Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kim bilir kaç kez bir daha uyanmamayı dileyerek, hatta bunu umut ederek yatağıma yatmışımdır. Durum böyleyken sabah gözlerimi açıp da güneşi gördüğümde üzülüyorum. Ne olurdu deli huysuz bir adam olsaydım da suçu havaya, insanlara ya da düzgün gitmeyen işlere atsaydım. O zaman belki bu dert, bu sıkıntı böyle tüm ağırlığıyla üzerine yüklenmezdi. Suçun yalnızca bende olduğunu anlıyorum. Suç diyorum ama niye suç olsun ki? Bugün benim içimde azap kaynağı olan duyguların yerinde, bir zamanlar heyecanlı bir güvenin mayası yok muydu? Bir zamanlar bitmeyen bir coşkuyla sevgi yolunda koşarak attığım her adımda kendime yeni bir cennet yaratan ve sevgisiyle dünyaları kucaklayacak bir kalp taşıyan ben değil miydim? Peki, o kalbe bugün ne oldu? O kalp artık öldü! Onda artık hiçbir sevinc yeşermez. Gözyaşlarım kurudu, rahatlatıcı gözyaşlarının artık dindiremediği tatlı çarpıntılarım durdu ve kederlerin alnımda derin kırışıklıklar oluşturdu. Bilsen ne kadar acı çekiyorum! Çünkü bana hayat tadını veren, bana çevremde başka dünyalar gösteren o duygu yitti, silindi."
Kimi zaman kendimi bütünüyle işe yaramaz biri gibi hissediyor ve umutsuzluğa kapılıyorum. Özellikle bana iyiliği dokunan, ilgi gösteren ve seven insanları hayal kırıklığına uğrattığımda, "Etrafımdakileri mutsuzluğa sürükleyen bir insan kadar lüzumsuz biri olabilir mi? Başkalarını incitmek dışında bir şey bilmiyor muyum? Ben o kadarlık bir insan mıyım?" diye sorguluyorum ve kalbim parçalara bölünüyor. Bu kalp kırıklığının ardından sadece sıradan bir insan olduğum sonucuna ulaşıyorum. Ne kadar çaba sarf edip ilerlemeye çalışırsam çalışıyım, en nihayetinde vardığım nokta yalnızca alelade bir insan olduğum gerçeğini haykırıyor. Sıradan insan türüne ait olan benim, kaçınılmaz olarak başkalarını üzüp canını acıttığımı, kahkahayı paylaştığım gibi acıyı da paylaşmaktan başka seçeneğim olmadığını gösteriyor.
Sayfa 84 - Athica YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bu kadar tatlı bir öpüş konduramaz güneşin altın ışınları Gonca gülün üstündeki sabahın ilk çiy damlalarına. Senin gözlerinin aydınlığı vurdukça günün taze ışınlarına Yanaklarımdan akar gider çiy taneleri gecelerin kuytularına. Derinlerin saydam göğsünden görünen gümüş ay, Soluk kalır gözlerinin o görkemli ışıltısı yanında, O güzel yüzün bana ışık verir gözyaşlarımın arasında, Pırıl pırıl parlarsın gözyaşlarımın her damlasında. Gözyaşlarımın her damlası seni taşıyor benliğime Sen geçiyorsun kalp ağrılarımın üzerinden zaferle. İyi bak içimde sel gibi taşan gözyaşlarıma Benim acılarımdan doğuyor senin görkemli parlaklığın."
Salman gecenin örtülerinde benim için hüzünlenme Göçenlerin boğazında düğümlenip patlar hüzün Sevincimizin gün batınımda hüzünlenme Arzu ve sevgiyle geçip gideceksin Vedaların gözyaşları ve yolcunun söylenmesi Yatanın zerresinden yüksekleri istedi Ey kutsal toprağım ve çırpınan acım
Sayfa 38 - E-KitapKitabı okuyor
Tezimi çok büyük zorluklarla bitirdim. Ömrümün bilmem kaçta kaçı gitti. Öyle bir sinir savaşı vardı ki ortalıkta, anlatılır gibi değil. O zaman kalp sektesinden gitmediğime, kanser olmadığıma çok şaşırıyor, nice sağlam bünyem varmış diyorum. Neler yaşadınız? Neler, neler! Bir mühlet verilmişti, o sürede tezini teslim edeceksin dediler. Ettin
"Her adamın hayatta bir bağı, onu yaşatan, ona iş gördüren bir hayat zembereği vardır. Benim için o zemberek, o bağ sensin ve her vakit sen olacaksın, seni nasıl severim bilsen."
Sayfa 93 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aramızda görünüşte belki de uzun bir ömür mesafesi var. Fakat kalp yolları o kadar karışıktır ki umulmayan zamanda ve beklenmeyen bir köşede iki gönül karşılaşıverir. İşte benim sana tesadüfüm böyle oldu.
Sayfa 132 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Havva ismi de son derece önemlidir. Onun anlamı kalptir. Âdem toprak demektir ve Havva ise kalp demektir. Tanrı Âdem'e her şeye ad vermesini söyledi, bunun üzerine de o her şeye ad verdi. Havva'ya isim vermeye geldiğinde basitçe, 'O benim kalbimdir, Havva' dedi yüksek sesle.
Ey Rabb-i Rahîm'im ve ey Hâlık-ı Kerîm'im! Benim sû-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalalet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalp ve hacaletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede göre göre gayet süratle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbap ve akran ve akaribim gibi kabir kapısına yanaşıyorum. O kabir, bu dâr-ı fâniden firak-ı ebedî ile ebedü'l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve meftun olduğum şu dâr-ı dünya da kat'î bir yakîn ile anladım ki hēliktir gider ve fânidir ölür. Ve bilmüşahede içindeki mevcudat dahi birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmareyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse yüz tokat vurur.
“Bu aşk yalnızca benim aşkım. Ve hiçbir zaman onun ve benim ortak aşkı olmayacak. Ben bunu kabullendim. Ona itiraf etsem bile ne olacak ki? Onun kalbinde hâlâ başka biri var ve o kalp yaralı. Şu an onu sevdiğimi öğrenmesi onun sevgiye en muhtaç olduğu andan yararlanmamdan başka bir şey olmaz.” Başını geriye atarak duvara yasladı ve gözlerini kapattı. "Ben onun yara bandı olmayacağım."
Sayfa 378Kitabı okudu
Reklam
O gün çok kuvvetle hissettim ki erkekler, kayıtsız oldukları zaman, umumiyetle tabiî bir surette hiçbir kuvvet sarf etmeden kayıtsızdırlar. Halbuki kadınlar, benim gibi yirmi beşine gelmiş, daha çok kafasıyla yaşamış müstakil ruhlu bir kız bile, gerçekten kayıtsız olmak için hayli derûnî bir emek sarf etmek mecburiyetindedir.
BEATRICE Ya sen benim hangi tarafıma tutulup aşk acıları çektin? BENEDICK Aşk acısı cuk oturdu. Gerçekten acı çektim, çünkü istemeden sevdim seni. BEATRICE Kalbini çiğnedin desene. Zavallı kalp. Ben de senin hatırın için kırayım o kalbi. Sana acılar çektirmiş. BENEDICK Sen de, ben de huzur içinde sevişemeyecek kadar akıllıyız.
Sayfa 118
Bir nefes çıkmaz gam-I aşkun gönülden dostum Sanki ol sevdâyı kalbümle hüveydâ eyledün Usûlî Sevgili! Aşkın gamı gönlümü bir an bile terk etmiyor.Sanki sen o sevdayı( aşığım kara bahtını) benim kalbim üzerinden açıklanmış gibisin, öyle mi?..
Sayfa 162Kitabı okudu
"Ya benim kalbim?" diye sordu teneke adam. "O meseleye gelince," diye söze girdi Oz, "bence kalp istemen yanlış bir şey. Kalp çoğu insanı mutsuz eder. Bir kalbin olmadığı için ne kadar şanslı olduğunu bir bilsen..."
Sayfa 98 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 5. Basım / Çev. Volkan YalçıntokluKitabı okudu
Sindirim sistemimize yakından bakmadan önce, önemli bir konuya değinmekte fayda var. İlginç bir şekilde, yediklerimiz ve bunların insan beynine olan etkileri, insanlık tarafından pek de üzerinde durulan bir konu olmamıştır. Zira insanların büyük bir kısmının yeme davranışlarını belirleyen en önemli mesele; güzel görünen bir vücuda ya da sağlıklı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.