Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türü ve konusu ne olursa olsun, bir ilişkide karşınızdakinin düşüncelerini, duygularını ve isteklerini anlamak için anlayışlı ve sabırlı bir şekilde 𝗗𝗶𝗻𝗹𝗲𝗺𝗲𝗺𝗶𝘇 gerekir. Dinlemeyi öğrenmek, en az iki yabancı dil öğrenmek kadar zordur. Çoğumuz nasıl konuşacağımızı biliriz lakin, nasıl dinleyeceğimizi bilmeyiz.
Sevgi için birbirini "anlamaya" gerek yoktur mu diyorsun? Yanılıyorsun güzelim. Ben de uzun zaman böyle söyledim, bunu bir şikayet olarak dünyaya haykırdım. Sevgi vardır ya da yoktur; neyi "anlamak" gerekiyor ki? Arkasında bilinçli bir maksat olan duygunun değeri nedir? Eh, bu işlerin böyle olmadığını, her şeyi "anlamak" gerektiğini insan yaşlanınca görüyor. Her şeyi öğrenmek zorundayız, sevgiyi bile...İnsanız ve her şeyi aklımız yoluyla yaşıyoruz. Duygularımız ve heyecanlarımız bile akıl vasıtasıyla dayanılır ya da dayanılmaz oluyor. Sadece sevmek yetmiyor.
Sayfa 24
Reklam
Sizinkilerden ayrımlı olan düşünceleri öfkelenmemeyi öğrenmek ve onların nasıl meydana geldiğini anlamak için çalışmaya girişmek önemlidir. Siz onları anladıktan sonra hâlâ onlar size yanlış görünürse bu durumda onlarla sadece onlar tarafından dehşete düşürülmemeye devam etmeksizin daha etkili bir biçimde savaşa-bilirsiniz.
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Günümüzden hareket edersek Türkiye Cumhuriyeti'ni anlamak için Gök Türkleri bilmek gerektiği gibi en uzak noktada bulunan Sahaları (Yakut) yahut dilleri ve dinleri bize göre çok değişmiş Çuvaşları anlamak için de Gök Türk tarihini öğrenmek gerekir. Sibirya'nın derinliklerindeki Şorları, Altay Kijileri, Tuvalıları ve Hakasları başka türlü Türk Dünyasına dahil edemeyiz. Zaten Azerbaycanlı, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız, Uygur hatta akraba Mo­ğolların Gök Türk tarihi ile bağlantısı çok açık bir şekilde görülür.
Epiktetos bir panayır örneği verir buna benzer. Ona göre bazı insanlar satmak, bazıları da almak için oraya giderler. Oraya, merak yüzünden, yalnız panayırı görmek, kimin bu panayırı kurduğunu ve niçin açtığını öğrenmek için giden azdır. Dünya için de bu böyledir. Dünyaya gelen insanların bir bölüğü satmak, bir bölüğü de satın almak için gelmişlerdir. Bunların içinde bu muhteşem gösteriyi seyretmek, onun ne olduğunu anlamak, kimin yaptığını, niçin yaptığını ve nasıl yönettiğini öğrenmek kaygısını taşıyanlar pek azdır. İşte oraya bir şey alıp satmaya gitmeyen, bir menfaat için gitmeyen, insanların niçin gittiklerini, neler peşinde koştuklarını, olayların arkasındakini sorgulayan kişi filozoftur.
Reklam
"... binlerce, binlerce martı var, biliyorum." diyerek başını salladı Sullivan."Bildiğim tek yanıt, senin milyonda bir rastlanan ender kuşlardan olduğun Jonathan. Yola çıkanlarımızın çoğu çok yavaştı. Nereden geldiğimizi hemen unutup nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik. Yemekten, birbirimizle mücadele etmekten, sürüye gücümüzü kanıtlamaya çalışmaktan daha başka yaşama nedenleri olduğunu öğrenmek için kaç yaşamdan geçmek zorunda kaldık, bir fikrin var mı Jonathan? Binlerce Jon, on binlerce! Ardından, mükemmellik diye bir şeyin varlığını fark edene kadar yüzlerce yaşam daha... Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı. Şimdi de aynı kural geçerli, tabi ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar..."
Paragraf.
"Kafalarımızın içindeki o inatçı küçük ses bize neden bu kadar eziyet ediyor?" dedi masanın etrafına göz gezdirerek. "Bize hayatta olduğumuzu, ölümlülüğümüzü, ruhlarımızı hatırlattığı için olabilir mi acaba çünkü bunlara teslim olmaktan ölesiye korkarız ama yine de kendimizi hiç olmadık ölçüde sefil hissetmekten kurtulamayız. Fakat çoğu zaman bizi benliğimizin farkına en çok vardıran da yine acı değil midir? Çocukken tüm dünyadan ayrı bir birey olduğunu anlamak, dilini yaktığında, dizini yardığında senden başka hiç kimsenin ve hiçbir şeyin canının yanmayacağını, her bireyin sızısının ve acısının tamamen kendisine ait olduğunu öğrenmek korkunç bir şeydir. Büyüdükçe ne kadar yakınımız olursa olsun hiç kimsenin bizi gerçek anlamda anlayamayacağını öğrenmekse daha da korkunçtur."
Sayfa 51 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Yola çıkanlarımızın çoğu çok yavaştı. Nereden geldiğimizi hemen unutup nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik. Yemekten, birbirimizle mücadele etmekten, sürüye gücümüzü kanıtlamaya çalışmaktan daha başka yaşama nedenleri olduğunu öğrenmek için kaç yaşamdan geçmek zorunda kaldık, bir fikrin var mı Jonathan? Binlerce Jon, on binlerce! Ardından, mükemmellik diye bir şeyin varlığını fark edene kadar yüzlerce yaşam daha. Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı. Şimdi de aynı kural geçerli, tabii ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır, aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar...
Sayfa 58 - Epsilon Yayınevi (7. Baskı-Ekim/2018)Kitabı okudu
Şöyle ki, ikimizi de önemsiyor ve muhtemelen seviyordu. Fakat ne annesi ne de ben onu anlıyorduk. Bu bizim hayatımızın yenilgisiydi. Sevgi için birbirini “anlamaya” gerek yoktur mu diyorsun? Yanılıyorsun güzelim. Ben de uzun zaman böyle söyledim, bunu bir şikâyet olarak dünyaya haykırdım. Sevgi vardır ya da yoktur; neyi “anlamak” gerekiyor ki? Arkasında bilinçli bir maksat olan duygunun değeri nedir? Eh, bu işlerin böyle olmadığını, her şeyi "anlamak" gerektiğini insan yaşlanınca görüyor. Her şeyi öğrenmek zorundayız, sevgiyi bile. Evet, sen kafa sallayıp gülümsesen de bu böyle. İnsanız ve her şeyi aklımız yoluyla yaşıyoruz. Duygularımız ve heyecanlarımız bile akıl vasıtasıyla dayanılır ya da dayanılmaz oluyor. Sadece sevmek yetmiyor.
Reklam
İnsan insan olalı, Akdeniz insanın içini tuhaf tuhaf karıştıran duyguların doğumuna neden olmuştur. O duygular, ta üç bin yıl önce Ulis'in (Odysseus'un) ağzından şöylece dile gelmişti: "Ne oğluma karşı gönlümden kopan sevgi, ne ak saçlı babama başımı eğdiren saygı, ne de Penelopya'yı mutlu etmesi gereken tatlı can yoldaşlığı, beni derin ve açık enginlere fırlatmaktan alıkoyabildi. O bir avuç kara gün dostlarımla ve biricik kayıkla, bilinmez ufka doğru davrandım. Septe'de Herakles (Herkül) sütunlarını geride bıraktım. Arkadaşlarıma: — Ey kardeşlerim, siz ki; bin bir zahmet ve facia arasında benimle batıya eriştiniz, artık buracıkta durup geriye mi döneceksiniz? Şu dünyadaki birkaç günlük bilinç uyanıklığımıza, meçhuldeki şeylerin anlayışını inkâr etmeyin! Biz dünyaya, hayvanlar gibi yaşamak için gelmedik; öğrenmek, anlamak, duymak için doğduk, dedim."
Sayfa 78 - Deniz Oğlu, Halikarnas BalıkçısıKitabı okudu
Her an yeni şeyler öğrenmek kadar zevk veren bir şey var mı?
Bilmek, bilmek, bilmek... Bilmek insanın arayışının en üst mertebesidir. Bilmek için önce anlamak gerekir. Anlamak için de öğrenmek gerekir. Bu yüzden ilmi aramak ve ilim peşinde koşmak insanlığımızın en olmazsa olmaz gereksinimidir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Kendinizi iyileştirmeyi öğrenmek -kendi kendine iyileşme- bir kendini güçlendirme eylemi. Kendi kendine iyileşme sadece müm­ kün olmakla kalmaz, insan olarak gerçekliğimizdir de çünkü bizden başka kimse bizim için en iyisinin ne olduğunu bilemez. Ne yazık ki çoğumuz için kaliteli sağlık sistemi, özellikle de zihin sağlığı sistemi erişilmez durumda. Nerede yaşadığımıza, nasıl göründüğümüze, kim olduğumuza bağlı olarak büyük eşitsizlik­ lerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Tüm hizmetlerin eşit olmadığı gerçeğiyle karşılaşmak, ihtiyacı olan sağlık hizmetine ulaşacak kadar ayrıcalıklı olanlarımız için genellikle ağızları açık bıraka­ cak kadar şaşırtıcı. Ve gerçekten bize yardımcı bir sağlık çalışanı bulacak kadar şanslıysak da genellikle onunla yüz yüze görüşme süremiz çok kısıtlı. Bu kitap kendi başınıza uygulayabileceğiniz modelleri ve bilgiyi sunarak kendinizi iyileştirme işini kendi ken­ dinize yapabilmenizi amaçlıyor. Geçmişinizi gerçekten anlamak, dinlemek, ona tanık olmak ve ondan öğrenmek, derin bir değişi­ mi mümkün kılan bir süreçtir. Değişim sürer. Gerçek dönüşümü mümkün kılar.
1.014 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.