Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanrılar hoşa giden her şeyi birden vermiyor insana: boy bos, akıl, söz ustalığı bir adamda toplanmıyor. Kimine tanrı güzellik vermemiştir, ama öyle güzel konuşur ki, bütün gözleri çevirir kendine, ölçülü biçili sözleriyle halka beğendirir kendini, bir tanrı gibi bakarlar ona geçtiğin her yerde. Kiminin de tanrılara denktir güzelliği, ama konuşması hiç hoşa gitmez. Sen de öyle, bir tanrı gibi güzelsin, ama kafadan yana züğürtsün. (Odysseus)
Sayfa 23 - Adam Yayıncılık 2. Baskı Kasım 1984 / EidosKitabı okuyor
TALlHYBİOS Zavallı kadın, başına gelenlerden sonra aklım yitirdi. Yine de alıp götürün onu askerler, yumuşamasın kalbiniz! Bu kadın Odysseus'un malı artık, ona gitmeli.
Reklam
ne denli koyu bir geceyle sarılıyız! ne çok acı ve zor yoldan geçiyoruz! ruhumuz yerin dibindeki dehlizlerde nasıl da yolunu bulmaya çalışıyor! sonsuz acılar içindeki kahraman, ölümsüz odysseus! buna karşın yürüyoruz, hep yürüyoruz; belimiz bükülüyor, bata çıka yürüyor, pislikten boğularak yüzüyor, kötülük dolu kaygan kayalara tırmanıyoruz. ağlıyoruz, umarsızlığa kapılıyoruz, korkuyla haykırıyor, acıyla uluyoruz. yine de durmuyor, yürüyor, acı çekiyor, dişimizi tırnağımıza takarak yolumuzda ilerlemeye çabalıyoruz.
"Konuşmaya devam et Odysseus! Kulaklarımıza çaldığın bu müziği, ruhumuza sürdüğün bu balı bizden esirgeme!"
Sayfa 71
"Odysseus, Laertes'in oğlu, zor günler geçirmişsin. Kış yaprakları gibi kurusun. Ama burası güvenli bir liman."
Ne yapabitirdim? Aglayıp inlemek sevgili kızlarımı geri getir miydi? Dilimi ısırdım. Hata dilim olması şaşırucıydı oysa, yıllardır kaç kez ısırmıştım onu kim bilir. Giden gitmiş, dedim içimden. Onlar için yakanp ru hla­ rına adaklar adayacagım. Ama bunu gizlice yapmam gere­ kiyordu, yoksa Odysseus benden de işkillenirdi.
Reklam
Daha sonra da gururu okşansın diye ona akıl danışlım. Odysseus'un kocaman yayını, tek bir ok atışıyla -şaşılası bir başan- on iki balta sapını vurabildiği yayı ortaya çıkar­ mayı düşünüyordum, sonra da Taliplere bunun iki katını yapan, ödül olarak beni alacak diyecektim. Her şey sona erecekti böylece, şu ya da bu biçimde, içinde bulundugum dayanılmaz dur u mdan kur t ulacaktım. Derken, plAnımı nasıl bulduğunu sordum ona?
Başıma en çok dert açan kadınsa Odysseus'un sütnine­ si Eı n y kleia oldu. Çok saygı gören biriydi, çün k ü, ona gö­ re, son derece güvenilirdi. Odysseus'un babası onu satın aldığından bu yana ailenin bir üyesi olmuştu ar t ık, adam öyle deter verirdi ki ona, bir kez olsun koynuna bile alma­ mıştı. "Düşün hele, önünde sonunda köle bir kadındım!" diye kıkırdamıştı bana anlatırken zevklenerek. "Üstelik o zamanlar pek güzeldim!" Bazı hizmetçilerse Laer t es'in ka­ rısından ödü koptutu için Ewykleia ile yatmadığını anla­ tıyorlardı, bunun ona saygı duymakla ilgisi yoktu, çünkü kocası kendine bir odalık alacak olsaydı, Antikleia ona dünyayı dar ederdi
Autolykos Odysseus'un anası, dolayısıyla ar t ık kay n a­ nam, İthaka Kr alı Laer t es ile evlenen Antikleia'nın baba­ sıydı. Ortalıkta Antikleia hakkında karalayıcı sözler dola­ şırdı -Sisyphos'un onu baştan çıkardıg - ı, Odysseus'un ger­ çek babasının o oldugu söylenirdi- fakat bana hiç de inan­ dıncı gelmemişti, Antikleia'yı kim baştan çıkarmak iste­ sin? Bir gemi pr u vasını baştan çıkarmaktan farksız olurdu bu. Neyse, bırakalım şimdilik bu öykü öyle kalsın.
Gılgamış'tan Alice'e, Keloğlan'dan Horus'a, İkarus'tan Kırmızı Şapkalı Kız'a, Odysseus'tan Luke Skywalker'a varana dek tüm kahramanlar için bu kaçınılmaz yolculuk, sırça köşkten ayrılmayı gerektiren önemli bir görev çağrısıyla başlar. Görevi kabullenmek ilk eşiktir. Bu eşiği geçen kahraman, alıştığı dünyayı ardında bırakarak bilmediği yola girer. Bu eşik tüm insanlığın en önemli ortak yanıdır. Orada binlerce yıllık anlam arayışımız saklıdır..
Sayfa 118 - Mundi KitapKitabı okudu
Reklam
Odysseus'un yasak ilişkiden doğumu,
Sığırları kaybolan çobanlarla babası meşgulken genç kız dışarıda Sisyphos ile birlikte oldu. Antikleia o gece yaşadığı gizli ilişkiden Odysseus'a hamile kaldı.
Say yayınlarıKitabı okuyor
"Hrisippos ve Diogenes şana kesinlikle karşı çıkan ilk isimlerdir. Onla ra göre en tehlikeli zevk başkalarının bizi övmesidir ve insan bundan mutlaka kaçmanın yolunu bulmalıdır. Gerçekten de hepimiz çok zararlı vefasızlıklar yaşamışızdır; bunu bize deneylerimiz göstermiştir. Hükümdarları dalkavukluk kadar yoldan çıkaran bir şey yoktur; sadece bu tavırlarıyla kolayca ünlenen kötü insanlar vardır. İffetli kadınları da yoldan çıkarmak için en geçerli ve güvenli yöntem, onları övgülere boğmaktır. Sirenlerin, Odysseus'u kandırmak için yararlandıkları ilk büyü de bu tür bir şeydi: Gelin bize doğru, gelin, ey yüce Odysseus, Yunanistan'ın en büyük gururusunuz siz."
Sayfa 690 - Alfa Yayınları
Gezdim, aldım, döndüm.
Edebiyat tarihçileri yazarların düşünsel yolculuklarını bu anlatıya yerleştirdiler. Bu yerlici “Geri Dön! Her Şey Affedildi” anlatısında her şey sanki bir Peyami Safa romanının apansız bildung’undaki gibi gerçekleşir. Yahya Kemal “mektepten memlekete” döner. Tanpınar “cezri bir Garpçılıktan” Şark’a döner. Necip Fazıl Paris arzusunu geride bırakıp “Büyük Doğu”ya döner. Cemil Meriç “yarım asır Avrupa tefekkürü ile uğraştıktan sonra” esas limana, “bu ülke”ye döner. Peyami Safa’nın kendisi de “Garp treni”nden tam zamanında inip millete döner. Bir modernlik coğrafyasına yelken açan, nice badireler atlatan, gittiği yerden alacağım alıp eve dönen Türkiyeli Odysseus. Gezdim, aldım, döndüm.
Sayfa 30 - MetisKitabı okudu
"Metanetli Odysseus'tu o, bu isim derisine işlenmişti. Onu gören herkes selam durup şöyle demeliydi: Dünyayı görmüş bir adam var karşımda. Anlatacak hikayeleri olan bir kaptan."
Sayfa 220 - İthaki yayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.