"Önce 'Ben varım!' diyecek insan. Nasıl? Gerçeğin hammaddesi sevgidir, aşktır Mina. Ancak sevgi frekansından yaşamla kendi gerçeğinde yol alabilirsin. Bunun için de dönüşüm önce kendini kabul ve o kabulün doğal getirisi olarak, kendini sevmek ile başlar. Tasarımını yani bu seviyede kim olmaya geldiğini bileceksin, tanıyacaksın kendini, anlayacaksın, sahipleneceksin. Sen buraya onu deneyimlemeye geldin.
Bu seviyedeki seni anlayıp sevmeden, hiçsin. Vereceğin bir şey yok. Sevgiyle işleyen bir sistemde öz sevgisiz ilerleyemezsin. Sevgiyle kendini kucaklayıp, 'Varım!' diyeceksin ve sana ait tüm o özellikleri, gerçek sen olarak bütünün hayrına sunacaksın. Yaşam seni soluyacak, her nefesi ile seni alacak ve sana verecek. O zaman varoluş amacını gerçekleştireceksin. Yaşam denen mozaiğin bir parçasısın, içinde yerini alacaksın. Böylelikle işleyeceksin. O zaman göreceksin ki, bu dünyada neyin kaynağı olmayı seçiyorsan, yaşam sana onun daha fazlasını getirir hep. Herkesin kendi gerçeği, kaynak olmaya geldiklerini barındırır, sevgide yol aldığımızda da bunlar sürekli bizden yaşama yayılır. Hep sevgide, şefkatte kal. Kucakla kendini 'Ne verebilirim?' de. Göreceksin öyle adildir ki düzen, vermeyi seçtiklerin ne ise, seni onlarda bollukta tutar."
"Bu yüzden sen bu kadar çok seviliyorsun değil mi? Seni tanıyan herkes, kadın, erkek aşık sana."
"Benim tek bildiğim Minam, ben kime baksam beni görüyorum, aşkımı. Ve sadece aşk neyi gerektiriyorsa, karsılaştığım,
'Ben geldim,' diyen her anda yer alana, bunu sunuyorum."