı, hayatın telaşına kapıldığımız zaman hafifliyor. Ama kalbimizde hep bir yara kalıyor. "Mazi kalbimde bir yaradır Bahtım saçlarımdan karadır Beni zaman zaman ağlatan İşte bu hazin hatıradır" *** Yazara not; Sevgili yazarım böyle bir sonla bu kitap nasıl biter? Ben devam kitabını nasıl bekleyeceğim? Malum bizimkilerin aşkına doyum olmuyor. ***
Ve Şarkılar Ölümü Çağırır
Ve Şarkılar Ölümü ÇağırırM. Dilek Kızmaz · Fihrist Kitap · 202242 okunma
Reklam
Her kışın bir baharı, her gecenin bir gündüzü vardır.
Bediüzzaman Said Nursî adındaki bilge bir gönül adamı, İstanbul’dan Van’a giderken iki öğrencisi ile birlikte bugünkü Gürcistan’ın baş şehri olan Tiflis’e uğrar. Tiflis o tarihlerde Müslüman Türkleri sindirme politikası uygulayan Rus devletinin önemli bir şehridir. Said Nursi bir ikindi vaktinde, Tiflis’te, Şeyh Sanan tepesine çıkmış etrafı izlerken, yanına bir Rus polisi gelir. -Neden böyle etrafa dikkatle bakıyorsun, diye sorar. Said Nursi de kararlı ve keskin ifadelerle: -Medresemin (okulumun) planını yapıyorum, der. Bir anda şaşıran Rus polis: -Nerelisin, diye müdahele eder, alaycı bir tavırla. -Bitlisliyim. -İyi de burası Tiflis’tir, sen yanlış yerde hayal kuruyorsun. Said Nursi o etkileyici bakışlarını Rus polisine çevirir. -Sen bilmez misin ki Tiflis, Bitlis kardeştir. Bu çıkış karşısında Rus polisi daha da şaşırır. -O ne demek? Said Nursi geleceği keşfeden o güçlü hisleriyle tek tek anlatmaya başlar: -Asya’da, İslam aleminde, üç nur birbiri arkasında parlamaya başlayacaktır. Sizde de üç karanlık birbirini takip edecektir. Sizin şu baskıcı ve despot rejiminiz yıkılacak, ben de gelip buraya medresemi (okulumu) yapacağım...
160 syf.
9/10 puan verdi
Ben imkansız aşklar için yaratılmışım. Ne kavuşmayı bilirim, ne unutmayı.. Kitabın her bir cümlesine kafamda sevgili Erol Evginin o buğulu sesi ile seslendirdiği bu şarkı eşlik etti. Çünkü tam da bu sözlere uygun bir kavuşamayan bir çifti okuyoruz kitapta. Değirmencinin oğlu Johannes ve aristokrat bir aileye mensup Victoria... 14 yaşından beri birbirlerine sevdalı bu iki ruh bir türlü dillerinden ve gerçeklerden sebep bir araya gelemezler. Aşkı kalbine, ömrüne sığmayan Johannes daha fazla dayanamaz ve yaşadığı şehri terk eder. Ama bu aşk o kadar büyüktür ki, derin duyguları ruhunu ele geçirir ve Johannes'ın şair hatta yazar eder. Hislerinin kaleme akışı ise anlatılmaz bir tat içerir... Bir masal okudum sanki. Her an bir bekleyiş, duygu yoğunluğu, bir parça umut, çokça hüzün ve bir o kadarda aşk. Bende bu aşkın şahidiyim artık. Onlarla yaşadım, gördüm.Yazar anlatmak istediği tüm duyguları bire bir hissettirdi bana diyebilirim.Kitabı elime aldığımda inanın beklediğim bu değildi. Yer yer gözyaşlarımı tutamadığımı ve deli gibi sonunu değiştirmek istediğimi de itiraf etmiş olayım. Gerçekçi ama bir okadar da acı. Sanırım kitabın her bir kelamı mihenk taşı gibiydi. Neresini değişsem eğreti duracaktı biliyorum. Yazar kesinlikle artık favorilerimden biri diyebilirim. Elimde bolca altı çizili satır,hüzün ve gözyaşı var. Uzun süre bu hislerle kalacak gibiyim. Daha ne diyeyim dostlarım bu şahane kitabı okuyup, okutturun.
Victoria
VictoriaKnut Hamsun · Olimpos Yayınları · 20231,014 okunma
Bir anda, şak diye yere kapaklanıverdim. Dizlerim ve avuç içlerim acıyla sızlarken Poyraz’ın “Çarpıldın işte.” dediğini işittim. Pis Gargamel. Yine de eğilip yerden kalkmama yardım edecek kadar insanlık vardı içinde. Kollarımdan tuttu ve yavaşça doğrulmama yardım etti. “İyi misin?” Değildim. Hem dizlerim hem de gururum o kadar incinmişti ki dolan gözlerimi karşımdaki kara kalpli adamdan saklayabilmek için yere bakıyordum. Buna rağmen “İyiyim.” dedim. “Küçük bir kaza.” “Çalışanlarıma uyuşturucu vermenin ilahi karşılığı.” diye düzeltti Poyraz. “Ha ha.” Cansız bir gülüş taklidi yapmayı denedim ama sesim zannettiğimden daha ağlamaklı çıktı. “Ben kimseyi uyuşturmadım.” Ben nasıl inatla başımı kaldırıp ona bakmıyorsam Poyraz da inatla beni bırakıp uzaklaşmıyordu. “Böyle inkâr etmeye devam edersen çatına bir yıldırım düşecek.” “Ben sadece kibar bir komşu olarak çalışanlarına ikramda bulundum.” “Bütün mahalleyi seller basacak senin yüzünden.” “Sen karanlık adamsın ya, herkesi kendin gibi zannediyorsun.” “Bütün şehri zelzeleler alacak.” “Oysa ben gayet kendi hâlinde, aklı başında bir kadıncağızım.” “Alev alev yanacak buralar.” Muhabbetin nasıl bu kıvama geldiğini bilmiyordum ama gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken nihayet başımı kaldırıp ona baktım. “İtfaiyeyi çağır o zaman.”
bu şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm hakikatının elbette hayattan ziyade bir istediği var. (Şualar 369.sh - Risale-i Nur)
Reklam
“Evet, bu şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm hakikati, elbette hayattan ziyade bir istediği var. Ve onun idamından kurtulmak çaresi, insanların her meselesinin fevkinde en büyük ve en ehemmiyetli ve en lüzumlu bir ihtiyac‑ı zarurî ve kat’îsidir.” Risale-i Nur-Hizmet Rehberi/262
yürürüm deli gibi yürürüm
Bir şehri tanımak isterseniz onu yaya dolaşacaksınız. Vaktiniz geniş olacak, her yapıya, ağaca, bahçeye, çeşmeye, sokağa, mezara, türbeye, camiye gereken ilgiyi göstereceksiniz.
İlber Hoca der ki:
Bir şehri tanımak isterseniz onu yaya dolaşacaksınız.
Bir şehri tanımak isterseniz onu yaya dolaşacaksınız. Vaktiniz geniş olacak, her yapıya, ağaca, bahçeye, çeşmeye, sokağa, mezara, türbeye, camiye gereken ilgiyi göstereceksiniz. Mümkünse bir rehberiniz olacak. O anlatacak siz dinleyeceksiniz.
Sayfa 155 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
688 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Dirilişin yaşandığı topraklarda,boğazın keskin manzarasına bakarak,106 yıl sonra hala o kahramanların soluduğu havayı soluyarak bu eseri okumaktan hiç sıkılmayacağım.Bu kaçıncı devirişim bilmiyorum. Çanakkale bir başkadır.Çanakkale'de doğup büyümek çok başkadır.Her Çanakkale'li 18 Mart sabahı ayrı duygularla sarılmış olarak uyanır.Gönlü ağlar,boğaza bir dua yollar,abdestsiz toprağa basmaya utanır.Baharda Gelibolu'da topraktan fışkıran gelinciklerde 'Mehmet'leri görür,hatta bazen hayal ettikleri gibi yaşamadığı için utanır.Anadolu toprağı da bu küçücük şehri başka türlü sever.Her yıl ziyarete gelen misafirlerimizi görerek söylüyorum. Her tarih kitabında Çanakkale'yi mutlaka görürsünüz.Ancak böyle bir anlatımı hiç bir yerde bulamazsınız.Yalansız,abartısız,belgelere dayanan muhteşem bir eser.Çanakkale Savaşlarını bize dakika dakika yaşatan,bunu yapabilmek için yıllarca araştıran,emek harcayan Turgut Özakman nur içinde yatsın,toprak onu incitmesin. Çanakkale'ye turlarla geldiğinizde bir rehber mutlaka can alıcı olayları anlatacaktır.Tabii ne kadar doğru ne kadar gerçeğe yakın anlatacak orası muamma...Ne rehberler gördüm insanların duygularını sömürüp,burada canını veren kahramanlara haksızlık eden.İşte bu sebeple benim size önerim şu olacak,bu kitabı okumadan,Çanakkale coğrafyasını inceleyip anlamadan ziyarete gelmeyin.Burada yaşananları doğru anlamak o kahramanlara borcumuz.Bilerek gelirseniz gözleriniz başka görecektir. Diriliş 1915'i ve devam kitaplarını ( Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet Türk Mucizesi) her Türk evladı mutlaka ama mutlaka okumalı.Şiddetle tavsiye ediyorum.
Diriliş
Diriliş
Turgut Özakman
Turgut Özakman
Diriliş
DirilişTurgut Özakman · Bilgi Yayınevi · 20145,2bin okunma
408 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.